Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Geçtiğimiz günlerde CHP Genel Başkanı başkanlık sistemine geçilmesi halinde Türkiye’nin bölüneceğini iddia etti. Buna cevap olarak Başbakan da “Esas başkanlık sistemine geçilmemesi halinde Türkiye bölünür” dedi.

        Gerçekten parlamenter sistemin veya başkanlık sisteminin ülkenin üniter yapısının korunması veya bölünmesiyle ilişkisi var mı?

        Parlamenter sistemde bölünme olmayacağının veya başkanlık sistemine geçilince toprak bütünlüğünün korunacağının teminatı nedir? Bu iddiayla arka planda federatif bir yapı kurulacağı endişesi yatıyorsa, hükümetin teklifinde üniter yapı korunuyor, şimdi muhalefetin cevabı ne olacak?

        BAŞKANLIK SİSTEMİ MERKEZİYETÇİ MİDİR?

        Yine muhalefet partileri başkanlık sisteminin merkeziyetçiliği artıracağını dile getiriyor. İktidar ise başkanlık sistemine geçilirse işlerin daha hızlı ve verimli olacağını savunuyor.

        Gerçekten başkanlık sistemi merkeziyetçi bir yapı mı oluşturur? Öyleyse mevcut sistemde bugün şikâyet edilen katı merkeziyetçiliğin sebebi nedir? İktidar şimdiye kadarki merkeziyetçiliği azaltma çabalarını niçin yaptı? Başkanlık sistemi karar süreçlerinin hızlandırılması ve verimliliğin artmasıyla mı sonuçlanacak?

        BAŞKANLIK SİSTEMİ EKONOMİYİ GELİŞTİRİR Mİ?

        Anamuhalefet partisi başkanlık sistemine karşı çıkarken kuvvetler ayrılığından taviz vermeyeceğine vurgu yapıyor. Başkanlık sistemi kuvvetler ayrılığını ortadan kaldıran bir yönetim mi öngörüyor? Parlamenter sistem dışında kuvvetler ayrılığı sağlanamıyor mu?

        Diğer yandan, Sayın Cumhurbaşkanı başkanlık sistemine geçilmesi halinde ekonominin hızla gelişeceğini ifade ediyor. Bugün parlamenter sistem ekonomik büyüme için alınacak tedbirlerin hangisine engeller koydu?

        Açıkça belirtmek gerekir ki, parlamenter veya başkanlık sistemiyle üniter yapı, merkeziyetçilik, bürokrasinin azalması ve verimliliğin artması, ekonominin hızla büyümesi arasında doğrusal (veya tersi) bir ilişki iddia etmek çok doğru görünmüyor.

        Siyaset dünyası başkanlığı, bir sistem olarak tartışmıyor. Kullanılan dil başkanlık sisteminin kapsamı ve özellikleri veya fayda ve mahzurları üzerinden değil. Sistemi kendi muhtevası üzerinden tartışıp kamuoyunu ikna etmek yerine, onların hassasiyetlerini (veya endişelerini) kaşıyarak toplumu yönetmeye ve yönlendirmeye çalışıyor.

        Muhalefet partilerinin en yaygın söylemlerden biri Sayın Cumhurbaşkanı’nın başkanlık sistemini kendisi için istediği yönünde. Sistem tartışması kendi içeriğiyle gündeme getirilmiş olsaydı, oy verenler, halkı ikna ettiği sürece iktidarda kalabilecek olan Sayın Erdoğan’ın başkanlık sisteminde belki sadece 2 dönem başkanlık yapabileceğini görecekti.

        Başkanlık sistemi kendi özellikleri üzerinden tartışılmış olsaydı, ekonomik kalkınmanın parlamenter veya başkanlık sistemiyle değil, beşeri sermayenin niteliği, ulusal tasarruf ve mali kaynakların yeterliliği, özel sektörün girişimciliği, teş- vik yöntemleri, mülkiyet hakkının korunması ve ekonomik özgürlükle alakalı olduğu görülecekti.

        Çağdaş dünya, verimliği işgücünün niteliği ve eğitimle, karar süreçlerini sonuç odaklılık ve insana değer veren bir zihniyetle, bürokratların adil davranışını hukukun üstünlüğü ve ahlakla, yönetimin kalitesini rasyonel davranış ve uzmanlaşmayla ilişkilendiriyor. Merkeziyetçiliği, yönetim yapısının nasıl tasarlandığı ve yetkilerin nasıl dağıtıldığıyla izah ediyor.

        Her iki sistemde de hem itiraz edilenler hem de hedeflenenler elde edilebilir. Esas olan bir yönetim sisteminin öğelerinin (amaç ve stratejiler, yapı, kültür ve değerler, süreçler ve tarzların) bir bütünlük ve uyum içinde olmasını sağlamaktır. Daha önemlisi temel ilke ve politikalardır; kaliteli bir yönetim ve bunun için işin ehlinin görevlendirilmesi, adaleti ve hukukun üstünlü- ğünü önceleyen bir anlayış, kuvvetler ayrılığı, insan hak ve özgürlüklerinin korunması, demokrasi ve yönetişim, saydamlık, katılımcılık, denetlenme ve yöneticilerin hesap vermesidir.

        Yukarıda sayılanların hangisi ve ne oranda parlamenter sistemde var? Başkanlık sistemi gelirse sihirli bir değnek gibi bunlar hemen gerçekleşecek mi?

        Diğer Yazılar