Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Arda Turan meselesi vesilesiyle hastanelerimizdeki güvenlik açığını da görmüş bulunuyoruz. Hepsi için konuşamam ama benim bildiğim hastanelerin kapısında bir x-ray cihazı ve güvenlik yok. Herkes elini kolunu sallayarak içeri girebiliyor.

        Bu 24 saat için geçerli. Evet geceleri ana girişler kapanıyor ama bu kez de acilden her yere ulaşmak mümkün. Arda örneğinde anladık ki beline silahı sokan da, çantasına bıçağı atan da istediği gibi hastaneye girebilir, hatta hasta odalarına kadar bile çıkabilir.

        Hastaneler insanların en savunmasız olduğu alanların başında geliyor. Her türlü erişime bu kadar açık olmaları bence bir güvenlik zafiyeti. AVM’ye girerken kontrol var da hastaneye girerken neden yok?

        ***

        Bu iddia doğru mu?

        Önceki gün bir arkadaşım “Sana bir hikaye anlatacağım, inanamayacaksın” dedi. Arda ve Berkay’ın kavga ettiği hastanede çalışan birini tanıyormuş. Dediğine göre silahlı kavga görüntülerinin dışarıya sızmaması için hastane içinde birileri gayret göstermiş. Emniyete verilmesini engellemeye çalışanlar olmuş. Bu nedenle hastanenin güvenlik amiri görevden alınmış.

        Şayet bu iddia doğru ise muhakkak soruşturulması gerekir. Kim, ne karşılığı o görüntülerin ortaya çıkmasının önüne geçmeye çalıştı?

        ***

        Haklarında inceleme başlatıldı

        Son günlerde bazı FETÖ finansörleri serbest kalmaya başladı. Gördüğüm kadarıyla çarklarını bozanlara karşı intikam alma niyetindeler. Üstelik iki senelik süre zarfında kirli ilişki ağlarını daha da genişletmişler. Her yeri para ile kontrol altına alacaklarını düşünüyorlar.

        Eşim Rasim Ozan, 11 aydır medyadan tamamen uzak. Ertuğrul Özkök’ün de birkaç ay önce yazdığı gibi, 2007’den bugüne büyük değişim dönemini gerçek karakterleriyle anlatan realist bir roman yazıyor. Karl Ove Knausgaard gibi herkesle ve kendiyle çok dürüstçe hesaplaştığı bir roman. Çok özenli ve titiz bir tempo içinde çalışıyor. Arada merak edip bakıyorum, yayınlandığında hakikaten epey yankı uyandıracak bir kitap geldiğini söyleyebilirim. Fakat neredeyse 1 yıldır medyada olmamasına rağmen hala birilerindeki Rok takıntısı bitmiyor.

        Birkaç gündür sağda solda çıkan, İstanbul polisinin Rasim’i aradığı, bizim evin kapısına polisin dayandığı, Rasim’i bulamadığı gibi uydurmalar artık saçmalık seviyesini de aştı. Belli ki birilerinde tuhaf bir “kendi suçlarını kapatma paniği” var. Bu komedinin benzerini 15 Temmuz’un tam iki hafta öncesinde yaşamıştık. Fetullahçı Said Sefa’nın haberdar.com sitesinden şöyle bir haber yayılmıştı: “Rasim Ozan Kütahyalı Cumhurbaşkanına hakaret ettiği için Konya’da tutuklandı fakat kendisini tutuklayan polislerin yanında Adalet Bakanı Bekir Bozdağ’ı arayıp bağırıp çağıran ROK, bu konuşma sonrasında serbest kaldı.”

        UYDURMANIN SINIRI YOK

        15 Temmuz yaklaşırken bu darbenin olabileceğini ve F-16 pilotlarına dikkat edilmesi gerektiğini yazan Rasim’i ve yine o dönem çok cesur mücadele veren isimlerden Bekir Bozdağ’ı karalamak için yapılmış bu zırva FETÖ haberini o dönem bütün solcu siteler paylaşmıştı. Şimdi ise zaten devletin verdiği polis koruması devamlı yanında olan eşimin polis tarafından arandığı fakat bulunamadığı gibi komik haberler yaptırıyorlar. İki tane de, Nisan 2016 tarihli, konuyla alakasız, uyduruk tutanak koymuşlar.

        Bu saçma sapan haberler üzerine İstanbul Emniyet Müdürü Sayın Mustafa Çalışkan’ı aradım. Çalışkan, bu çıkanlara baktıktan sonra, kendi içinde kendini tekzip eden haberlerde bahsedilen uyduruk tutanaklardaki isimler ve imzaları geçen polisler hakkında inceleme başlatıldığını söyledi. Bir İstanbul Emniyet Müdür yardımcısı bu incelemeyi yürütüyor. İnceleme sonunda bu yalan haberleri yapanlarla ve bunları utanmadan sitesinde ya da sosyal medyasında aynen alıntılayanlarla ilgili de hukuk devreye girecek.

        Diğer Yazılar