Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        ERDOĞAN Demirören’in ölüm haberini aldığımda yazıya oturmak üzereydim. Bir anda telefonlarım çalmaya başladı. Her arayan aynı haberi veriyordu. Erdoğan Bey’in bir süredir sağlığı iyi değildi ve hastanede tedavi görüyordu, ancak aile yakınları kısa süre içinde işinin başına döneceğini söylüyorlardı. O nedenle haberi alınca çok şaşırdım. İnsan tanıdığı kişilerin ölüm haberine hiçbir zaman alışamıyor galiba. Büyük şair Cemal Süreya’nın dediği gibi, her ölüm erken ölüm gerçekten.

        Tam 80 yaşındaydı Demirören. Kısa süre önce Türkiye’nin en büyük medya patronlarından biri olmuştu. Doğan Medya’nın, resmen Demirören Medya adını aldığı günden 24 saat sonra vefat etti.

        Erdoğan Bey’le, ben Milliyet Gazetesi’nde yazarken zaman zaman görüşürdük. Hepsi de Şişhane’deki Demirören Holding binasında olan uzun sohbetlerimiz teker teker aklıma geliyor şimdi.... Birçoğunda Rasim de olurdu. Onun hayatından kesitleri ve hatıralarını çok dinlerdik.

        Benim tanıdığım Erdoğan Demirören ketum bir insan değildi, konuştukça açılırdı, çok hoşsohbetti. Zaman zaman Yeşilköy-Yeşilyurt muhabbeti yapardık. Benim gibi bir Yeşilköy-Yeşilyurt çocuğuydu bir bakıma. Çok sevdiği ablası Şükran Hanım, Yeşilyurt’ta otururmuş ve sık sık ablasının yanına gelirmiş. Bu güzel semtin o dönemini Erdoğan Bey’den dinlemek ayrı bir zevkti...

        Holding binasında geniş, duvarlarını aile fotoğraflarının ve büyük Türk ressamlarının orijinal eserlerinin süslediği bir odası vardı, ancak genellikle alt kattaki, çalışanlarıyla iç içe olan küçük odada olmayı tercih ederdi.

        Demirören, medyaya 2011’de girmiş gibi görünse de esasen basın tarihinde yaklaşık 40 yıldır bir şekilde mevcut bir isimdir. Medya patronlarıyla hep sıkı dostluk ilişkileri içinde olmuştu. Hem Ercüment Karacan, hem Aydın Doğan, hem de Erol Simavi ile çok yakın arkadaşlıkları vardı. Hatta 1979’da Milliyet hisselerinin bir kısmını Ercüment Karacan’dan o satın almış, daha sonra da Aydın Doğan’a satmıştı. Bu hikâyenin detaylarını iki taraftan da defalarca dinlemişliğim vardır...

        DEMİREL VE ÖZAL’A DESTEĞİ

        Öte yandan siyasetçilerle ilgili hatıralarını anlatmayı da çok severdi Erdoğan Bey. Süleyman Demirel’le ve Turgut Özal’la ilgili anılarını sık sık dile getirirdi. Mesela Özal’ın Houston’daki ameliyatı sırasında Erdoğan Bey’in de Özal’ın yan odasında kalması olayı meşhurdur. Bunun hikâyesini hem Erdoğan Bey’den hem de bizim evde Semra Özal’dan bizzat dinlemişimdir.

        Esasen Demirören’in “zenginler” kulübüne girdiği dönem de Demirel’in 65-71 arası ilk başbakanlık dönemidir. 1980’e kadar Demirel’i destekledi Demirören. Ardından 1983’te Turgut Sunalp’in Milliyetçi Demokrasi Partisi’ne destek verdiği bir dönem var ama sonrasında Özal’ın reformlarının büyük savunucularından oldu. Özellikle eşi Tülin Hanım ile Semra Özal’ın çok yakın bir dostlukları vardı.

        Elbette son 10 ve özellikle de son 5 sene içinde Erdoğan Demirören, medya gündeminin tam ortasına oturdu ve o döneme dair de çok hatıralar var. Bunları da yeri geldiğinde yazarım. Netice olarak Türk burjuvazi ve medya tarihi içinde ilginç portrelerden biriydi Erdoğan Demirören. Eskilerin tabiriyle nev-i şahsına münhasır bir insandı.

        Demirören Ailesi’ne ve tüm yakınlarına başsağlığı diliyorum. Allah rahmet eylesin...

        **********

        ELVEDA ANTHONY BOURDAIN

        8 HAZIRAN 2018 Cuma, tarihe çok tuhaf bir gün olarak geçecek hakikaten. Tam yazıyı gönderirken ünlü kâşif, şef ve yazar Anthony Bourdain’in de öldüğünü öğrendim. Fransa’da bir otel odasında intihar etmiş Bourdain.

        Yıllardır dikkatle takip ettiğim, hiçbir programını kaçırmamaya çalıştığım yemek ve seyahat dünyasının büyük bir ismiydi. Dışarıdan bakıldığında herkesin imreneceği bir iş yapıyordu. Ancak galiba hiçbir yaşam göründüğü gibi değil...

        Anthony Bourdain...

        **********

        OHALMÜJDESİ

        CUMHURBAŞKANI Erdoğan cuma akşamı katıldığı televizyon programında son günlerdeki en önemli haberi verdi. “Seçimden sonra OHAL’i masaya yatırıp gözden geçireceğiz” diyerek kaldırmayı düşündüklerini ifade etti.

        Bu açıklama hem Türkiye’de hem de yurtdışında büyük bir rahatlama sağlayacaktır.

        Zira OHAL, özellikle iş dünyasını ve yabancı yatırımcıyı tedirgin ediyor. Evet 15 Temmuz’da çok ciddi bir terör tehdidiyle karşı karşıya kalan bir Türkiye vardı, ancak artık normale dönmeye herkesin ihtiyacı var. Başta ekonomi ve hukuk olmak üzere birçok alanda Cumhurbaşkanı’nın bu çıkışı büyük bir olumlu etki yaratacaktır.

        ‘ENDÜSTRİ 4.0’ VE MUHARREM İNCE

        24 Haziran seçimlerine giderken meydanlarda bir “Endüstri 4.0” muhabbeti var. En çok da Muharrem İnce buna atıfta bulunuyor. Güncel teknolojik devrim konusunun siyaset gündeminde konuşulması son derece faydalı. Fakat anladığım kadarıyla bu kavramın içeriğini ve bu olguya dair literatürü takip eden ve bilen pek yok. Yani yine bir Türkiye klasiğiyle karşı karşıyayız...

        Endüstri 4.0 ya da daha doğru bir deyimle dördüncü sanayi devrimi kavramını popüler kılan kişi Klaus Schwab. Dünya Ekonomik Forumu Başkanı da olan Schwab’ın bu konudaki kitabı referans kabul ediliyor. Bu kıymetli kitap Türkçe’ye de çevrildi, tüm okurlarıma tavsiye ederim.

        Muharrem İnce ile yaptığımız televizyon programında ben Schwab’a referansla “Dördüncü sanayi devrimi” deyince İnce hemen beni “Endüstri 4.0” diye düzeltmeye girişti. Anladığım kadarıyla ne Klaus Schwab isminden ne de bu referans kitaptan haberi yoktu.

        Muharrem Bey kusura bakmasın ama galiba kendisi de kitap okumayıp danışmanının verdiği özetlerle biraz satıhtan durumu idare ediyor Endüstri 4.0 konusunda...

        Diğer Yazılar