Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Kasım Süleymani ve beraberindekilerin ABD tarafından öldürülmesi Irak ve İran’ı ayağa kaldırdı. Cuma gününden beri izliyorsunuzdur. Önce Irak’ta ardından İran’da Süleymani için milyonların katıldığı cenaze törenleri düzenleniyor. Ardından ağıtlar yakılıyor, adeta bir aziz ölmüş havası yaratılıyor.

        İran’da duygu yoğunluğu ve tepkiler çok büyük. Irak’ta da görünen manzara bu.

        Hatta bu yazıyı yazdığım saatlerde televizyon ekranlarından bir son dakika geçiyor: Irak Parlamentosu, ABD güçlerini ülkeden çıkarma kararı aldı.

        Peki bu kararın bağlayıcılığı var mı? Uygulanacak mı?

        Kesinlikle hayır. Parlamentonun kararı tamamen göstermelik. Hiçbir bağlayıcılığı yok. Hatta Irak parlamentosu neredeyse her gün bunun gibi birçok karar alıyor. Bunun ‘dostlar alışverişte görsün’ mantığından farkı yok.

        Ben parlamentodaki toplantıyı görünce kimlerin katıldığını ve Bağdat’taki genel havayı merak ettim ve Türkiye’nin Irak Büyükelçisi Fatih Yıldız’ı aradım.

        Büyükelçi Fatih Yıldız

        Sayın Büyükelçi bana parlamentodaki oturumla ilgili çok önemli bir ayrıntıyı hatırlattı. Dedi ki: “Dikkat ettiniz mi? Oturuma katılanların tamamına yakını Şii idi. Kürtler gelmediler. Sünnilerden de gelen çok azdı.”

        Bunun anlamı açık: Her ne kadar Iraklılar ABD’ye kızsa ve onu işgalci olarak görseler de Irak merkezi hükümetine hâlâ güvenmiyorlar. Başta IŞİD olmak üzere ülkedeki tehditlere karşı bir dış sübab istiyorlar. ABD gibi bir güvenceye ihtiyaç duyuyorlar.

        Irak’ta genel hava Amerika’dan ve Amerikalılardan nefret edildiği yönünde ama ne acı ki yine de baş başa kalmaktan korkan, her şeye rağmen bir dış güce dayanma ihtiyacı hisseden bir toplumun çaresizlik kalesi ABD.

        ABD’Yİ IRAK’TAN ÇIKARMAK İÇİN PARLAMENTO KARARINA İHTİYAÇ YOK

        Üstelik yine Büyükelçi’den öğrendiğim bir bilgiye göre şayet Irak gerçekten ABD güçlerini ülkeden çıkarmak istese parlamento kararına vs. ihtiyaç duymaz. Yürütme bunu doğrudan söyleyebilir.

        Kısacası dünkü parlamentoda alınan karar Süleymani’nin ardından yükselen öfke ve duygu seline yönelik bir ‘siyasi şov’dan başka bir şey değil.

        *

        Türkiye’nin anlamı ve zor pozisyon

        Bağdat’taki Türkiye Büyükelçiliği Yeşil Bölgenin dışında yer alıyor. Büyükelçi Yıldız ile konuşurken Bağdat’taki hissiyatı ve güvenliği de sordum. Çok çarpıcı bir bilgi öğrendim: Yeşil Bölge dışında olan ve şu an Büyükelçisi Irak’ta bulunan pek fazla ülke yokmuş.

        Fransa ve Almanya’nın da büyükelçilikleri Yeşil Bölge’nin dışında ancak Kasım Süleymani’ye yönelik saldırı yılbaşından hemen sonra olduğu için o büyükelçiler henüz bu gelişmenin tozu dumanı kalkmadan dönmemişler. Yani şu anda Irak’ta bulunan çok az sayıda büyükelçiden biri Fatih Bey.

        “Atmosfer tedirgin edici değil mi? Bir güvenlik kaygınız var mı?” diye sordum. Sayın Yıldız beni duygulandıran şu cevabı verdi: “Nagehan Hanım burada Türkiye’nin ifade ettiklerini anlatmak kolay değil. Bizim ayrı bir itibarımız var. Bölgede ne kadar önemli olduğumuzu bazen Türkiye’de göremeyebiliyoruz. Bizim için burada manevi bir güvenlik var.”

        Tabii bu krizde Türkiye’nin pozisyonu hiç kolay değil. İşin içinde İran’ın olduğu bir krizde taraflar ile eşit mesafeyi korumak için çok hassas dengeler gerekiyor. Üstelik Suriye ve Irak’ta bu kadar sıkıntılı zamanlar yaşanırken…

        *

        Irak’taki Kürtleri ikiye ayıran ölüm

        Her ne kadar ABD’ye karşı görünmemek için parlamentoya birlikte gitmemiş olsalar da esasen Kasım Süleymani’nin ölümü Iraklı Kürtleri ikiye böldü.

        İran’a yakın olan Talabani’nin KYB’si Süleymani’nin ardından yas tutuyor. Barzani’nin KDP’si ise adeta kutlama yapıyor.

        Süleymani çok güçlü ve çok dominant bir figürdü. Hatta Talabani’ye yakın olsa da onu ve birçok siyasetçiyi ezen, yok sayan tavırları bilinir, o nedenle siyasetçilerin kendisinden hiç hazzetmedikleri konuşulurdu.

        Ben bu saldırıdan sonra hem Erbil hem de Süleymaniye’de çeşitli kaynaklarla konuştum. Oradaki hava ile ilgili şu özeti yapabilirim:

        Kasım Süleymani’nin Celal Talabani’nin eski arkadaşı ve destekçisi olduğu malum. Buna rağmen 16 Ekim 2017’deki Peşmerge-Irak Ordusu çatışmasında Süleymani’nin Irak Ordusunu desteklemesi KYB cephesinde ciddi bir tepki yaratmış. Ancak İran ile yakınlık nedeniyle bu tepki çok fazla dile getirilen bir tepki değildi.

        Öte yandan KYB’nin aksine Süleymani’nin KDP ile arası hiçbir zaman iyi değildi ama IŞİD ile savaş döneminde verdiği destekten ötürü aralarında bir yakınlaşma olmuş. Hatta bu havanın da etkisiyle Kasım Süleymani’nin babasının vefatının ardından Mesud Barzani bir başsağlığı mesajı göndermiş.

        Ancak bu konjonktürel değişikliklere rağmen KYB ve KDP cephelerinde net bir fark gördüm: Süleymaniye son derece üzgün. Erbil’dekiler için ise Kasım Süleymani’nin öldürülmüş olması ABD’nin Irak’ta yeniden aktif olup, Şii nüfusunu bitireceği yönünde umut yaratmış.

        *

        Bobo’nun yeniden görebilmesi için gereken 6 bin TL

        Bu güzeller güzeli köpek Bobo. Fotoğrafını dün çeşitli kaynaklarda görünce merak ettim. Meğer Mersin’de yaşayan Doberman Bobo 1 aydır körmüş.

        5 ay önce gözlerinde sorun yaşamaya başlayan Bobo’nun yeniden görmesi için İstanbul ya da Ankara’da katarakt ameliyatı olması gerekiyor. Ameliyatın maliyeti 6 bin TL.

        Bobo’nun sahibi Ferda Şahin babasından kalma emekli maaşı ile geçinen bir ev kadını. Dünyanın bunca zalimliğinin içinde iyiliğe hasret kalan çok insan olduğunu biliyorum. Belki Bobo’ya yardım etmek isteyen çıkar diye bir de ben yazmak istedim…

        Diğer Yazılar