Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        Çocukları cumartesi-pazar sabahları Galatasaray Spor Okulunda jimnastiğe götürüyorum. Ulus’ta MEF okullarının tesislerinde yapılıyor dersler. Geniş bir bahçenin içinde bir okul burası.

        Pandemi dolayısıyla ara vermiştik, geçen hafta yeniden başladık.

        Önceleri onlar çalışırken salonun önündeki küçük bekleme alanında oturuyor, yanıma bilgisayarımı alıyor, yazılarımı yazıyordum.

        Şimdi Covid bu hakkımızı da elimizden aldı. Velileri kapıdan içeri sokmuyorlar.

        Bari 1 saati faydalı bir şey yaparak geçireyim deyip, geniş bahçede yürüyüşe çıktım. O da yasakmış meğer. Güvenlik görevlisi gelip kolumdan tuttu ve bir bariyeri gösterdi. ‘Buradan öteye geçemezsiniz.’

        ‘Neden?’

        ‘Pandemi var, yasak!’

        Açık bir alandan, birkaç binanın etrafında çepeçevre bir yoldan bahsediyorum. Yolun ortasına bariyer çekmişler, bariyerin ötesi yasak!

        Bariyerin bu tarafında virüs var, öte tarafında yok mu? Dışarıda, çepeçevre bir yolda yürümeye neden sınır konuyor?

        Pandemi önlemleri elbette gerekli ancak yavaş yavaş hayatımızı hiçbir mantığı olmayan pandemi bürokrasisi kaplamaya başladı.

        İtiraz etme hakkınız da yok. Karşınıza Allah'ın emri gibi o laf dikiliyor: ‘Pandemi dolayısıyla yasak!’

        İyi de kardeşim pandemi deyince her şey meşrulaşıp kabul edilmesi zorunlu mu oluyor?

        Ateşimizin ailece 39'a dayandığı o an…

        Ateşimizin ailece 39'a dayandığı o an…
        0:00 / 0:00

        Ateş ölçme meselesi saçma sapan bir hal almaya başladı. Her yerde adet yerini bulsun diye boynumuza ve kolumuza ateş ölçer tutulmasından bıktım, usandım. Üstelik aylar geçtikçe herhalde fazla kullanımdan ateş ölçerler hata vermeye başladı.

        Mesela geçen gün çocuklarla ve Rasim’le bir yere gidiyorduk. Kapıda durdurdular, arabanın camlarını açtırdılar. Ateş ölçümü yapmak için içeriye uzandılar.

        İlk piyango Rasim’e vurdu.

        ‘Beyefendi giremezsiniz ateşiniz 38,5!’

        Haydaaa!

        O an hepimiz Rasim’e Covid olmuş da bize haber vermiyor muamelesi yapmaya başlıyorduk ki, görevli bu kez bana geldi ve ‘Hanımefendi sizinki de 38,8’ dedi. İkinci şok!

        Üçüncü bomba Yasemin’de patladı. ‘Kızınızın ateşi 39!’.

        Sıra Ela’ya gelirken ve biz ailece cayır cayır yanarken bu işten şüphelenmeye başladım.

        ‘Covidli aile yakayı ele verdi’ modundan ‘Hercule Poirot iz peşinde’ moduna geçiş yaparak ‘Sorun bizde değil sizin ateş ölçerde olmasın?’ diye sordum.

        Görevli şüpheli gözlerle bana baktı ve ‘Yok değildir yine de getireyim başka bir alet’ dedi.

        Yeni alet için aramalar başladı. Bu arada arkamızda araçlar biriktikçe birikiyor… Bizde bir mahcubiyet, bir burukluk…

        Nihayet başka bir aletle görevli geldi. Önce Yasemin’e doğru ilerledi. Zavallıcık Yasemin kurbanlık koyun gibi bekliyor. Ateş ölçer içeriye uzandı, düğmeye basıldı vee… Görevli sonunda çaresiz ’36,4’ diye fısıldadı.

        Sonra Ela. 36,5.

        Ardından da can alıcı kapanış geldi: ‘Çocuklarınızın ateşi düşmüş, geçmiş olsun, buyrun geçebilirsiniz!'

        Yeşilay dergisinin kapağı ve Aziz Sancar'ın hayati değerdeki çalışması

        Yeşilay dergisinin kapağı ve Aziz Sancar'ın hayati değerdeki çalışması
        0:00 / 0:00

        Yeşilay dergisinin son sayısı önceki gün elime geçti. 80 yıldır kesintisiz yayın yapan bir dergi bu.

        Bir süredir radarıma giriyor zira her ayki kapağını farklı bir ünlü isim tasarlıyor.

        Geçtiğimiz ay Sağlık Bakanı Fahrettin Koca yapmıştı tasarımı mesela.

        Bu ay ise konuk Nobel Kimya Ödülü sahibi, değerli bilim insanı Prof. Dr. Aziz Sancar.

        Sancar’ın tasarladığı kapağı buraya koyuyorum.

        Ben çok çarpıcı buldum, zira Prof. Dr. Sancar bir süredir sigaranın DNA’ya verdiği zarar üzerine çalışıyor. Kapakta da bu çalışmadan esinlenerek DNA çizimlerine yer vermiş.

        Bir de şu notu eklemiş:

        ‘Güzel ve sağlıklı bir yaşam için iyi beslenmek, egzersiz yapmak ve stresten uzak durmak kadar sigaradan ve bağımlılıklardan da uzak durmak gerekiyor. Biliyorsunuz ekibimle birlikte sigaranın DNA’ya verdiği zararın haritasını ortaya koyan bir çalışma gerçekleştirdik. Bizlerin akademide yaptığı çalışmalar, sivil toplum tarafından sahiplenilip, bilinçlendirme faaliyetleri bu çalışmalar üzerinden kurgulandığında sonuçların çok daha başarılı olacağını düşünüyorum. Yeşilay’ın da 100 yıldır bu doğrultuda yürüttüğü çalışmaları çok önemsiyor, bilimsel veriler ışığında bağımlılıklardan uzak, sağlıklı ve iyi bir yaşam hedefiyle hayata geçirdiği projelerin özellikle gençlerimiz için çok kıymetli olduğuna inanıyorum. Bilimle el ele veren Yeşilay’ın yürüttüğü çalışmalarla her geçen gün daha fazla kişinin sigarayı bırakmasını ümit ediyor, bir bilim insanı olarak Yeşilay gönüllüsü olmaktan gurur duyuyorum.’

        REKLAM

        Yeşilay bu yıl 100. Yaşını kutluyor. Bu nedenle her ayki kapak farklı bir isme emanet ediliyor. Kasım ayındaki tasarımı da Arzu Sabancı yapacak.

        Aziz Sancar seçimi tam isabet olmuş. Ortak gururumuz Sancar hem çalışmaları hem de imajı ile Yeşilay’ı en iyi temsil eden isimlerin başında geliyor.

        Sancar ve ekibi yaptıkları bir araştırmada çok sayıda kanser türünün başlatıcısı olarak bilinen ve akciğer kanserinin en önemli nedeni olduğu düşünülen bir kimyasal kanserojenin DNA üzerinde oluşturduğu hasarın haritasını çıkardılar.

        Bu gibi haritalar sigaraya bağlı kanserlerin nasıl oluştuğu, neden bazılarının daha savunmasız veya bazılarının daha dirençli olduğunu anlamaya yarıyor.

        Bu çalışma kanserin hangi bünyede neden oluştuğu ve nasıl tedavi edileceği ile ilgili çok önemli bir adım, insanlık için çok kıymetli…Bunun Yeşilay Dergisinin kapağı vesilesi ile gündeme gelmesi farkındalığı artıracaktır.

        Diğer Yazılar