Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Ebru Şimşek’le görüştüğümde iki nedenden dolayı haber değeri vardı. Birincisi, Adnancılar’a bulaşmış ama daha sonradan örgütle kamuoyu önünde mücadele eden tek kişiydi. Diğer nedeni biraz magazinseldi. Rüçhan Adlı’nın torunu Gökhan’la evliydi. Sene 2003…

        Birkaç sene sonra içine dayağın da girdiği çirkinliklerle bitecek bu evlilik sırasında Adlı da kendi davalarıyla meşguldü. Türkan Şoray’la aşk yaşayan dedesinin Bebek sırtlarındaki evini üzerine almak için mahkeme açmış, “Sultan” evi korumak için yeniden çalışmaya, para kazanmaya mecbur kalmıştı.

        Anadolu yakasında TOKİ apartmanları benzeri kimliksiz bir sitede oturuyorlardı. Birbirlerine “aşık” rolü oynar gibi bir halleri vardı. İkisi de durmadan Allah vurgusu yapıyordu her cümlelerinde. Abartılı derecede altını çiziyorlardı inançlarının. Her cümleye “Allah biliyor ki,” ya da “Allah’a inanıyorum” diye başlıyorlardı.

        Şaşırdığım, Adnancılar’la açık açık mücadele etmekle ünlenen Şimşek’in buna rağmen nispeten ketum olmasıydı. Genel-geçer cümlelerin ötesinde bir ayrıntı vermedi.

        Ama yine de örgüte nasıl bulaştığına, sonra yaşadıklarına dair bir-iki bir şey anlatmıştı. İşte yayınlanmayan söyleşinin ilgili kısımları bunlar…

        * * *

        - Ne zamandır Adnancılar derdi var başınızda?

        Sekiz yıldır uğraşıyorum. Ne kadar sürerse sürsün, sonuçta sonuna kadar davamın arkasındayım. Ama normal hayatım bakımından bana getirdiği eksiler var tabii ki. Kendi işimi yapamıyorum, gergin olduğum dakikalar oluyor… Bir insan bir davaya gider, iki davaya gider ama benim için şu anda 16 tane açılmış. Bir 16 daha açılıyor… Belki 50’ye 100’e çıkacak…

        - Peki ürkmüyor musunuz?

        Neden ürkeceğim? Allah’a verilecek bir can borcum var… Yapacaklarının en kötüsünü 1994 yılında yaptılar: Şantaj görüntüsü çekip basına dağıttılar. 18 yaşındaki bir kızın, devlet memuru, mütevazı bir ailenin kızının böyle görüntülerinin televizyonda yayınlanması yaşanan en büyük acı, en büyük şantaj ve en büyük kötülüktür… Ben şu vakte kadar intihar etmediysem Allah inancım yüzünden etmedim. O boyutlara çok geldim ama Allah inancım yüzünden onu hiç düşünmedim.

        - Sahi, Adnan Hocacılarla başından nasıl ilişki kurmuştunuz?

        Bütün piyasada olan insanlarla nasıl tanışıyorlarsa, benimle de o şekilde tanıştılar. Benimle de bir erkek arkadaş vesilesiyle tanışıp, Adnan Hoca’ya sunmaya çalıştılar. Fakat ben bunu kabul etmeyince, istemeyince o gün Adnan Hoca’nın kendisini tatmin edici bazı görüntüler çektiler. Adnan Hoca da oturup izledi bunları. Sonra da “Bizim grubumuza gireceksin, aksi takdirde medyaya dağıtırız” diye tehdit ettiler…

        - Siz diretebildiniz, başkaları diretemiyor mu?

        Ben diretebildim, çünkü haksızlığa gelemeyen bir insanım. Yapmadığım bir şeyi de yapmış gibi gösterebileceklerini, bu kadar vicdansız olacaklarını tahmin edemezdim. Ama şu anki aklım olsa, gene aynı şeyi yaparım. Onların isteklerine boyut eğmektense, onur mücadelesi yapmayı tercih ederim. Adnan Hoca’nın karşısına götürüldüğüm gün bana kendi ağzıyla “Jaguar mı istiyorsun, Jaguar’a bineceksin” dedi, “Versace’den aşağı giyinmeyeceksin. Hiçbir şey yapmayacaksın, sadece pijamalarını alıp gelip bu evde benimle yaşayacaksın”. Buna karşı çıkınca, onun da içinde ukde olarak kaldım.

        - Arkanızda kimse var mı?

        Tek başıma, birebir mücadele veriyorum. İlk başlarda kendi mücadelemi veriyordum, ama şu anda devletimizin de mücadelesini veriyorum. Devletimizin halen şu aşamada arkamda olduğunu hissetmiyorum. Bana çeşitli adliyelerden hâlâ hepsinden teker teker gidip dava açıyorlar; hakaret davası.

        - Mağdur olan sizsiniz, sizin gidip dava açmanız gerekmiyor mu?

        Çünkü beni ve avukatımı yıldırmak istiyorlar. Aynı daktilodan yazılmış dilekçeler, her biri ayrı ayrı dava açıyor. İki günde bir elime dava dilekçesi geçiyor. Ben hepsine blok dava açtım, zannediyorum 37 mürit var. Yılların hesabını sormak açısından tazminat davası açtım.

        * * * * *

        Şirin Payzın’ın büyük başarısı

        Kısa bir aranın sonunda CNN Türk’te programlarına devam eden Şirin Payzın’ın bu seferki başarısı gazetecilikte değil. Çeşme’de yaşayanlar dışında pek kimse bilmez ama Payzın ve Turgay Gümüş’ün hobi olarak başladıkları bir şarapçılık merakı var. Ovacık’taki evlerinin üzüm bağlarında yetişen üzümlerden “Şirin” marka bir roze şarap ürettiler ve geçen sene eşe dosta dağıttılar.

        Çiftin şarabını ilk kez bu yaz Alaçatı’daki The Stay’de denedim. Bitişi biraz ağır gelse de kesinlikle potansiyel vaat ediyordu. Ancak başka hiçbir yerde yeniden tatma fırsatı bulamadım. Hatta The Stay dışında ikram eden de yok mu diye merak ediyordum.

        Önceki gün sürpriz haber geldi.

        İKİ MICHELIN’Lİ LOKANTA HEDEF

        New York’un en meşhur lokantalarından Momofuku Ssäm Bar’ın mönüsüne girmiş “Şirin.” Aşırı seçiciliği ve kendini beğenmişliğiyle bilinen aşçı (ve yeni Netflix yıldızı) David Chang’in ekibi tadıp listeye almaya karar vermişler.

        İkinci hedef Chang’in iki Michelin yıldızlı diğer lokantası Momofuku Ko’ya girmek…

        Yıllar önce dünyanın en iyi lokantalarından The Fat Duck’ta bir Türk şarabını tattığımızda ne kadar heyecanlanmıştık. O gün Kayra Imperial’in açtığı kapıdan bugün başka markalar da giriyor, hatta Şirin Payzın’ın kendi adını taşıyan şarabında olduğu gibi küçük üreticilere de dünya pazarında yer var.

        Tebrikleri sonuna kadar hak ediyorlar.

        * * * * *

        Günün en iyi haberi

        Bu sene Broadway’de edinilmesi en zor bilet Bruce Springsteen’in sahne şovu oldu. Şov derken, “Patron” elinde gitarıyla tiyatro izleyicisinin karşısına çıkıyor ve şarkılarını seslendirip arada hikayelerini anlatıyor. Sonunda bir dua okuduğu performansa giden şanslı insanlar bu tecrübeyi bir ayine benzetiyor ve büyülenerek ayrılıyor.

        Ama ancak çok ayrıcalıklı insanların yaşadığı bir tecrübe bu, çünkü bilet bulmak imkansız… Bulsanız da fiyatı astronomik. Dolar artmamış olsa bile astronomik.

        Neyse ki dün Netflix bu gösteriyi belgesel olarak yayınlayacaklarını açıkladı. Springsteen’in Broadway’deki son performansı olan 15 Aralık’ta Netflix platformunda bu ayrıcalığa biz de tanık olacağız. Şimdiden takvimlerinizi işaretleyin.

        Diğer Yazılar