Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Çarşamba akşamı Didem’in rekor düzeyde izlenen Türkiye’nin Nabzı programındaydım. Hakikaten esaslı bir yayın oldu.

        CHP Mersin milletvekili Ali Mahir Ünal, HDP’nin CHP’ye sandıkta verdiği desteği küçümser bir çıkış yapınca Muharrem İnce’den şu mesajı aldım:

        “31 Mart seçimlerinde CHP olarak aldığımız başarı noktasında Kürtlere teşekkür etmeyen CHP’lileri, teşekküre davet ediyorum.”

        Bu, seçimden sonra çok ses getiren bir çıkış yapmayan İnce’nin, partisine yönelik kamuoyu önündeki ilk eleştirisi.

        Muharrem Bey ayrıca Ekrem İmamoğlu’nun başarısını takdir ediyor ama kendisi çok net bir şekilde 2023’te yine Başkan adayı olduğunun altını kuvvetlice çizerek ifade ediyor.

        Biliyorsunuz, ben bu köşede İmamoğlu’nun yüzde 48.8 başarısının Muharrem İnce’nin çöküşü anlamına geldiğini ve mazbatayı alsa da almasa da muhalefet cephesinin 2023 Başkanlık seçimleri için en kuvvetli adayının Ekrem İmamoğlu olduğunu yazmıştım.

        Görüldüğü kadarıyla Muharrem İnce, 2023 süreci için de iddiasını sürdürüyor. CHP’nin 2023 adayı kim olur bilemem ama Muharrem Bey’in Kürt yurttaşlarımızın hukukuna sahip çıkışı hem ahlaken hem stratejik olarak doğru adım.

        Kimi CHP’liler metropollerdeki seçim başarısının HDP tandanslı Kürtler sayesinde geldiğini unutmuşa benziyor. Bu tavır hakkaniyetli ve adil değil.

        Muharrem İnce eğer 24 Haziran sürecinde yaptığı hataları iyi etüt ederse- ki son konuşmalarımızdan gerçekçi bir özeleştiri yaptığı kanaatine vardım- yeniden potaya girebilir.

        2023 İÇİN MUHALEFETTEN ŞİMDİDEN 2 İSİM

        Öte yandan Trabzon’un efsane ismi Özkan Sümer’in hemşehrisi Ekrem İmamoğlu için söylediği bir sözü de aynen buraya almak isterim:

        “Ekrem’in olanla yetinmeyen bir karakteri var. Hep ama hep daha fazlasını ister.”

        Sümer’in İmamoğlu ile ilgili bu tespitini Ekrem Bey kendini anlattığı kitabın baş sayfasına yazdırmış.

        Yani Ekrem İmamoğlu da hep daha fazlasını ve hep daha yüksek makamı isteyen bir Trabzonlu karakteri olduğunu inkar etmek bir yana bizzat kabul edip bir de öne çıkarıyor.

        Rahmetli Süleyman Demirel’in Trabzonlularla ilgili tespitleri vardı. Araştırmacı İhsan Aktaş da bunu çıktığı yayınlarda sık sık söyler. Şöyle derdi Demirel:

        “Bir Trabzonluyu bir mahalleye muhtar yaparsın, hemen o gün Başbakanlık hayali kurmaya başlar. Bir üst makamı değil, direkt en üst makamı ister.”

        Netice olarak muhalefet cephesinin şimdiden 2023 Başkanlık adaylığı için her biri diğeri kadar hırslı ve ihtiraslı iki adayı var diyebiliriz…

        Ekrem İmamoğlu ve Muharrem İnce.

        REKLAM

        ***

        İkinci uyarı da Tanju Özcan’a

        Aynı yayında Tanju Özcan’ın yaptığı ırkçılık konuşulurken ben Özcan’ın Muharrem İnce’ye yakın olduğunu, dolayısıyla İnce’nin kendisini uyarması gerektiğini söyledim. “Bu olaydan İnce de sorumluluk duymalı” dedim.

        Bunun üzerine hemen Muharrem Bey bana şu mesajı gönderdi:

        "Tanju Bey bana yakın olabilir ama benim memurum değildir. Bolu halkının temsilcisidir. Açıklama yaparken benden izin almak zorunda değildir. Ama kendisini aradım, biraz dilini yumuşatmasını rica ettim. Sorumluluk Tanju Bey’e aittir. Başarılı olacaktır, buna eminim."

        Suriyelileri kovma çağrısı yapan bir açıklama nasıl yumuşatılabilir anlamadım. Açıkçası ben İnce’nin bu apaçık ırkçı çıkışa yönelik eleştiri düzeyini fazla yumuşak bulduğumu söylemeliyim…

        82 milyon insanın Başkanı olmak isteyen Muharrem İnce’nin, o 82 milyonun içinde Suriyeli kardeşlerimizin de olduğunu unutmaması gerekir.

        REKLAM

        ***

        Özcan’ın ırkçı söylemi ve değişemeyen CHP

        CHP’li Tanju Özcan’ın, Bolu’da belediye başkanı seçilir seçilmez ilk icraat olarak Suriyelilere yönelik ırkçı bir çıkış yapması her şeyden önce CHP’nin siyasi yelpazenin neresinde durduğu ile ilgili ciddi bir soru işareti yaratıyor.

        Apaçık bir şekilde kafatasçı, Avrupa’daki aşırı sağ, faşist partilerin söylemi ile birebir örtüşen, evrensel insanlık değerlerine ters bir çıkış Tanju Özcan’ın çıkışı. Üstelik reel bir temele de dayanmıyor.

        https://multeciler.org.tr/suriyeli-multecilerle-ilgili-dogru-bilinen-yanlislar/

        CHP öncelikle kendi ile yüzleşmeli. Bir yandan özgürlükçü sosyal demokrat olduğunu iddia edip, eski ulusalcı çizgisini ardında bıraktığını ileri sürerek HDP’nin oylarına talip olup, diğer yandan özgürlükçü solculuğa taban tabana zıt olan faşist bir söylemi benimserse, üstelik buna yönelik eleştirilere de “Biz Mustafa Kemal’in askerleriyiz” diyerek karşı çıkarsa “Değiştim” lafının sadece sandıkta oy artırmak için bir kandırmaca olduğu yönünde kuşkular artar.

        Ya Tanju Özcan özür dilemeli ya da CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu Bolu olayından hareketle CHP’nin kimliğine dair açıklamalar yapmalı.

        REKLAM

        ***

        Sandık! Sandık! Sandık!

        Sudan’da yaşanan askeri darbeyi bütün dünya adım adım izliyor. Türkiye ve Sudan hiçbir açıdan kıyaslanamaz ancak bu Afrika ülkesinde olanlar bize yeniden sandık olgusunun yani dürüst ve temiz seçimin ne kadar önemli olduğunu hatırlatıyor.

        Her halükarda, her türlü sorunumuzu sandık işlediği sürece demokrasi içinde çözebiliriz. Yerelde ve genelde kimin iktidara gelip kimin gideceğini sandık yani temiz ve dürüst seçimler belirlemelidir. Kanlı kavgalar ve darbeler değil.

        O nedenle bu süreçte yaşadığımız İstanbul tartışmalarında da tek çıkışın sandığa ve YSK’ya güvenmek olduğunu unutmamak gerek. YSK’nın meşruiyetine hiçbir siyasi parti halel getirmemeli. İstanbul konusunda da son sözü YSK söyleyecektir.

        Diğer Yazılar