Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        İlhan Kesici bir tivit attı ve çarşı karıştı. Hem parti üst düzey görevlilerinden hem de CHP tabanından ağır tepkiler alan paylaşım şu şekildeydi:

        “Cumhuriyetimizin 3. Dönemi 09.07.2018 tarihi itibariyle Sayın Devlet Başkanı-Cumhurbaşkanımızın TBMM’de yemin etmesiyle başlamış bulunmaktadır. Allah vatanımız, devletimiz, milletimiz ve halkımız için hayırlı uğurlu etsin. Devletimiz ve Cumhuriyetimiz ilelebed payidar olsun”

        Tam olarak neye kızdılar derseniz…

        Öncelikle Cumhurbaşkanının tebrik edilmesine. İkinci olarak da cumhuriyetin numaralandırılmasına kızdılar. Öyleymiş. Kesici daha sonra da açıklama yaptı ve cumhuriyetin geçirdiği safhaları tefrik etmek amacıyla 3. Dönem ifadesini kullandığını açıkladı ama nafile. CHP’lileri kesmedi.

        Garip tabii. Başta Muharrem İnce, 24 Haziran gecesine ‘Adam kazandı” diyerek damgasını vurdu. Ertesi gün çıktı ve ‘Galibi tebrik edemeyeceksen yarışa girmeyeceksin” şiarını hatırlattı; olgun bir tavır göstererek seçimin galibini tebrik etti. Ancak bu tutuma herhangi bir tepki vermeyen İnce’nin arkadaşları benzer bir tavrı İlhan Kesici gösterdiğinde şaha kalktılar. Bir CHP parti meclisi üyesi şunu yazdı: “4 dönem CHP’den seçildiniz hala partili olamadınız. Olmayacaktı da zaten. Gidecekseniz bunlara ihtiyaç yok. Suç sizin değil öz evlatlarını kurban edenlerin”

        İlhan Kesici’nin adı CHP’nin cumhurbaşkanlığı adayı olarak geçtiğinde de sorun çıkarmışlar, Kesici’nin ‘sağcı’ olduğunu dolayısıyla CHP’yi temsil edebilecek bir profil olmadığını söylemişlerdi. O zaman da ben bir TV yayınında ‘işte bu yüzden CHP’nin çıkardığı cumhurbaşkanı adayı hiçbir surette kazanamayacak. Çünkü sağ-muhafazakar seçmen hadiseye hala böyle bakan bir partinin adayına oy vermez.” demiştim.

        Bu çifte standardı, “İnce tebrik edince olur, Kesici tebrik ederse vurun!” tavrını bir yana bırakın, ortada kabak gibi bir ‘hem dersini çalışmaz, hem şişman herkesten’ durumu var. Çelişkiler var, yalanlar var, kandırılan bir CHP seçmeni var, seçimi rakibe hediye etmek için yapılan tercihler var ama tebrik ediyorsan, bu büyük bir suç.

        ***********

        24 HAZİRAN YA DA ‘KENDİ SÖYLEDİKLERİNE KENDİN İNANIYOR MUSUN?’ TESTİ…

        CHP son üç yılda sürekli olarak rejim elden gidiyor, Türkiye felakete sürükleniyor vurgusu yaptı. O kadar ki 15 Temmuz bile sözkonusu tehdit analizini değiştirmesine yetmedi. Kısa bir süre ‘devletin yanında darbecilerin karşısındayız’ dediler, sonra ‘Ama böyle giderse bu ülke mahvolur’ demeye devam ettiler. Eğer bu analizlere gerçekten inansalardı, ne yapıp edip AK Parti’lilerden de oy gelmesini sağlayacak bir çatı aday belirlemeleri gerekirdi. Uzun yıllar Erdoğan’ın danışmanlığını yapmış Aydın Ünal bile Yeni Şafak’taki yazısında ‘Muhalefetin tek akıllıca hamlesinin Abdullah Gül formülü üzerinde düşünmesi’ olduğunu teyit etmedi mi? (link: https://www.yenisafak.com/yazarlar/aydinunal/muhalefetin-kampanya-hatasi-2046218 )

        Anlayacağınız mesele CHP safları açısından önemli bir samimiyet testini de ihtiva ediyordu. Memleketin felakete gittiğine inanıyorsan, gerektiğinde partili kimliğinden, koltuk sevdandan vazgeçer, çoğunluğa hitap eden bir strateji ve bir kurtarıcı formül üzerine yoğunlaşırsın. İnanmıyorsan, tam da 24 Haziran’da yaptığını yaparsın.

        Erken seçim olacağını bile bile hiçbir hazırlık yapmamış, erken seçim ilan edildiğinde de içindeki kafa karışıklığını birbirinden farklı muhayyel aday tarifleri ile ortamlara madara olan CHP, son kertede kendinden bekleneni yaptı ve asıl rengini ortaya koyuverdi. ‘Vay efendim neden bir siyasal İslamcı, bir zamanlar Erdoğan’la çalışmış ve AK Parti’yi kurmuş kişi muhalefetin çatı adayı olsun, yok öyle yağma” dediler. Daha önce yaptıkları bütün tehlike analizlerini unutup ‘parti kimliklerini temsil eden bir adayla’ normal bir demokratik yarışa girdiler.

        Oysa burada bir gariplik vardı. Bir yangın olduğunu düşünüyorsan yangın tüpüne asılırsın, ‘ bunun rengi kırmızı değil’ demezsin. İddia ettiğiniz gibi ülke felakete sürükleniyorsa, iddia ettiğiniz gibi rejim değişiyorsa, iddia ettiğiniz gibi devlet, parti devletine dönüşüyor ve muhalefet ezilerek yok ediliyorsa, nasıl oluyordu da eşitler arasında geçen normal bir demokrasi yarışı varmış gibi davranılıyordu? Yok eğer, daha önceki iddialar yalan idiyse, ülkede üç aşağı beş yukarı pek çok şey aslında yolunda gidiyorsa o zaman daha önce söyledikleriniz neydi? Bitmek bilmeyen bu mutsuzluk bu şikayet hali niyeydi ve şimdi neden cumhurbaşkanını tebrik eden devletin payidar kalmasını temenni eden bir sosyal medya paylaşımı bu kadar büyük bir suç olsundu?

        Kusura bakmasınlar ama verdikleri görüntünün tek bir açıklaması var: Ülkenin felakete sürüklendiğine, ülkenin tek adam diktatörlüğüne gittiğine ve bunun yol açtığı/açacağı sonuçlara dair söylediklerinde samimi iseler, inanılmaz beceriksiz, stratejisiz ve cesaretsiz idiler.

        Ya da… Söylediklerinin hiçbirine inanmıyorlardı. Zira inansaydılar, onunla ya da bununla, o kimlikle ya da bu geçmişle, o mahalleden ya da bu mahalleden hiç farketmez der, bu milleti daha çok tanımaya gayret eder, onun hassasiyetlerine uygun bir isim ve formülle, sahiden kazanacak bir plana yatırım yaparlardı. Beceriksizlik ya da samimiyetsizlik. Her iki durumda da soru şudur: Millet neden böyle bir profile oy versin?

        Millet, ‘yandık öldük bitiyoruz, memleket batıyor’ derken de, ‘CHP’li Muharrem bizi kurtarıyor, oldu bu iş’ derken de, kendi söylediğine inanmayan bir partiyi naapsın?

        Öyle. Kanaatimce inandıkları tek şey kendi siyaset kariyerleri adına rüzgar yakalamak, meclise kapak atmak, parti içi hiyerarşide daha iyi bir koltuğa oturmaktı. Nitekim rüzgarını yakalayan yakaladı, aktör olmak isteyen aktör oldu. Olan duygularıyla oynanan, fena halde travmatize edilmiş CHP’lilere oldu. CHP’lilere tavsiyem, kim yeni dönemin ilk cumhurbaşkanını tebrik etmiş avına boşverip yukarıdaki çelişki, -çelişki demek hafif olur- kitlelerine söyledikleri ‘yalan’ hakkında ne yapacaklarını, nasıl hesap vereceklerini düşünmeleri.

        Diğer Yazılar