Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        Siyasetin konusu iki hafta önce yapılan bir ziyaretle bir anda değişti. Gözler bugüne değin hiç olmadığı kadar Saadet Partisi’ne çevrildi. Cumhurbaşkanı Erdoğan SP’nin akil ismi, YİK Başkanı Oğuzhan Asiltürk’ü evinde ziyaret edip üzerine açıkça Saadet’i Cumhur İttifakı’nda görmeyi arzu ettiğini söyleyince kulisler karıştı.

        SP, Millet İttifakı’ndan Cumhur İttifakı’na mı transfer olacak…

        Partinin Genel Başkanı Sayın Temel Karamollaoğlu ile bu ziyaretin hemen ardından konuşup buraya notlarımı aktarmıştım.

        Dün Oğuzhan Asiltürk o ziyaretten sonra ilk kez bir televizyon kanalına açıklamalarda bulundu.

        Çok kritik şeyler söyledi Oğuzhan Bey.

        En çok dikkatimi çeken cümlesi şuydu:

        "Biz MHP ile de çok yumuşak yakınlaşma istedik ama onlardan bize olumlu cevap gelmedi."

        SAADET, MHP’DEN NE BEKLEDİ, NEDEN BEKLEDİĞİ OLMADI?

        Acaba Sayın Asiltürk neyi kast ediyor? SP, MHP’ye son dönemde Cumhur İttifakı’na yeşil ışık yakan bir mesaj mı gönderdi? Bir görüşme mi talep etti? MHP böyle bir teklifi ret mi etti?

        Sayın Devlet Bahçeli geçtiğimiz günlerde "Cumhur İttifakı'nı genişletme çabalarına desteğimiz tamdır", diyerek Cumhurbaşkanı’nın Asiltürk’ü ziyaret etmesini onayladığını ifade etmişti. O halde Oğuzhan Bey neyi kast ediyor?

        REKLAM

        "BİZE SON DÖNEMDE GELEN BİR TEKLİF YOK"

        MHP Genel Başkan Yardımcısı Sayın Semih Yalçın’ı aradım.

        "Saadet Partisi’nden bize son dönemde gelen herhangi bir görüşme teklifi, telefon vs yok Nagehan Hanım. Oğuzhan Bey neden böyle söylemiş anlamadım. Kapalı kapılar ardında da böyle bir talep olmadı, kamuoyunun önünde de. Kaldı ki Genel Başkanımız ittifakın genişlemesinden memnuniyet duyacağını ifade etti."

        Semih Bey’in bu sözleri üzerine Saadet Partisi’nin içinde neler konuşulduğunu ve Oğuzhan Bey’in bu cümlesini nasıl açıkladıklarını araştırdım. Partinin içinden kaynaklarıma son günlerde partideki havayı, MHP’ye yönelik çıkışın arka planını ve Cumhur İttifakı'na geçiş ile ilgili genel kanıyı sordum.

        Çok ilginç şeyler öğrendim ama öncelikle MHP boyutu...

        Oğuzhan Asiltürk "Biz MHP ile de çok yumuşak yakınlaşma istedik ama onlardan bize olumlu cevap gelmedi" diyerek Sayın Karamollaoğlu’nun 2019’da yaptığı liderler turuna işaret etmiş.

        Hatırlarsanız SP Genel Başkanı bütün partilerin liderlerinden randevu talep etmiş, Cumhurbaşkanı ile Eylül 2019’da Beştepe’de görüşmüş, Kemal Kılıçdaroğlu, Meral Akşener ve Ahmet Davutoğlu’na da ziyarette bulunmuştu.

        O dönem Sayın Bahçeli’den de randevu istemiş ancak Bahçeli geri dönmemiş.

        Asiltürk’ün cümlesinin neyi işaret ettiğini öğrenince Sayın Semih Yalçın’ı bir kez daha aradım. "Evet doğrudur, ben de sizinle telefonu kapattıktan sonra hatırladım. O dönemde bizimle de görüşmek için bir talepte bulunmuştu Temel Bey, zannediyorum Cumhur İttifakı’na yakınlaşmayı arzu ediyordu ama Genel Başkan görüşmedi" dedi. "Neden" diye sordum, "Herhalde o dönem ciddi bir niyet görmedi Sayın Bahçeli" diye yanıtladı Semih Bey.

        REKLAM

        SAADET’İN İÇİNDE NELER KONUŞULUYOR? EN GÜÇLÜ SEÇENEK ÜÇÜNCÜ BİR YOL MU?

        Saadet Partisi 2019 sonbaharında Cumhur İttifakı'na yeşil ışık mı yakmıştı? Bugün partinin ileri gelenleri Millet İttifakı’nda yer almaktan rahatsızlar mı? Cumhur İttifakı’na geçişe partinin içinde nasıl bakılıyor? Temel Karamollaoğlu baskı altında mı?

        Tüm bu soruların cevaplarını SP’nin içinde aradım.

        Şunu söyleyerek başlayayım: Saadet Partisi’nin nerede konumlanması gerektiği ile ilgili fikir ayrılıkları olsa da bir konuda herkes hemfikir: Cumhurbaşkanının ziyareti SP açısından çok iyi oldu.

        Parti hiç olmadığı kadar konuşuluyor, medyada yer alıyor. Bunun muhakkak olumlu sonuçları olacağı düşünülüyor.

        Öte yandan Cumhur İttifakı mı, Millet İttifakı mı’dan ziyade üçüncü bir yol olarak SP ittifakların dışında tek başına yol almalı görüşü de kuvvetleniyormuş.

        Hatta bazı kaynaklar Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın da bunu daha olası gördüğü ve Cumhur İttifakı’na geçiş zor bile olsa Saadet’in Millet İttifakı'nın çatısı altına girmeyip tek başına hareket etmesini istediği yönünde mesajlar verdiğini belirttiler.

        Saadet’in tek başına olması cumhurbaşkanlığı seçimlerinde 2018’deki gibi kendi adayını çıkarması ve şayet ikinci tura kalırsa da tabanını serbest bırakması anlamına gelir, bu durumda taban çok büyük oranda Tayyip Erdoğan’a gidecektir.

        Tabii SP gibi oy oranı yüzde 1-2 olan bir parti mecliste kendine nasıl yer bulacak, o ayrı bir konu…

        Seçim yasası ile ilgili değişiklik gündemde ama konuşulanlar arasında barajı o kadar düşürmek yok, yani başka bir partinin listesinden girmek dışında seçenek görünmüyor. Bu nasıl olur, partinin içinde henüz bir cevap yok…

        Ancak gördüğüm kadarıyla her cümlenin her çıkışın altında "İttifak mı değişiyor, hangi ittifakta yer alacak" gibi bir yaklaşımın ortaya çıkması Temel Karamollaoğlu’nu yormuş ve germiş.

        Tabandan yer yer gelen "Biz Cumhur İttifakı’na yakınız, eşimiz dostumuz sitem ediyor, zor durumda kalıyoruz' serzenişleri de gerilimi yükseltiyor.

        Çocuklarımıza bu kötülüğü yapmayalım

        Çocuklarımıza bu kötülüğü yapmayalım
        0:00 / 0:00

        Çok önemli bir yol ayrımındayız. Evet, pandemi nedeniyle ekonomi büyük bir sıkıntıda. Esnaf kıvranıyor. Ancak en az ekonomi kadar sıkıntıda olan ve bugünü değil yarını ilgilendiren başka bir başlık daha var. Eğitim.

        Restoranlar ve kafeler okullardan önce açılırsa bu ülkede eğitim kesinlikle öncelikli bir mesele olarak görülmüyor demektir.

        Hazır bu kadar kapanmış, vaka ve ağır hasta sayılarını epey aşağı çekmeyi başarmışken okullar kapalıyken restoran ve kafeleri açmak bu ülkenin çocuklarının geleceğine dinamit koymak olur.

        Birkaç gündür bu yönde duyumlar alıyorum ancak ben böyle bir hata yapılacağına inanmak istemiyorum. Tüm uluslararası sağlık kuruluşlarının raporları aynı şeyi söylüyor: Gerekirse her yeri kapatın ama okulları açık tutun. Bizde maalesef bugüne kadar tam tersi yapıldı.

        Şimdi yeniden bu büyük yanlışa düşülmemeli. Okullar açılıp eğitim yeni kurallarla rayına oturmadan restoran ve kafeler açılmamalı.

        Diğer Yazılar