Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        Sırası gelen vatandaş derin derin düşünüyor.

        "Alman aşısı mı yaptırsam, Çin aşısı mı?"

        Cumadan beri BioNTech’ler de hazır.

        Artık isteyen BioNTech isteyen Sinovac aşısı arasında tercihte bulunuyor.

        Ancak bu şekilde seçenek sunmak doğru mu? Adil mi?

        Bir kere vatandaş aşılar arasında tercih yapacak tıp bilgisine sahip mi?

        Kulaktan dolma bilgilerle ya da siyasi görüşe ve algılara göre herkes bir şey söylüyor.

        Üstelik tercihli olunca aşılar arasında fark var algısı da doğuyor.

        Çoğu insanın aklı, seçmediği diğer aşıda kalıyor.

        Bir de şimdiye kadar aşılanan 65 yaş üstü ve sağlık çalışanlarının durumu var.

        Bakıyorum, özellikle 65 yaş üstü isyanlarda…

        "Bu haksızlık, yaşlılara daha fazla koruma sağladığı kanıtlanan BioNTech’e esas bizim ihtiyacımız vardı, ama seçenek sunulmadı. Böyle şey olmaz" itirazları giderek yükseliyor.

        Kanımca devlet seçenek sunacaksa herkese sunmalıydı.

        Şimdi elinde iki aşı da var diye sunulan seçenek bir süre sonra BioNTech aşısı daha kısıtlı sayıda olduğu için sunulamaz hale gelecek ve insanlara yine doğrudan Sinovac yapılacak.

        O zaman yine haksızlık duygusu olacak.

        En doğrusu kime ne denk gelirse onun yapılması.

        Şehir efsanelerini bitirmek Sağlık Bakanlığı'nın elinde

        Şehir efsanelerini bitirmek Sağlık Bakanlığı'nın elinde
        0:00 / 0:00

        "Bugün … kişinin testi pozitif çıktı, … kişi yoğun bakımda, … kişi vefat etti…"

        Hayatımızın ayrılmaz bir parçası oldu bu anonslar.

        Peki bir farkındalık yaratıyor mu toplumda?

        Emin değilim…

        Salt toplu rakam vermek yerine Sağlık Bakanlığı detaylı veri paylaşsa her şey daha farklı olabilir.

        Mesela aşının koruyuculuğu konusunda şehir efsaneleri almış başını gidiyor.

        Muhakkak sizin de etrafınızda "Tanıdığım biri aşıdan sonra yoğun bakıma kaldırıldı".

        "Bilmem neyin kardeşi aşılı olduğu halde çok ağır hasta."

        "Filancanın halası ikinci dozdan 3 hafta sonra ölmüş" gibi cümleler dönüyordur.

        Ben aşı olmasına rağmen hastalığın pençesinde kıvrananlarla ilgili şehir efsaneleri dinlemekten bıktım usandım.

        Bırakın konu komşuyu, koca koca profesörler ekranlarda anlatıyorlar böyle hikayeler.

        İstatistik yok, genel durumu izah eden bir kanıt yok ama tekil hikayeler çok!

        Faz 3 çalışmalarındaki koruyuculuk oranlarına göre bu söylentilerin asılsız ya da çok istisnai örnekler olması gerekir. Zira çalışmalar aşıdan sonra enfekte olma riski var ama ağır hasta olma riski yok sonucunu veriyorlardı.

        HASTANELER YOĞUN BAKIMDA AŞILANMIŞ KİŞİ YOK DİYOR

        Hastanelere soruyorum, araştırma sonuçlarının hali hazırdaki tablo ile uyumlu olduğunu söylüyorlar.

        Mesela 2 gün önce Cemil Taşçıoğlu Şehir Hastanesi’nde 65 yaş üzeri aşılanmış ağır hasta ya da yoğun bakımda olan var mı diye sordum.

        ‘Yok’ dediler. 65 yaş üzeri Covid şikayeti ile gelen yok denecek kadar azalmış.

        Merakla takip ettiğim Oksijen Gazetesi son sayısında aşının koruyuculuğu ile ilgili son durumu Türkiye’nin dört bir yanından doktorlara sormuş.

        İstanbul Tabip Odası Genel Sekreteri Prof. Dr. Osman Küçükosmanoğlu da, Antalya Akdeniz Üniversitesi’nden Prof. Dr. Nursel Şahin de, Diyarbakır Tabip Odası Başkanı Dr. Elif Turan da, Erzurum Tabip Odası Başkanı Dr. Çağatay Engin de aynı şeyi söylüyor: aşılananlar arasında yoğun bakım hastası yok, enfekte olsalar da çok hafif atlatıyorlar. Aşı koruyor.

        SAYIN FAHRETTİN KOCA, AŞILANANLAR ARASINDA YOĞUN BAKIMA ALINAN YA DA VEFAT EDEN VAR MI?

        Sağlık Bakanlığı günlük vaka ve yoğun bakım hastası sayısını verirken bu sayının içinde aşılı olan olup olmadığı bilgisini de paylaşırsa bu, toplum üzerinde kesinlikle çok etkili olur. Vefat edenler içinde aşı olmuş var mı? Varsa kaç kişi? Bu bilgiyi de vermesi gerekir Bakanlığın.

        Ayrıca vaka sayılarının yaş gruplarına göre paylaşılması da çok önemli.

        Sayın Fahrettin Koca neden yapmıyor bunu?

        Ellerinde bu rakamların olduğunu biliyorum, zira Milli Eğitim Bakanı Sayın Ziya Selçuk kendisiyle yaptığımız söyleşi esnasında bana göstermişti.

        Günlük vaka, yoğun bakım ve vefat sayılarının yaş gruplarına göre dağılımı ne?

        Çocuklar arasında yaygınlaşıyor, denip duruyor. Bu ne oranda doğru? Bilmeye hakkımız yok mu?

        Aileler sürekli bir takım doktorların anlattıkları felaket senaryoları yüzünden endişe içindeler.

        Kaç çocuk enfekte oluyor, alt hastalığı olmayıp yoğun bakıma kaldırılan çocuk var mı? Vefat eden çocuk var mı?

        Bunları toplum olarak bilmeye hakkımız var.

        Hurafelerin önüne ancak böyle geçebiliriz.

        "Aşının aslında korumadığı" yönündeki söylentileri böyle durdurabiliriz.

        Sağlık Bakanı Sayın Fahrettin Koca’ya buradan sesleniyorum: Bu verileri vatandaşlarla paylaşın Sayın Bakan… Emin olun aldığınız tedbirlerin uygulanması için şüphe bulutlarının dağılması çok önemli.

        Diğer Yazılar