Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        AK PARTI, 6. olağan kongresini Ataköy Sinan Erdem Spor Salonu’nda yaptı. Ancak kongreden daha önemli olan Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın günlerdir beklenen seçim manifestosunu da burada açıklamasıydı. Pazar sabahtan itibaren Sinan Erdem’de kongreyi takip ettim; oradan yayınlar yaptık, AK Parti’nin ileri gelenleriyle konuştuk. Size bugün hem Cumhurbaşkanı’nın yaptığı konuşmadan çıkardıklarımı hem salondan notları, hem de birkaç karşılaştırmalı tespitimi aktaracağım.

        ***********

        ÖZGÜRLÜK VE HUKUK VURGUSU

        CUMHURBAŞKANI Erdoğan, saat tam 15.05’te kürsüdeki konuşmasına başladı. Bundan yaklaşık yarım saat önce kongre alanına varmış, ilk hitabını dışarıdaki dev kalabalığa yapmıştı.

        İçeriye girdiğinde ise öncelikle eşi Emine Erdoğan ile birlikte salonu çepeçevre gezip selamlayacağını düşündüm. Zira boylu boyunca uzanan platform üzerinde tam 12 ayrı noktaya kırmızı karanfil demetleri bırakılmıştı. Daha önce yaptığı gibi bunları atarak selamlama yapacağını sandım Erdoğan’ın. Organizasyonu yapanlar da öyle düşünmüş olmalılar, çünkü karanfiller kongre dağılırken hâlâ yerlerinde el değmemiş şekilde duruyordu.

        Cumhurbaşkanı salona girer girmez önce salonu kürsüden eşi ile birlikte selamladı, ardından konuşmasına geçti. Tam 1 saat 13 dakika sürdü manifesto olarak adlandırılan konuşması. 16.18’de bitti.

        ‘MİLLET DEVLET İÇİN DEĞİL, DEVLET MİLLET İÇİN VAR’

        Ben bu konuşmayı kabaca ikiye ayırmak gerektiğini düşünüyorum. İlk yarıda daha çok “AK Parti nereden nereye geldi, neler yaptı ve hangi tehditlerle karşı karşıya kaldı?” sorularının cevaplarını verdi. İkinci yarıda ise beklenen özgürlük ve adalet kavramlarının öne çıktığı bölüm vardı. Eğitim-öğretim hakkı başörtüsü nedeniyle elinden alınanları da “Etnik kökenlerinden dolayı mağduriyet yaşayanlar” diyerek Kürtleri de “Farklı dini kökenden gelenler” diyerek diğer inanç gruplarını da kapsadı, onların uğradığı haksızlıkları giderdiklerini hatırlattı ve şu çok önemli cümleyi kurdu: “Millet devlet için değil, devlet millet için var dedik.”

        Sık sık özgürlük ve adalet vurgusu yaptı daha sonrasında Erdoğan. “Bireysel özgürlükler” dedi, “Diriliş döneminde hakkını alamadıklarını düşünenlere devletin adaletli kolları açıktır” cümlesini kurarak son dönemdeki mağduriyet iddialarının sahiplerine yeşil ışık yaktı. “AK Parti özgürlükler partisidir, bireysel özgürlükleri güvence altına almak kalkınma kadar önemlidir” diyerek önümüzdeki süreçte demokrasi konusunda adımlar atma hedefinde olduğunu ortaya koydu.

        KORUMACILIĞA KARŞI REKABETÇİLİK VURGUSU

        Terör tehdidi, terörle mücadele konularında uzun uzun konuştu, ama bunlar sık sık dile getirdiği başlıklar; farklı olan verdiği liberal mesajlardı. Mesela “Dünyada korumacılığın arttığı bir dönemde rekabeti önemsiyoruz” demesi, hukuk devleti hedefine atıf yapması, yeni sistemle birlikte güçler ayrılığının belirginleşip erklerin daha etkin olmasını hedeflediklerini dile getirmesi önemliydi. Dünyayla da “milli ve bağımsız kalarak” vurgusu içinde bütünlük mesajı verdi Cumhurbaşkanı. AB ile tam üyelik hedefinden hiç vazgeçmediklerini hatırlattı ve sonlara doğru “15 Temmuz’a cesaretle direnmiş bu milletin özgürlüklerini kısıtlamaya kalkmak akla ve mantığa uygun değildir” diyerek 24 Haziran sonrası daha fazla demokrasi ve hukuk sözü verdiklerini anlatmış oldu.

        Açıkçası bu vurgular beklediğim vurgulardı. Türkiye AK Parti hükümetleri döneminde çok yol kat etti; ancak son dönemde toplumdan artarak gelen daha fazla adalet, gerçek bir hukuk devleti inşası ve bireysel özgürlüklerin genişletilmesi talepleri var. Bu taleplerin dinlendiği ve seçimlere bunların üzerinden yükselen vaatlerle gidileceği görülüyor...

        ***********

        AK PARTİ VE KONGRELERİ

        DIŞARIDA E5’e kadar hıncahınç dolu cadde, içeride tek bir boş koltuk olmayan tıklım tıklım bir salon. Salonda “Barış kurmak için söyle var mısın? Tek umut yeni Türkiye, birlikte yürümeye söyle var mısın?” diyen bir rap şarkısı yankılanıyor. Dev bayraklar, afişler her yerde. Ama bu büyük kalabalığa aynı zamanda bir huşu da hâkim.

        Açıkçası AK Parti’nin kongreleri hep böyle oldu. Kongre yapmaya bu anlamda yeni bir anlayış getirdi AK Parti. Daha önce kongre deyince hep kavga, gürültü kakofoni gelirdi akla, hatta AK Parti’nin 2003 Ekim’indeki ilk kongresi bu nedenle epey sönük ve heyecansız bulunmuştu, ama zamanla bunun bir parti disiplini olduğu anlaşıldı.

        İşte dünkü de böyleydi. Ancak bence birkaç noktaya dikkat edilse daha da iyi olabilirdi. Örneğin Başbakan dışarıda konuşurken içeride başka bir konuşma olmasa ya da Başbakan içeride konuşurken Cumhurbaşkanı dışarıda konuşmasa, dışarının sesi içeri verilse takip açısından daha verimli olurdu.

        Ancak genel itibarıyla son derece başarılı, sorunsuz başlayıp biten bir kongre oldu.

        ***********

        HÂKİM PARTİ MODELİ TÜRKİYE’YE NE GETİRİR?

        AK PARTI 16 yıldır iktidarda. Büyük bir olasılıkla 24 Haziran seçimlerinden de Cumhurbaşkanı Erdoğan çıkacak. Bu durum Japonya’daki hâkim parti modelini hatırlatıyor, zira orada 47 yıldır kesintisiz Liberal Demokrat Parti var.

        Genellikle hâkim parti denince bu demokrasiye aykırı bir durum gibi algılanıyor. Halbuki Japonya örneği bunun böyle olmadığını kanıtlıyor. Son derece iyi bir model Japonya. Kalkınmasını hızlı tamamlamış, geleneklerinden kopmamış, dünyaya entegre...

        Japonya dışında diğer bir örnek ise İsveç. İsveç Sosyal Demokrat Partisi de bunun bir örneği. İsveç’te Başbakan Tage Erlander 23 yıl kesintisiz iktidarda kaldı, ardından Olaf Palme 10 yıl başbakan oldu. Daha sonra İngvar Carlsson 7 yıl daha iktidardaydı. Bu isimlerin tümü sosyal demokrattı. Yani İsveç’te hâkim parti sosyal demokrattı.

        Diğer Yazılar