Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Başkan Erdoğan’ın Kaşıkçı cinayeti ile ilgili yaptığı açıklamalar kayıtlarda çok vahim bir tabloya işaret ediyor. Kaynaklarıma yeniden dönüp ellerindeki yeni bilgileri sordum.

        Bana şöyle bir tablo çizdiler: 28 Eylül Cuma günü ilk randevu son derece dostane gerçekleşiyor. Cemal Kaşıkçı’ya çay ikram ediyorlar, sohbet ediliyor ve salı günü için randevulaşılıyor.

        Salı gittiğinde cuma günkü gibi yine önce çay geliyor. Kaşıkçı geçen seferki olumlu temas nedeniyle rahat. Çayını içiyor. Halbuki tuzak burada. Çaya ilaç karıştırılmış. Bir süre sonra kendinden geçiyor. Onu pek ses geçirmeyen bir odaya alıyorlar.

        Kendinden geçmiş halde iken bağlıyorlar. Kaşıkçı bir süre sonra ayılıyor ama kafası yerinde değil. Bu esnada tartaklıyor ve sorguluyorlar. Ancak kayda yansıyanlar Kaşıkçı ile kavgadan ziyade infazcıların kendi iç kavgaları. Bağrışmalar ve sesler birbirine karışıyor. Gerçekten çok sert geçiyor. Kaşıkçı’nın vücuduna canlı canlı işkence ediyorlar. Konsolosa da emrin büyük yerden geldiğini söylüyorlar. (Büyük yerden kasıt veliaht prens Selman) Ve kimyasalla, dayakla öldürüyorlar. Sonra da parçalıyorlar.

        ERDOĞAN'IN ISRARI OLMASA...

        Türkiye’yi seçmelerinin nedeni Türkiye'nin ABD ile arasının açık olduğunu ve komşularıyla sorunlar yaşadığını düşünmeleri. Bir de Katar’a verdiğimiz desteğin rahatsızlığı da var.

        Cesedi parça parça kimyasallarla yok edip İstanbul’da değişik yerlere döküyorlar. Üzerine bu kadar gidileceğini düşünmüyorlar.

        Kaynaklarımın bana çizdiği tablo bu. Anlattıklarından oyunu Türkiye’nin kararlı duruşu ve Başkan Erdoğan’ın cinayetin aydınlatılmasındaki ısrarının bozduğu anlaşılıyor.

        Sonuçta gaddarca ve planlı bir şekilde bir gazeteci yok ediliyor. Bunun üzerine giden, uluslararası kamuoyunu takibe zorlayan, Türkiye’nin tutumu.

        Bütün detaylar kısa zaman içinde ortaya çıkacak ve resim tamamlanacak gibi görünüyor.

        ***

        Adaylarda son durum ve İstanbul için adı geçen 3. isim

        Mart yaklaştıkça merak da artıyor. Büyükşehirlerde adaylar kim olacak? Başkan Erdoğan’ın isimleri belirlemek için ciddi bir mesai yaptığını ve araştırmalar yaptırdığını biliyoruz.

        "Ankara için Mehmet Özhaseki ismi kesinlik kazandı" diyen olsa da ben hâlâ masada Süleyman Soylu’nun isminin de olduğunu düşünüyorum. İkisi de çok güçlü adaylar. Özhaseki Kayseri’de herkesin sevdiği ve özlediği bir isim. Öte yandan Soylu’nun da hem AK Parti hem de MHP tabanında ciddi bir karşılığı var. O nedenle Ankara’da Mansur Yavaş’ın karşısına çıkması fikri rafa kalkmış değil.

        İçişleri Bakanı'nın İzmir için de isminin telaffuz edildiğini duyuyorum. Açıkçası bu da Soylu’nun DP geçmişini düşündüğünüzde akla son derece yatkın. Zira İzmir yıllar boyu CHP’nin değil, merkez sağın kalesiydi.

        İstanbul’a gelince Binali Yıldırım ve Numan Kurtulmuş’un isimleri ağırlıklarını koruyor. Öte yandan parti içinde konuşulan ama basına yansımayan bir isim daha var: Eski Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu. Müezzinoğlu’nun hem AK Parti tabanından hem merkez sağ ve milliyetçi kanattan hem de Saadet kanadından oy alabileceği düşünülüyor. Parti içinde kendisine "Aday ol" baskısı yapanlar var. Müezzinoğlu da bu isteklere "Partim bana ne görev verse yaparım, hizmet için varım" diye yeşil ışık yakıyor.

        Diğer Yazılar