Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Orman yangınını söndürmek için bölgede bulunan iki kişi konuşuyor.

        Biri, “Çok şükür, ölüm olmadan bu olayı da atlattık” sözleriyle mutluluğunu ifade ediyor. “Siz ormanın içinde yanarak ölen hayvanların çığlıklarını duymadınız sanırım. Ben duydum” diye yanıtlıyor karşı taraf. Bu anıyı duyduğumda inanılmaz sarsılmıştım. Kuşlar, kablumbağalar, böcekler, yılanlar, kelebekler ve daha nicesi...

        O kadar bencil bir varlığız ki, insanın yok olmadığı her olayı şükür sebebi sayıyor; yok olduğu her olayı da takdir-i ilahiye bağlıyoruz.

        Türkiye’nin, akıl sağlığımızı zedeleyen gündemi yetmiyormuş gibi şimdi de doğa olaylarıyla sarsılıyoruz.

        Depremler, yağmurlar, gök gürültüleri, seller, ceviz büyüklüğünde dolular ve yeni eklemeyle şimdilik küçük boy tsunamimiz var artık.

        Hiç düşünüyor muyuz tabiat anaya ne oldu? Bir ana nasıl çıldırır? Ne olur da böylesine kendisini kaybeder ve sağa sola savurur öfkesini?

        Canından çok sevdiği, özenle koruduğu evlatları acımasızca katledilirse çıldırabilir mi misal?

        Yaşadığımız tüm felaketlerin ve daha olası senaryoların sebebi budur. Bir ağacı yakarsanız tabiat ana sessiz kalmaz. Hayvanları katleder yahut para kazanmak uğruna onu doğal ortamından koparırsanız da asla affetmez. Nehrin yatağını değiştirirseniz, nehre ulaşan akarsuları köprü yapmak için gözden çıkarırsanız, bilimsellikten uzak yapılaşmaya izin verirseniz de affetmez. Çalarak, gasp ederek, sürgün ederek, katlederek atılan her adımın bedelini mutlaka ödersiniz. Tüm bunlar olurken sessizliğe bürünenler, görmezden gelenler de en az bu kaosu yaşatanlar kadar suçludur, tabiat ananın gözünde. Bir orman tüm canlılarıyla yok edilirken, bir akarsu yönünü bulamazken, denizler toprakla, betonla doldurulurken sessiz kalıyorsan benden ve bizden değilsin.

        KAOS

        Kaosa karşı kaos.

        Şiddete karşı şiddet.

        Yok edene yok oluş. Doğa artık insanını dilini çözdü hanımlar, beyler.

        “Ne ekersen onu biçersin” diyen atalarımızı bizden daha iyi anlar durumda. Hırpalanmış, yerle bir edilmiş, kendinden koparılmış ne varsa hepsinin intikamını tek tek insanlardan alıyor. Evleri yıkıyor, arabaların camlarını kırıyor, sele teslim bir hayata mahkum ediyor hepimizi.

        Daha birkaç yıl önce dere yatağına yapılan evleri sel suları basmadı mı? Evinizde sel suları nedeniyle boğularak ölme ihtimali ne hissettiriyor size?

        Diğer Yazılar