Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Cumartesi günkü yazım üzerine Alfa-Everest Yayınları’nın sahibi Faruk Bayrak aradı. Ahmet Altan’ın cezaevinde yazdığı kitabının Türkçe basılmamasının kendilerinden kaynaklanmadığını söyledi.

        Türkçe dışında dillerde yayınlanması yazarın talebiymiş. Bayrak, Alfa-Everest olarak kapılarının her zaman Ahmet Altan’ın kitaplarına açık olduğunu ifade etti. Her koşulda Altan’ın kitaplarını basmak istediklerinin de altını çizdi Faruk Bey.

        Ahmet Altan gibi kelimeleri mükemmel kullanan bir edebiyatçının eserlerinin anadilinde basılmaması Türk edebiyatı için büyük bir kayıp. Siyasi görüşlerini beğensin ya da karşı çıksın, hemen herkes, Altan’ın edebi yeteneği konusunda mutabıktır bu ülkede.

        Kemalizmin Türkiye’deki en meşhur ve en keskin muhalifi olan Altan’a 1999 yılında tamamı Kemalist olan bir jüri, Yunus Nadi Roman Ödülü’nü vermişti. Bana göre de bir başyapıt olan "Kılıç Yarası Gibi" romanı için verilmişti bu ödül. Hatta o zaman da ödülün Altan’a verilmesi çok tartışılmıştı. İdeolojiyi edebiyatın üstünde tutan kimi fanatikler itiraz etse de entelektüel sağduyu hakim olmuş ve Altan’ın bu edebiyat ödülünü hak ettiği ifade edilmişti.

        Yeni kitabının anadilinde basılması için Faruk Bayrak’ın bir kez daha teklif götürmesinin ve ısrar etmesinin çok doğru olacağını düşünüyorum. 2019 hem Ahmet Altan’ın tahliye olup sevdikleriyle kucaklaştığı hem de ne zamandır beklenti içinde olan okurlarının Altan’ın yeni kitabına kavuştuğu yıl olsun.

        REKLAM

        ***

        Sanal marketteki poşet uyanıklığına göz yummayın

        Yine cumartesi dile getirdiğim bir konu başka başlıklar öne çıktığı için kaynadı. Sanal marketlerde paralı naylon poşet meselesi önemli. İnternetten market alışverişi yapanlara zorla poşet satın aldırılması kabul edilemez.

        Marketler isteyene kutu içinde siparişleri bırakıp, kutuları geri alabilmeli. Mevcut hali ile paralı poşet bu tüketici grubu için büyük bir handikapa dönüşmüş durumda. Üstelik istemeseniz de zorla o poşetleri yine evinize sokmak durumunda kalıyorsunuz.

        Buradan başta Migros olmak üzere sanal market uygulaması yapan bütün marketlere sesleniyorum: Siparişleri otomatik olarak poşetleyip bu poşetleri bize satamazsınız, isteyene alternatif sunmak zorundasınız!

        REKLAM

        ***

        Pablo’yla 2 gün

        Bu haftasonu bizim evin bir konuğu vardı. Yasemin, okuldan Pablo’yu getirdi. Pablo, sınıflarının maskotu. Her cuma derste kura ile bir öğrenci belirleniyor ve Pablo cumartesi-pazarı o öğrencinin evinde geçiriyor. Maksat hikayelendirip fotoğraflamak ve sınıf defterine yapıştırarak derste anlattırmak.

        Pablo ile İstanbul turu.
        Pablo ile İstanbul turu.

        Biz de kızlarla Pablo’yu aldık (tabii ki emniyet kemerini takarak) arabaya atladık, oyuncakçıya götürdük. Pablo oyuncakları inceledi sonra balıkçıdan çocuklarla birlikte balık seçti, eve gelip onlarla film izledi.

        Balıkları Pablo seçti.
        Balıkları Pablo seçti.

        Yemekte hallerini görmeliydiniz. Bizimkilerin bu kadar hızlı yediğine hiç şahit olmamıştım. Pablo’ya yemek yedirmek için birbirleriyle yarıştılar. Sonra da her gün yatağa gitmekte binbir dereden su getiren çocuklar, onunla uyumak uğruna erkenden yattılar.

        Yasemin ve Pablo.
        Yasemin ve Pablo.

        Çocuklarınızın hayal dünyasını geliştirmek, istemediğiniz davranışlarını değiştirmek ve onları mutlu etmek aslında hiç de zor değil. Bir küçük maskot, rutinde hafif bir değişiklik sihirli bir değnek görevi görebiliyor. Yeter ki onların yaratıcılıklarına iyi gelecek bir şeyler düşünelim.

        Biz çocukken babam ve annem de benzer bir oyun kurarlardı. Her yıl Alexander ve Natasha ismini verdikleri iki bez bebeğin bir haftalığına uzak bir ülkeden bize ziyarete geldiğini söylerlerdi. Alexander’ın sırtında bir küçük pervane vardı. Hikayeye göre Natasha’yı sırtına alır, uçarak gelirdi. Bir hafta sonra da o bebekleri kaldırırlardı. Biz kardeşimle bir yıl boyunca yeniden gelmelerini beklerdik.

        Şimdiki evlerdeki oyuncak okyanuslarına bakıyorum da… Herhalde onca şey, bizim iki bez bebek kadar keyif vermiyordur, çünkü bir hikayesi ve ardında yatan bir özlem vardı…

        Size de böyle basit ama farklı sürprizleri tavsiye ederim. Haftasonu misafiri olarak kendinize bir obje seçin ya da arada sırada gelen beklenmedik bir ziyaretçi. Çocuklarınızdaki etkisini görünce eminim çok şaşıracaksınız…

        Diğer Yazılar