Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Yasemin çok daha iyi ama hala hastanedeyiz...

        Perşembeden beri dünyayı O'nun yanı başından izliyorum.

        Ne yazı yazabildim ne de detaylı olarak gelişmeleri takip edebildim.

        Ancaak… Şu birkaç gün içinde Türkiye’de öyle bir hukuksuzluk yaşandı ki bu rezalete kayıtsız kalamadım. Hiçbir demokrat insan da kalamaz.

        Tahmin ettiğiniz gibi Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi'nden Türkiye'ye misafir gelmiş turistlere yapılan faşist linç girişiminden ve sonrasında Türk devleti nezdinde yaşanan skandallar zincirinden bahsediyorum.

        Öncelikle artık bu ülkede yaşayan ırkçı vandallar temel siyasi harita bilgisini akıllarına sokmalı: Bizim komşumuzun adı resmen Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi.

        Üstelik burası Türkiye olarak ilişkilerimizin mükemmel olduğu bir yönetim. Bir Türk olarak heceleyerek söylüyorum ki faşist çevreler komşumuzun adını öğrensin: KÜR-DİS-TAN.

        Kürt düşmanlığına izin vermemek

        Devletimizin valileri ve başsavcıları da bu hakikati unutmamalı. Topraklarımızda Kürt düşmanlığına izin vermemek devlet ve yargı mensuplarının görevi. Ayrıca bizim 20 milyon Kürt yurttaşımız var.

        Neçirvan Barzani yönetimindeki Kürdistan'ın bir bayrağı var ve elbette burada yaşayanlar bu bayrakla atkı da takarlar. Bu bayrağı gururla da taşırlar.

        Türkiye'de isteyen, komşumuz Kürdistan Bölgesel Yönetimi'nin bayrağı renginde kaşkol da takar eşarp da takar.

        Bunları takana engel olmaya çalışmak ya da takanı dövmeye kalkmak zorbalık ve barbarlık. Bu çok açık bir suç.

        Aslında bu yazıyı çok daha sert tonda yazıyordum çünkü klavyenin başına oturduğum sırada bu ırkçı linç girişimine dair devletimiz ve yargımız nezdinde adalet yönünde tek bir olumlu girişim bile yaşanmamıştı.

        Nihayet olumlu bir gelişme

        Ancak ilerleyen saatlerde hem Çaykara hem de Trabzon Cumhuriyet Başsavcılığı nezdinde bu girişimi örgütleyen mavi gömlekli ırkçı provokatör hakkında inceleme başlatıldığı haberi geldi.

        Bu karanlık şahıs şu an güvenlik kuvvetlerince aranıyor. Gerçi derhal bu linç girişimi sonrası nezarethaneye alınmalı ve ardından da çoktan mahkemeye sevk edilmeliydi.

        Bu saldırgan Uzungöl'ün yerlisi değil, dışardan kasabaya gelmiş.

        Enfes bir yer olan Çaykara/Uzungöl’ü karıştırmakla 'görevli' olma ihtimalini de unutmamak gerekir. Ne de olsa arada bir Türk-Kürt gerginliği çıkarmak standart bir “iyi saatte olsunlar” alışkanlığıdır.

        Türkiye'de defalarca gördüğümüz klasik provokasyon filmi bu. Trabzon savcıları ve Trabzon Emniyeti bu nokta üzerinde araştırmalarını yoğunlaştırmalı.

        Olayın ertesinde bu provokatörün yerine ülkemizde misafir olan ve Kürt oldukları için linç edilmek istenen 9 Iraklı turist önce gözaltına alındı ve sonra da hukuksuz biçimde sınır dışı edildiler. Hakikaten söyleyecek kelime bulamıyorum. Utanç verici bir hadise.

        Turizme kumpas

        2019 sezonunda Türk turizmi bu kadar mükemmel giderken bir dış güç Türkiye'ye ve özel olarak da Doğu Karadeniz bölgemize kumpas kursa ancak bu kadar başarılı olabilirdi!

        Hem Trabzon Valisi İsmail Usta'ya hem de Trabzon Cumhuriyet Başsavcısı Hüseyin Tuncel'e buradan sesleniyorum: Bir de Türkiye'yi rezil etmeye çalışan mavi gömlekli faşist linç organizatörüne devlet övünç madalyası verseymişsiniz tam olacakmış!

        Bu linçten sonra hem Trabzon Valiliğinin hem de Çaykara ve Trabzon Cumhuriyet Başsavcılıklarının ilk açıklamaları hakikaten skandaldı. Eminim şu an kendileri de utanıyorlardır.

        Pis kokular geliyor

        Yazıya başlarken kafama koymuştum. İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'ya seslenecek ve derhal Trabzon Valisi İsmail Usta'nın görevden alınması gerektiğini ifade edecektim. Aynı şekilde Adalet Bakanı Abdülhamit Gül ve HSK Başkanı Mehmet Yılmaz'a çağrıda bulunacak ve Trabzon Cumhuriyet Başsavcısı Hüseyin Tuncel için de aynı talebi ifade edecektim.

        Bu kriz çok ama çok kötü yönetildi. Turistlerin sınırdışı edilmesi büyük hukuksuzluktu ve bu durum Türkiye'nin bölgedeki itibarına çok zarar verdi.

        Fakat hem Trabzon Cumhuriyet Başsavcılığı'nın berbat açıklamasından sonra sosyal medya hesaplarının kapatılması hem de Trabzon Valiliği ve Emniyet Müdürlüğü nezdinde Uzungöl'ü karıştıran ırkçı provokatörün aranıyor olması en azından yapılan büyük yanlıştan dönüldü diye düşünmeme yol açtı. İnşallah yanılmam. Bu sürecin bizzat takipçisi olacağım.

        Bağcı dövmeye değil üzüm yemeye odaklanalım. Bu dakikadan sonra Sayın Vali Usta da Sayın Başsavcı Tuncel de çok güzel bir şehir olan Trabzon’a da zarar vermiş olan bu provokasyonu çözmeye ve sorumlularıyla ilgili de ceza sürecini başlatmaya odaklanmalılar. İlk başta panikle yaptıkları büyük yanlışı telafi etmeye gayret etmeliler. Bu işin içinden pis kokular geliyor. İçişleri Bakanı Süleymann Soylu ve Adalet Bakanı Abdülhamit Gül de bu inceleme ve soruşturmanın derinleşmesine her türlü desteği vermeliler.

        Mevlüt Çavuşoğlu Barzani’ye telefon etmeli

        Öte yandan Kürdistan Bölgesel Yönetimi'nden Uzungöl ve Doğu Karadeniz bölgemize gelmeyi düşünen turistleri

        rahatlatacak açıklamalar devlet tarafından yapılmalı. Mesela bence Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu hemen Neçirvan Barzani'yi arayarak bu çirkin saldırıyla ilgili üzüntülerini bildirmeli.

        Turizm Bakanı mağdur turistlere jest yapmalı

        Aynı şekilde Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Ersoy da Barzani'ye benzer mahiyette bir telefon açmalı. Hem Türkiye'nin hem de Türk turizmin çok lehine akılcı bir girişim olur bu. Ayrıca konu sadece turizm ve Kürdistan ile ilişkilerimiz değil.

        Ülkemizde yaşayan 20 milyon kadar Kürt yurttaşımızın da tamamının rahatsız olduğu bir hadise oldu bu linç girişimi. Kürt yurttaşlarımızın gönlünün kazanılması Türkiye’nin birliği ve bütünlüğü için de bir mecburiyettir.

        Ben ayrıca Kürt oldukları için önce linçe uğrayan sonra da hukuksuz yere sınır dışı edilen Iraklı turistlere de Mehmet Ersoy'un başında olduğu Turizm Bakanlığı'nın güzel bir jest yapması gerektiği kanaatindeyim.

        O kişiler ülkemizde bizzat Bakan Bey'in girişimiyle nerede istiyorlarsa orada ağırlanmalılar.

        Hatta Sayın Ersoy kendi sahip olduğu oteli de devreye sokabilir. Dış dünyada da ses getirecek bir jest olur bu. Sonuç olarak Türkiye'nin bölgedeki gücü ve itibarı için bu söylediklerim yapılmalı. Hem Kürtler hem Araplar Türkiye’nin doğal hinterlandıdır.

        Bölge insanlarını dışlayarak ve kimliklerinden ötürü aşağılayarak bölgede öncü güç merkez ülke filan olamayız.

        Diğer Yazılar