Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Fatih Altaylı uzun zamandır sık sık köşesinden bana takılıyor ve laf atıyor. Bu işi artık seriye bağladı. Dün yine kulaklarımı çınlatmış. Bu kaçıncı oldu, sayamadım. Ama hiç rahatsız değilim. Medya aleminde bu tür takılmalar mesleğin tadı tuzudur.

        Önceki seferlerde kendisine cevap vermemiştim ama dünkü yazısına artık ben de “Pes” dedim. Benim yazdığım şeyi apaçık çarpıtmış. Hatta yazımda ifade ettiğimin tam zıttını ben yazmışım gibi anlatmış.

        Altaylı’ya göre ben şöyle yazmışım: “Özgürlük ve Hukuk Partisi’nde Ali Babacan eşitler arasında birinci olacak”

        Oysa yazdığım şey kurulan bu cümlelerin tamamen asparagas olduğu yönündeydi.

        Babacan’ın başında olacağı Özgürlük ve Hukuk Partisi’nde 5 kişilik karar komisyonu olacağı yanlış bilgidir. Babacan’ın bu komisyon içinde “eşitler arasında birinci ve komisyon sözcüsü” olduğu da yanlış bilgidir. Yazdığım bu.

        Galiba sevgili meslektaşım Altaylı’da okuduğunu farklı yansıtmak noktasında bir problem var. Daha önce başka mevzularda da okuduğunun tam aksine şeyler yazmıştı. Nezaketten ses etmemiştim ama dünkü yazısıyla kendi alanında bir rekor kırdı.

        Önemli mevkilerde bulunmuş meşhur bir isim dünkü yazıdan sonra bana şu mesajı gönderdi:

        “Fatih aslında bu yazıyı sırf sizin Ertuğrul Özkök ile aile dostu olduğunuzu vurgulamak ve Babıali’ye bunu kendince duyurmak için yazmış. Bir kasıt var bu işte. Yazının gerisini de laf olsun diye doldurmuş.”

        Bu mesajdaki yorumun takdirini siz okurlarıma bırakıyorum ama benim Altaylı’nın okuduğu metni çarpıtması ile ilgili başka bir tezim var…

        KAFAMI KURCALAYAN SORU...

        Galatasaray Lisesi’nde faşist bir tarih öğretmeninin dünyaca ünlü liberal iktisatçımız Daron Acemoğlu’na “Daron ne biçim isim öyle? Böyle Türk ismi olmaz. Senin adın bundan böyle Süleyman olsun” dediğini tam 1 yıl önce Habertürk’te bu köşeden sizlere aktarmıştım. Acemoğlu’nun bir başka sınıf arkadaşının şahit olduğu bu skandalı anlattığı video, sosyal medyada viral oldu. Mekteb-i Sultani’de yaşanan bu korkunç olayı herkes öğrendi.

        Herhalde o ırkçı tarih öğretmeni, Altaylı’nın da lisede hocası olmuştur. Benim merak ettiğim, acaba Türkçe-Edebiyat derslerine de bu tarih hocası gibi Türkçeden soğutan sevimsiz biri mi girdi de kendisini kötü etkiledi?

        Biliyorsunuz, Altaylı’nın Türk edebiyatının dev ismi Nobel ödüllü yazarımız Orhan Pamuk’a karşı da hep bir antipatisi oldu. Türkçe ve edebiyata karşı bu sevgisizlik acaba Acemoğlu’na travma yaşatan bu olay benzeri bir öğretmenden mi kalma diye merak ediyorum.

        SİYASET BİLİMİ LİTERATÜRÜNDE "NOMENKLATURA"

        Nomenklatura deyimi “o kurumun elitleri” anlamında Türkçe’de de çok oturmuş bir deyimdir. “Özgürlük ve Hukuk Partisi’nin nomenklaturası” deyince de o partinin karar mekanizmasındaki elitleri akla gelir. Herhangi bir başka kurum için de kullanılabilir. Rusçadaki öz anlamından nüanslar kazanarak dilimize geçmiştir. Özkök’ün bu tabiri kullandığı yazısını ben pek hatırlayamadım ama dediğim gibi hem İngilizce hem Türkçe siyaset bilimi literatüründe yaygın ve isabetli bir deyimdir "nomenklatura".

        Diğer Yazılar