Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        TÜRKİYE’nin dünyanın gidişatının aksi yönünde ilerlediği dönemler vardır. Sonunda her şey olması gerektiği gibi evrensel standartlara bir şekilde ulaşır, ama o zamana kadar kaybedilen de vakit olur.

        İşte UBER yasağı bu. Artık bir ulaşım gerçeği olmasına rağmen hâlâ yasaklamaya çalışarak vakit kaybediyoruz. Hepimiz biliyoruz ki sonunda kısa sürede alıştığımız bu rahatlık kalıcı olacak.

        90’larda özel radyoların yasaklanması da böyleydi. Sistem o zaman da dünyanın gidişatını anlamıyor, eski ezberlerle direniyordu. Yakın tarihin en geniş katılımlı kampanyasıyla halk radyosuna sahip çıkmış, Tansu Çiller’in seçilmesinde “Ben de radyomu istiyorum” demesinin etkisi olmuştu. Dünyaya açılan, Avrupa Birliği hayallerinin doruk noktaya çıktığı bir ülkede başka bir senaryo da düşünülemezdi zaten.

        Kısa sürede özel radyolar gibi alternatif taşımacılık da bir standarda kavuşacaktır.

        HERKES ŞİKÂYETÇİ

        Siyasi görüşü fark etmeksizin herhalde toplumun memnuniyetsizlik konusunda en fazla uzlaştığı hizmet taksicilik olmalı. Bugüne kadar taksilerin verdiği hizmetten memnun olan tek bir kişiyi görmedim, görmem de olanaksız. Kaldı ki hemen her gün taksicilerin bir suç şebekesi misali yaptıkları eylemleri görünce toplumsal huzurumuz için bunun bir zorunluluk olduğu da anlaşılıyor.

        Wikipedia’nın yasaklandığı, PayPal’in işlemediği ve UBER işinin de bittiği bir Türkiye kendini dünyadaki gelişmelerden izole etmiş demektir. Daha önceki Youtube yasağı gibi bu firmalarla devletin çekişmesinin altından da haklı bir vergi talebi çıkıyor. Silikon Vadisi ise hemen her yerde vergi kaçırıp kazançlarını çoğaltmak üzerine kurulu bir sistem.

        Ama bu çekişmeden de tüketici mağdur oluyor. Özellikle UBER’le savaşan ülkelerin, ABD’deki kimi şehirlerin nasıl pişman olup geri adım attıkları da ortada. Sonuçta ortada yoğun bir talep var, köhnemiş zihniyetle işleyen hiçbir yapı da halkın talebinin karşısında uzun süre duramaz.

        OY DEPOSU

        Taksiciler bugün bir oy deposu olarak görülüyor olabilir. Hatta bu yüzden muhalefet adayları bile UBER meselesine oy kaybetmemek için girmiyor. Ama bir de hayatın akışı var ve oy beklentisi ortadan kalkınca, çok kısa bir sürede UBER meselesi de bir çözüme kavuşacaktır diye tahmin ediyorum.

        Zaten İstanbul Belediye Başkanı şimdiden bir anlamda yumuşama sayılacak demeçler vermeye başladı UBER’le ilgili, çözüm için yeşil ışık yaktı. Kaçınılmaz olan da bu zaten.

        Türkiye nasıl özel radyoların tadını alıp sahip çıktıysa yıllardır şikâyetçi olduğu taksi tekeline de nihayet bir alternatif buldu.

        Taksicilerin yaşadığı, dönemsel sebeplerden dolayı geçici bir zafer, uzun vadede kaybedecekleri kaçınılmaz.

        ***********

        BAŞI SIKIŞAN ONU ARIYOR

        TACİZ davasından geçenlerde tutuklanıp kefaletle serbest bırakılan film yapımcısı Harvey Weinstein’la ilgili bir haber okurken avukatı dikkatimi çekti. O da Benjamin Brafman’ı tutmuş kendisini savunması için.

        Brafman, New York’taki en büyük savunma avukatlarından biri olarak biliniyor. Zamanında Michael Jackson’ı da temsil etti, oteldeki taciz davasında başı yanan eski IMF Başkanı Dominique Strauss-Kahn’ı da...

        Ama biz Brafman’ı bir başka müşterisinden dolayı tanıyoruz asıl.

        Reza Zarrab da ABD’de başı belaya girer girmez parayı bastırıp Brafman’ı seçmişti avukatı olarak.

        Tabii Brafman’ın müşterileri arasında hep sorunlu ve yer yer karanlık erkeklerin olması da tesadüf olmasa gerek.

        ***********

        KADININ GECİKMİŞ HAKLARI

        GENÇ kuşak üzerinde en fazla etkisi olan medya kuruluşlarından Vice da taciz skandallarıyla sarsıldı, ama kendini toparlamak için ciddi adımlar atıyor. Önceki gün orada çalışan bir arkadaşımla sohbet ettim. Yeni gelen üç kadın yöneticiden bahsetti öncelikle. Bütün çalışanlar değişim rüzgârını şimdiden hissetmeye başlamış.

        Vice önümüzdeki senenin sonuna kadar çalışanların yüzde 50’sinin kadın olacağını taahhüt etmiş. Ayrıca kadın ve erkek arasındaki mevcut gelir eşitsizliği de kaldırılacakmış.

        YA TÜRKİYE?

        Kadın hakları konusunda çok erken adımlar atan Türkiye sonraki yıllarda hep geride kaldı. Medya da öyle.

        Mesela Cumhuriyet’in vârislerinden Emine Uşaklıgil, gazetenin yöneticisi olduğu yıllarda yazı işlerinde Hasan Cemal’in, patronlar katında da Nadir Nadi’nin bir kadına ne kadar soğuk baktıklarını anlatıyor anılarında. O dönem Cumhuriyet koridorlarında sık sık, “Bir kadına mı emanet edilecek koskoca gazete” diye konuşulurmuş. Düşünün, Türkiye’nin en ileri gazetesiydi bir de Cumhuriyet o yıllarda.

        O yüzden bugün Vice’ın mevcut medya düzeninin bile ilerisindeki adımlarına bakınca Türkiye’yi düşünüp karamsarlığa kapılıyorum. Bu kadar eşitlik bize fazla gelir sanki...

        ***********

        MUHARREM İNCE ÇOK YORGUN

        ÖNCEKİ gün Nazlı Çelik’in karşısında beğenerek izledim Muharrem İnce’yi. Ortada laf dalaşı olmayınca gayet dolu, güzel konuşan, vaatlerini net ve ikna edici açıklayan bir siyasetçi olarak buldum. Geçmişteki televizyon performansından epey farklıydı.

        Özgüveni yine dorukta, ama daha samimi ve sakindi. Tabii birçokları için çok daha sıkıcı bir televizyon programıydı Star TV’deki.

        ZORLA DİNLENMELİ

        Muharrem İnce’nin söyledikleri iyiydi ama görüntüsü için aynı şeyi söyleyemeyeceğim. Arkadaşları çok çalışıyor diye uyarmışlar, ama o dinlememekte kararlıymış.

        Ekranda da yorgunluğu hissediliyordu, hatta bir ara koltukta sızacak gibiydi bana sorarsanız. Sesine, surat ifadesine yansımıştı yorgunluk.

        Kolay değil seçim maratonu... İnce’nin ekibinin onu dinlendirmesi, en azından bir saat uyutması, artık göz maskesi mi vitamin iğnesi mi ne gerekiyorsa sağlayıp televizyona mutlaka ama mutlaka çok dinç çıkarmaları gerekiyor.

        Diğer Yazılar