Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        ABD Başkanı Donald Trump ne yapmak istiyor?

        İran’ı kendi perspektifi çerçevesinde “dize mi getirmek”?

        Uluslararası topluma entegre etmek için baskı mı yapmak?

        Nükleer faaliyetini mi sonlandırmak? Yoksa...

        Obama yönetiminin yaptığı ve yaklaşık 3 yıldır da gayet başarılı bir şekilde uygulanan anlaşmayı şov yaparcasına ihlal etmek, ilk 3 sorunun cevabının olumsuz olduğunu gösteriyor.

        Zira nükleer faaliyetleri kısıtlanmış ve Hasan Ruhani gibi diyaloğa açık bir cumhurbaşkanı ile dünyaya entegre olmak yolunda umut vaat eden İran’ı Trump’ın bu hamlesi yalnızca radikalize eder. Bu açık.

        Zaten Amerikan Başkanı da bunu istiyor. İran’ı izole etmek, terör devleti olarak damgalamak ve müdahale etmek...

        Maalesef Trump’ın zihninden geçenler bunlar.

        “Bir şeyler olacak” derken 2003 yılında ABD’nin Bağdat’a yaptığı gibi bir müdahalenin hayalini kuruyor Trump.

        Bu akılcı mıdır, sonuç ne olur, derseniz... Düşünmek dahi istemediğim kadar korkunç sonuçlar doğabilir.

        Ama karşımızda bunlarla ilgilenen bir ABD yönetimi yok.

        Olsa önümüzdeki hafta dünyaya inat Amerikan elçiliğini Kudüs’e taşıyor olmazdı herhalde...

        ***********

        İLGİNÇ GRUPLAŞMALAR

        DÜNYA çok ilginç gruplaşmalara doğru gidiyor.

        Suriye üzerinden yeniden soğuk savaş dönemini andıran bir çift kutupluluk mu ortaya çıkıyor, diyorduk. Rusya-Çin-İran bir tarafta, ABD-Avrupa diğer tarafta...

        Ancak İran üzerinden yaşanan gerilimde bu kez ABD, yanına Suudi Arabistan ve İsrail’i almış, Avrupa ise Rusya ve Çin’le aynı tarafta. Fakat bu gruplaşmalar olası bir ABD hamlesiyle farklı şekiller alabilir.

        İngiltere, Almanya ve Fransa, ABD’nin nükleer anlaşmayı ihlal etmesine karşı da olsa bir İran operasyonu senaryosunda elbette İran’ın yanında yer almayacaktır.

        Avrupa ile Amerika’nın arasının açıldığı, Türkiye’nin ise bu gruplaşmalarda en kritik ve zor pozisyonda kaldığı bir süreç bu.

        Ne yapacak Türkiye? Trump’ın bu kararına Cumhurbaşkanı Erdoğan çok açık bir şekilde karşı çıktı, ancak yanı başımızda büyük bir türbülans olursa Türkiye’nin pozisyonu ne olacak?

        Türkiye, İran’a operasyon olmaması için elinden geleni yapacaktır ama sonuçta bir operasyon senaryosu devreye girerse İran’ın koruyucusu da olacak değil. Milli menfaatleri doğrultusunda bir tavır alacaktır.

        ***********

        ESAD NE OLACAK?

        TRUMP’ın İran’a operasyon yapıp rejimi toptan yok etme hayali Esad’ı da içeriyor.

        “Saddam’ıdevirdiğimiz gibi mollaları da devireceğiz” diye özetlenebilecek bakış açısı, İran’ın desteğiyle ayakta duran Esad’ı da bu kapsamda devirmeyi içeriyor.

        Esasen İran demek, bugün fiilen Irak demek. Esad demek. Büyük oranda Lübnan demek. Bağdat, Şam, Beyrut...

        Hepsinde İran’ın nüfusu çok güçlü.

        Buna ABD-İsrail ve Suudi Arabistan’ın tahammül etmesi çok zor.

        ***********

        ONCA KÖTÜLÜĞE İNAT İYİLİK PAYLAŞMAYA VAR MISINIZ?

        SOSYAL medya bir kötülük kuyusu adeta. Herkes birbirinin arkasından konuşuyor, hakaret ediyor, hedef gösteriyor.

        Gerçekleri arayan, iyi bir şeyler peşinde koşan yok sanki. Hakikaten bütün insanlar bu kadar kötü mü?

        Bu soruyu kendime sık sık soruyorum. “Begoodto.me” adlı aplikasyonu görünce başkalarının da aynı soruyu sorduğunu anladım, çok mutlu oldum.

        7 genç, Selen Ataç, Esin İmer Haşlaman, Erkin Deveci, Emre Aktürk, İbrahim Ş. Örencik, Ece Bitiren ve İsmail Güncan, “Biz bu hayatta ne yapmak istiyoruz?” sorusuna “iyilik” cevabını vermişler.

        İnsanın doğasında iyilik olduğuna inanıyorlar ve iyiliği artırmak için bu programı geliştirmişler.

        Mantık basit, aplikasyonu indiriyorsunuz ve yaptığınız ya da şahit olduğunuz iyilik hikâyelerini yazıp paylaşıyorsunuz. Bu da dalga dalga yayılıyor, iyilik yapma şevkini artırıyor.

        Rahmetli babam bizi hep, “İnsanın içindeki iyiye inanın” diyerek büyüttü. İnsanın iyi olduğuna, iyilikle yaklaşıldığında bunun muhakkak geri döndüğüne inanırdı. Hayat ve bazı insanlar onu yer yer çok üzdü, ama bu inancından hiç vazgeçmedi...

        Yıllar sonra bu programı görmek bana onu hatırlattı.

        Aynı şeyi Kevin Spacey ve Helen Hunt’ın başrollerinde oynadığı “Pay it Forward” (İyilik Yap, İyilik Bul) adlı olağanüstü filmi izlediğimde de hissetmiştim.

        Başkasının yaptığı iyiliği başkasına başka iyilik yaparak ödeme fikri...

        Onca kötülük, iftira ve hakaretin olduğu sosyal medya ortamında bir vaha bulmak isterseniz diye yazmak istedim...

        Diğer Yazılar