Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        Türkiye’nin son üç gününü işgal eden ‘istifa’ her haliyle garipti. Önce Hazine ve Maliye Bakanı’nın twitter hesabı yok oldu. Bugüne kadar yaptığı paylaşımlara artık erişilemiyordu. İstifa bildirimi için İnstagram gibi, amiyane tabirle ‘lay lay lom’ bir mecra seçilmişti. Dahası, istifa metni çok sitemkar, farklı imalar içeren ifadelerden, yazım hatalarından geçilmiyordu. "Göreve devam edememe kararı" ne demekti mesela? Siyasi tarihe şimdiden damga vurmuş istifa metni "Cenab-ı Allah sonumuzu hayreylesin" diye bitiyordu sonra. Bir yöneticinin, icracı bir bakanın, oradan geçen herhangi biri gibi, fazlaca çaresizlik içeren bir yakarışı, kamuoyunun bilgisine sunması normal midir? Bu dua olayların akışını değiştirme konusunda herhangi bir güce ya da avantaja sahip olmayanın, zayıfın, maruz kalanın duası olabilir ancak; icra edenin, muktedirin değil. Ne diyelim, "Cenab-ı Allah akıl fikir versin".

        İstifa gecesinin en tuhaf vak'alarından biri de kendisini yeni Türkiye’nin ana akım medyası olarak lanse eden kuruluşların istifanın gerçek olduğunu anladığı halde 27 saat tepki vermemesiydi. Habertürk olmasa, Sözcü, Tele1, Halk TV takip etmeyenler istifadan haberdar olmayacaktı.

        Normal bir ülkede bir istifanın halktan gizlenmeye çalışılması ve akabindeki belirsizlik, döviz kurlarını zıplatmaya yeter. Ancak ekonominin kötü yönetildiğine ilişkin o kadar net bir perspektif vardı ki, bakanın istifa etmiş olma ihtimali bile dolar ve avronun düşmesini sağladı. Ekonomimizin ‘dışardan gelen saldırılar’ nedeniyle değil, içerden gelen kötü yönetim nedeniyle kötü durumda olduğuna bundan iyi sağlama mı olurdu?

        Nitekim Cumhurbaşkanı Erdoğan, yeni Hazine ve Maliye Bakanı Lütfi Elvan'ı ve yeni Merkez Bankası Başkanı Naci Ağbal’ı takdim ederken bu realitenin farkındalığına delalet eden şu cümleleri kurdu: “Cuma günü 8,54 seviyesinde kapanan dolar kuru 8.09 seviyelerine kadar geriledi. Türkiye'nin risk primi 78 baz puan azaldı. Uluslararası yatırımcıların ülkemiz varlıklarına 2,7 milyar dolarlık talebi gerçekleşti. Borsadaki yükseliş de yüzde 5'i geride bıraktı. Bu olumlu tablo daha da iyiye gidecektir.”

        Cuma günü ile doların 8.09 TL’ye gerilediği pazartesi sabahı arasında ‘ne olduğu’ belli. Lafın tamamının kime söyleneceği de belli.

        Lütfi Elvan da Naci Ağbal da alanlarına vakıf, donanımlı isimler. Bu nedenle olsa gerek, istifanın gecesinden sonra gerçekleşen 0.50 civarındaki düşüş devam etti. Bu yazı yazıldığı sırada dolar 7.84, Cuma günü 10,12 TL civarında olan avro ise 9,22 TL’ye gerilemişti.

        Cumhurbaşkanı’nın çarşamba günü yaptığı konuşmada isimlerin ötesinde anlamlı olan daha başka şeyler de vardı.

        “Önümüzdeki aylarda öngörülebilir, kolay erişilebilen yargı sistemi için yeni adımlar atacağız. Yapısal reformların içindeyiz. Ülkemiz yatırım hukuku standartlarına sahiptir. Hukuk sistemimizin taraflarıyla, ekonominin tüm temsilcilerinin istişareleri ile ortaya çıkacak ihtiyaçları süratle hayata geçirerek, ülkemizi yeni döneme hazırlayacağız. Yatırım iklimini olumlu yönde geliştireceğiz.“

        ‘Yeni dönem’ vurgusunu hem yatırım standartlarını iyileştirecek yapısal reformlara hem hukuka; hukuk güvencesine daha fazla hassasiyet göstermeye dair yeni bir yönelim olarak anlamak mümkün. Gerçekleşir ya da akim kalır, şimdilik bilemiyoruz ama bu sözlerde içinde daha fazla öngörülebilirlik, daha fazla hukuk, daha fazla güven, diyalog ve uzlaşı arayışı olan bir eğilimin vaadi var. Umarız, temenni ederiz ki hayal olarak kalmaz, bir an önce somut bir reçeteye kavuşur.

        Diğer Yazılar