Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        DÜNDEN beri nereye gitsem aynı şeyi işitiyorum. Herkes Meral Akşener’in, Muharrem İnce’ye verdiği yanıtı konuşuyor, daha doğrusu eleştiriyor. Muharrem Bey, ikinci tura Meral Hanım’ın kalması ihtimalinde ne yapacağının sorulması üzerine son derece nazik bir şekilde “Yardımcısı yaparsa destek olurum” demişti. Aradan bir gün geçtikten sonra aynı soru Meral Hanım’a da soruldu. Bu soruya ne cevap vermesini beklersiniz? Benzer minvalde bir şey değil mi? Halbuki öyle olmadı. Meral Akşener, İnce’nin açıklamasına dair, “Bir şey söylüyorsa bir bildiği vardır. O gün geldiğinde kendisiyle muhakkak görüşeceğim” dedi.

        Bu cevap CHP tabanında ve parti içinde müthiş rahatsızlık yaratmış durumda. Nasıl yaratmasın? Muharrem Bey’in bildiği şey, oyunun Akşener’in iki katı olduğu. Kendisinin oyu yüzde 22-25 bandında. Meral Akşener’inki ise yüzde 10-13. Güvenilir, bilimsel çalışan hangi araştırmacı varsa hepsi aynı şeyi söylüyor. (Maddi çıkar karşılığı araştırmacılık değil umut tüccarlığı yapan spekülatörleri saymıyorum-N.A.)

        Buna rağmen, yani seçim ikinci tura kaldığı takdirde Erdoğan’ın karşısına yüzde 99 Muharrem İnce çıkacak olmasına rağmen, İnce büyük bir olgunluk ve tevazu göstererek soruyu sorana bunu hatırlatmıyor, bir jest yaparak Meral Hanım’a destek olacağını söylüyor. Bunun karşılığı böyle mi verilir?

        Meral Akşener, çatı aday projesinin “Ben aday olacağım” ısrarı nedeniyle çökmesine neden olmuştu. Şimdi de yarısı kadar oyu olan bir adaya karşı adeta ona lütfediyormuş gibi, “O gün gelince kendisiyle görüşeceğim” diyor. Hangi gün? Kiminle ne görüşeceksiniz? Hangi veriye dayanarak neye inanıyorsunuz?

        Açıkçası Muharrem İnce benim beklediğimin ötesinde son derece akılcı ve başarılı bir çizgi izliyor. Sonuç ne olursa olsun Türk siyasi hayatı önemli bir aktör kazandı. Ancak İnce ne kadar özgüvenli ve mütevazı bir tablo çiziyorsa Akşener de o kadar büyük egolu ve duyguları aklına galip gelen bir siyasetçi izlenimi veriyor.

        ***********

        EGE VE TRAKYA’DA İYİ PARTİ OYLARI CHP’YE Mİ DÖNÜYOR?

        MUHARREM İnce’nin aday olmasının CHP tabanını konsolide ettiği kesin. Bu da muğlaklık nedeniyle İYİ Parti’ye giden oyların bir kısmının CHP’ye dönmesine sebep oldu gibi görünüyor. CHP’nin içinden kaynaklarım son birkaç günlük araştırmalara bakıldığında Ege ve Trakya’da yeniden bir yükselme olduğunu söylüyorlar. Bunun sebebi olarak da muhacirlik boyutunu gösteriyorlar. İnce’nin göçmen kökeni, Akşener’e gidecek görünen akışın önünü kesmiş. Meral Hanım’ın Muharrem Bey’e bu nezaketsiz yanıtının bir sebebi de İnce’ye karşı kaybettiği oylar karşısında duyduğu telaş olabilir.

        Milliyetçi-Kemalist oylarda da bir yükselme olduğu bilgisi kulağıma geliyor. CHP’de yaşanan belirsizlik, bu oyları İYİ Parti’ye kanalize ediyordu. Şimdi partinin kendi çizgisine uyumlu bir aday çıkarmasıyla yeniden CHP seçmeninin partisine döndüğü söyleniyor. Halbuki bir hafta öncesine kadar İYİ Parti yüzde 5 kadar oyu CHP’den alıyor görünüyordu. İnce ile birlikte laik ve Atatürkçü taban yeniden birleşiyor.

        ***********

        BBC ARŞİVLERİNDEKİ TÜRKİYE

        İNSAN beyni çok kolay adapte olan bir organ. Değişime hemen ayak uyduruyor, adeta her yenilikle birlikte algıları “reset”liyor. O nedenle çoğunlukla birçok şeyi mevcut veriler üzerinden, sanki her şey hep böyleymiş yanılgısı içinde değerlendiriyoruz. Bu yanılgıdan kurtulmak için daha geniş zaman dilimi içinden hayata bakmamız gerekir.

        Size geçmişin Türkiye’si ile ilgili müthiş bir görsel kaynak tavsiye edeyim: BBC’nin Türkiye üzerine arşivleri. Farklı yıllara ve konu başlıklarına ait onlarca videoya Youtube üzerinden ulaşabiliyorsunuz. Böylece İstanbul 40 yıl önce nasıldı, kadına bakış neydi, Kürt sorunu deyince ne anlaşılıyordu, 12 Eylül döneminde Atatürk’le ilgili siyasiler nasıl konuşuyorlardı, İslam’ın toplumda ve siyasetteki yeri gibi birçok başlıkta haber ya da belgeseli izleyebiliyorsunuz.

        Bugün elbette Türkiye’nin ciddi sorunları var. Demokrasi açıklarımız çok, hukuk devleti olma yolunda atmamız gereken önemli adımlar var, basın özgürlüğü konusunda sorunlar büyük, ancak bu başlıkları karşılaştırmalı olarak nereye geldik sorusunun cevabıyla birlikte çözmeye çalışırsak çok daha hızlı yol alabiliriz. O videolardan da açık bir şekilde görülüyor ki Türkiye son 30 yıl içinde çok büyük bir değişim geçirdi. Her şeyden önce çok zenginleşti, sekülerleşti, kategori atladı.

        Bugün AK Parti iktidarının toplumu muhafazakârlaştırdığını söyleyenlere 1989’da İstanbul’da kadın olmayı anlatan BBC belgeselini izlemelerini tavsiye ederim. Hava kararınca sokaklarda neredeyse yalnız kadın yok. Restoranların çoğu tamamen erkeklerin alanı. İstanbul gibi bir şehirde dahi kadınlar nadiren ve ancak eşleriyle çıkabiliyor. Gece hayatı denince akla bir iki yer dışında gelen bir mekân yok. Bugünkü durumla kıyaslanamaz bir fark görüyorsunuz.

        12 EYLÜL TÜRKİYE’SİNDE ATATÜRK SORUSU

        BİR başka video 12 Eylül yönetiminde Türkiye’ye ve Atatürk’e yaklaşımı anlatıyor. Hiçbir Kürt, Ermeni, İslamcı konuşmayı korkudan kabul etmemiş. Konuşanlar da darbe yönetimini övmek durumunda hissediyorlar kendilerini.

        Mesela dönemin dışişleri bakanı İlter Türkmen’e gitmişler. Bir soru üzerine Atatürk’ün bu askeri darbeyi destekleyeceğini dile getiriyor Türkmen. O günlerin Türk Tarih Kurumu Başkanı Enver Ziya Karal ise “Atatürk’ün hiç hatası yok muydu?” sorusuna, “Tek hatası çok içmekti, o da sürekli memleketi düşündüğü, halkını sevdiği için. Bu nedenle üzüntüden içiyordu, ne yapsın?” diye karşılık veriyor.

        Diğer Yazılar