Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Yerel seçim atmosferi iyice ateşlendi. Tartışmaların harareti arasında hepimizin zaman zaman kullandığı ama hakikati ne kadar yansıttığı muğlak olan ifadeler var. En bariz olanı da ‘Ak Parti sosyolojisi’ ‘Kürt sosyolojisi’ ya da ‘MHP sosyolojisi’ gibi ifadeler.

        Bazı partilerin son derece ‘belirli’, değişmez, yön değiştirmez eğilimlere sahip olduğunu ifade etmek için kullanılır bu ‘sosyoloji’ ifadesi.

        Ak Parti sosyolojisi denildiğinde mesela, kastedilen şudur: “Sen ne kadar akılcı, rasyonel, herkesin faydalanacağı, refahı, çağdaşlaşmayı, adaleti vaad eden politikalar geliştirirsen geliştir, ne kadar samimi olursan ol, ne kadar şeffaf ve dürüst bir yönetim vadedersen et, dindar muhafazakar kitle gider Ak Parti’ye oy verir.”

        HDP sosyolojisi ya da Kürt sosyolojisi denildiğinde denmek istenen de aşağı yukarı aynıdır. Kürtler sabit, değişmez, tercihlerinde kat’i, olarak kabul edilir. “Sen ne kadar iyi olursan ol, onlar yine gider kimliğine (ya da aşiretinin gösterdiği yere) oy verir” anlamı ima edilir.

        MHP için de benzeri geçerlidir.

        Her üç parti için de ‘sosyoloji’ tabiri, ne kadar iyi niyetle kullanılırsa kullanılsın günün sonunda ‘körü körüne bağlılığı’ ima eder.

        İlginçtir, CHP için bu tabirin o kadar da sık kullanıldığına şahit olmayız.

        Çünkü CHP’ye oy veren kitlenin parti programlarını inceleyen, hangisi akla, bilime, çağdaş dünyanın gereklerine hitap ediyorsa oy tercihini ona göre belirleyen, son derece objektif, aydın, şehirli kafalardan oluştuğu yönünde bir lansman vardır ve çoğu kişi bu lansmanı üzerinde fazla düşünmeden satın almıştır çoktan.

        Oysa bu doğru değil.

        Misal, Tayyip Erdoğan’ın % 52’si, eğer Erdoğan üstüste birkaç seçim kaybedecek olsaydı % 15’e filan düşer ve kimse onu partinin genel başkanı pozisyonunda tutmak için kendini harabetmez, parti baştan aşağıya kendisini masaya yatırır, herkes özeleştiri sırasına girerdi.

        Ama CHP’de durum tam tersidir.

        Hiçbir zaman kendi hakiki potansiyeli ile tek başına iktidar olamamış CHP’yi, bütün başarısızlığına rağmen % 25 bandına yerleştirmiş bir kitle vardır ve partiye yaptıkları tek baskı seçim kazandırmayan politikalara devam edilmesi baskısıdır.

        Sosyal medyayı izlediğinizde, yapılan ‘muhalefet yetersiz’ yakınmalarına biraz yakından baktığınızda, aslında bu eleştirilerin çoğunun, “Bu kömürcü makarnacı taifeyi neden dolu dolu aşağılamıyorsunuz? Liderlerine iman eder gibi bağlanan bu koyun sürüsüne yaranmaya mı çalışıyorsunuz ?” noktasına çıktığını görebilirsiniz.

        Aynı kitlenin kendisine şunu hiç sormadığı da malumdür üstelik: “Seçim kazandırmayan politikaları desteklemeyi, seçim kazandırmayan partiye iman etmeyi hiç bırakmadım. Acaba körü körüne bağlanmış olabilir miyim?”

        BU ADAYA RAĞMEN CHP ÖNDE…

        Ne demek istediğimi Hatay Büyükşehir Belediye Başkanı Lütfü Savaş örneği gayet iyi betimliyor.

        Düşünün.

        Yer Hatay Büyükşehir Belediye Meclisi. 15 Temmuz darbe girişiminin üzerinden sadece 3 gün geçmiş. Hatay'ın CHP'li belediye başkanı Lütfü Savaş kalkıyor, “Şehitler için de savunmasız asker için de’ saygı duruşu çağrısı yapıyor. ‘Savunmasız askeri anlamadık sayın başkan?” itirazları gelince de, afralı tafralı bir edayla, “Linç edilen askerlerden bahsediyorum arkadaşlar!” diye bağırıyor.

        Bu görüntülerden/hadiseden üç yıl sonra, yani bundan bir hafta on gün kadar önce yeniden işitiyoruz Lütfi Savaş adını.

        Seçim çalışmaları kapsamında Arsuz ilçesi Derekuyu mahallesini ziyaret eden Savaş, mahalleye belediye tarafından hizmet gitmediği için kendisine şikâyette bulunan kadınları azarlarken amatör çekim yapan cep telefonu kamerasına yakalanıyor.

        Yol isteyen kadınlar Savaş’ın ‘Siz bizi adam yerine koymazsanız biz de sizi adam yerine koymayız. Oy vermiyorsunuz ama konuşuyorsunuz” cümleleriyle karşılaşıyor. “Ama olur mu, hizmet vermeye mecbursunuz” diyenler bu kez de, “Niye mecburum ki?” cevabını duyuyor.

        Lütfü Savaş sadece mevcut CHP’li Hatay büyükşehir belediye başkanı değil. Kendisi CHP’nin 31 Mart yerel seçimlerindeki Hatay belediye başkan adayı.

        Ve inanması zor ama Lütfü Savaş, tüm bu kaba saba haline, ne kadar ekmek o kadar köfte pazarlığına, kadınlara gösterdiği tutuma, yol isteyeni istediğine pişman eden küstahlığına rağmen, anketlerde Cumhur İttifakı'nın büyükşehir adayından daha önde göründüğü söyleniyor.

        “CHP sosyolojisi” demenin ötesinde, ne söylenebilir bilemedim.

        Diğer Yazılar