Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        19 Ocak 2007’de gazetesi AGOS’un tam önünde kalleşçe, sırtından vurularak öldürülmüştü Hrant Dink.

        Adım adım göstere göstere gelen bir ölümdü. Adeta Marquez’in “Kırmızı Pazartesi” romanı gibi.

        Dink’e her türlü karalama ve linç girişiminin alenen yapıldığı, aylarca süren dava süreçleri bir utanç gibi karşımızda duruyor.

        Gerçek bir vatansever, bu ülkenin hakiki evlatlarından biri olan Hrant Dink adeta bir vatan haini gibi gösterilmek istenerek, kullandığı bir söz çarpıtılıp aleyhine çevrilerek kurbanlaştırıldı.

        O süreçle alakalı kimse kenara çekilemez.

        Tetiği çeken ve çektirenler kadar Dink’e bu zulmü yaşatanlar, mahkeme koridorlarında sırf Ermeni olduğu için bu kıymetli insana saldıranlar da mesuliyet sahibidir.

        Hrant Dink’i hedef gösterenler, onu 301’den mahkum edenler ve hatta katledilişinden sonra da devam eden davada Dink’in ölümünü bile yeterli bulmayıp oğlu Arat Dink ve AGOS’un kurucularından olan, dönemin sorumlu müdürü merhum Sarkis Seropyan’a da Dink’e verilen 301’inci maddeden hapis cezası verenler de unutulmayacaktır.

        Bugün net kanıtları ile görülüyor ki 2013 senesinde 17-25 Aralık darbe teşebbüsünde de bulunacak olan FETÖ’cü polis şefleri bu cinayetin tam ortasındadır.

        REKLAM

        Fakat Hrant Dink’in şeytanlaştırılması için elinden geleni yapan eski derin devlet unsurları da bu işin içindedir.

        Yani bu cinayet Eski Türkiye’nin derin devletiyle, bu yapılanmayı tasfiye ederek kendisi Yeni Türkiye’nin derin devleti olmak isteyen FETÖ’nün müşterek bir operasyonudur.

        Dink cinayeti bu iki derin çete zihniyetinin mutabakat cinayetidir.

        Ben sırf Ermeni olduğu için Dink’i şeytanlaştırma operasyonunu yürütenlerin faşist zihniyeti ile sonuna kadar mücadele etmeye devam edeceğim.

        O öldürüldükten sonra hızını alamayıp oğluna hapis cezası verenlere itiraz etmeye devam edeceğim.

        Bu ülkenin gerçek bir hukuk devleti olması için o kafatasçı zihniyetle ne pahasına olursa olsun savaşmaya devam edeceğim.

        Mahkemeler bu mücadelemde istedikleri kadar ceza versinler bana. Umurumda değil...

        İnsanlık suçu işlediği net kanıtlarla ortada olan, insanlara sırf Kürt oldukları için işkence eden, meşhur Diyarbakır Cezaevi işkencecisine işkenceci dediğim için aldığım ceza benim için nasıl bir gurur vesilesiyse, Hrant Dink’in oğlu Arat Dink’i sırf Ermeni olduğu için mahkum eden zihniyete karşı çıktığım için aldığım ceza da benim için aynı şekilde onur nişanesidir.

        Bu ceza benim için sadece bir şeref madalyasıdır.

        Diğer Yazılar