Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        Geçen gün baktım, yine İmam Hatip Okulları ile ilgili bir sövgü seli almış başını gitmiş.

        Herhalde yine "Memlekette İmam Hatip dışında okul bırakmadınız, düz liseleri İmam Hatiplere çevirdiniz, ikamet ettiğim yerde çocuğumu gönderecek İmam Hatip dışında bir okul bulamıyorum” temalı bir serzeniş güncellendi diye düşündüm.

        Zira insanların bu eleştirisinde haklılık payı buluyorum.

        Sayı artışında yıllar önce başlayan bir toplum mühendisliğinin izi var.

        İnsanların ‘kendiliğinden’ gibi görünen ama aslında ‘dolaylı’ yollardan; Tefsir, Hadis, Akaid gibi derslerin bulunduğu, dini eğitime ve özellikle dinin Sünni yorumunun itikatta Maturidi, fıkıhta Hanefi ekolüne ağırlık veren bir eğitime mecbur bırakılmaya itiraz etmesi gayet doğal.

        Dini müfredatın ağırlıkta olduğu bir eğitim ebeveynler, hatta bence gençler buna ‘razı’ ise, ‘tercih’ ediyorlarsa anlamlı. Mecbur bırakılıyorlarsa faydasız.

        Düşüncem bu.

        Ancak o da ne?

        Bir de ne göreyim, bu kez şikayet seküler kesimden gelmiyor.

        Cübbeli Ahmet namıyla maruf olan muhterem almış eline sazı, İmam Hatiplerin ve İlahiyatların ‘zararlı’ olduğunu buyuruyor.

        “Çocuklarınızı İmam Hatiplere göndermeyin. Düz okullara gönderin daha az hasarla çıkar. Ben bunu gördüm denedim. Bütün çevremdeki insanlar çocuklarımızı gönderdik, kız çocuklarımız geliyor; hocaya sahabeye hakaret, hadis, mezhep yok… Yani müfredat işlemiyor. Müfredattaki şeye yorum katıyor. Hangi cemaate bağlıysa veyahut mezhepsizlik, reformist, mealcilik akımı her neyse orayı empoze etmeye çalışıyor. Bugün ilahiyatta benim reddiye yaptığım adamlardan 'Kuran değişsin' diyen adam şu anda Ankara İlahiyat'ta hoca…"

        Anahtar ifade, son cümlede: “Benim reddiye yaptığım”…

        Hoca’nın reddiye yazdığı kişi hala İlahiyat’ta görev yapıyor demek, o zaman yansın İlahiyat Fakülteleri…

        Sakalım şekil yolumdan çekil diyor Cübbeli.

        Şaka gibi ama gülebilmek ne mümkün.

        Size bir sır vereceğim şimdi.

        Yok, bu sır Mısır hiyerogliflerinin çözülmesini sağlayan Rozatta taşı büyüklüğünde bir sır değil.

        Ama pekala bu tür büyük insan kitlelerine hitap edenlerin/maniple edenlerin gereksindiği Enigma şifresini kıran kod kadar önemli olabilir.

        Cübbeli Hoca gibiler tabii ki İmam Hatipleri sevmez.

        Kendisine biat eden kemiksiz bir topluluk inşa edip onları sürü gibi gütmeyi hedefleyenler, hoşlanmaz İmam Hatiplilerden. İmam Hatip okullarından.

        Çünkü hayatı öğrendikleri ile tartıp eğri ile doğruyu seçebilecek kadar din bilgisi olan Müslümanları değil, yoğurup şekil verebilecekleri, yazılabilir beyaz sayfaları isterler etraflarında. İnsanın gencini, yetişkinin din yüzü görmemişini.

        Çünkü ancak o zaman, kimsenin kendilerine "Ama hoca, bugün bütün bir sohbeti üzerine bina ettiğin o hadisin senedi zayıf” dememesi garanti altına alınmış olur.

        İmanın temel esaslarını, ahiret hayatını, berzah alemini daha önce tedris edip gelmiş olan kişi yanmaz kefene kanar mı?

        Kanmazsa nasıl yürüyecek ticaret?

        Mesele bu kadar basit.

        Keşke biraz daha karmaşık olsaydı.

        Diğer Yazılar