Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Evlilik eşitliği kanunun geçmesini New Yorker dergisi kapağında çocukların çok iyi tanıdığı iki kuklayla kutlamıştı. “Susam Sokağı”nın bizde Edi ve Büdü olarak bilinen Ernie ve Bert karakterleri evlerindeki koltukta televizyondan kanunun kabul haberini izlerken biri başını diğerinin omzuna koymuştu. Aslında New Yorker kuklalara dair çok konuşulan ama bir türlü resmiyet kazanmayan bir altmetne gönderme yapıyordu.

        Ernie ve Bert aynı evde yaşayan, ayrı yataklarda uyusalar da aynı yatak odasını paylaşan, birlikte yemek yiyen iki ev arkadaşı mı yoksa arkadaştan daha öte mi? İki erkek kukla zaman zaman birbirlerini banyoda sabunluyor mesela. Yıllar içinde “Susam Sokağı”ndaki video’lardan yapılan derlemelerde hep ikilinin arkadaşlıktan öte ilişkisine dair ipuçları arandı. Dünyanın çeşitli yerlerinde onur yürüyüşlerinde ikilinin posterleri, bayrakları dalgalandı.

        KENDİ İLİŞKİSİNDEN İLHAM ALMIŞ

        80’ler ve 90’larda “Susam Sokağı”nda yazarlık yapan Mark Saltzman iki kuklayı her zaman eşcinsel bir çift olarak gördüğünü açıkladı önceki gün Queerty sitesine. Hatta, Ernie ve Bert skeçlerini yazarken kendi erkek arkadaşından ilham aldığını, ikilinin çift olduğuna dair aklında hiç şüphe olmadığından bahsetti.

        “Susam Sokağı” yapımcıları kimseyi rencide etmemeye özen gösteren bir açıklama yaptı hemen: “Ernie ve Bert birer kukladır ve cinsiyetleri yoktur ve en iyi arkadaşlardır.”

        Karakterlerin yaratıcısı Frank Oz da artan tartışmalar karşısında Twitter’dan bir açıklama yaptı.

        “Anlaşıldığı kadarıyla Mark Saltzman’a Bert ve Ernie’nin eşcinsel olup olmadıkları sorulmuş. Öyle olduklarını hissediyorsa mesele yok. Ama elbette değiller. Peki asıl soru nedir? Gerçekten önemli mi bu? Neden insanları sadece eşcinsel diye tanımlayalım? İnsan olmak eşcinsel ya da düzcinsel olmaktan daha fazlasıdır.” Oz kendisine yönelik itirazlara da “queer” karakterlerin cinsel kimliklerin vurgulanması gerektiğine inandığını, ama bu niyetlere yaratılmayan karakterlere de saygı duyulması gerektiğini söyledi.

        Bu açıklamalar Ernie ve Bert’in cinsel kimliklerine dair yerleşmiş ezberleri bozmaya yetmeyecek ama. Yedi sene önce iki karakterlerin televizyonda evlenmeleri için başlatılan kampanyaya 11 bin kişi imza vermişti.

        TRUMP’IN MANTARI

        Renkli bir hafta yaşıyoruz, zira kurgu bir karakterin cinselliğiyle haber olmasına dair bu aralar bir tartışma daha var. “Susam Sokağı”nın kuklalarını gündemin dışına Donald Trump’ın ilişkiye girdiği porno yıldızı Stormy Daniels itti. Daha önce kendisine sus payı verilen porno yıldızı anlaşmayı delmeye tam gaz devam ediyor.

        Yeni çıkacak ifşaat kitabını ele geçiren The Guardian gazetesi yaptığı alıntıda Daniels’ın bu sefer Başkan’ın cinsel organını ayrıntılarıyla açıkladığı yazdı. Daniels çok ince ayrıntılara girdiği yetmiyormuş gibi bir de Nintendo’nun meşhur oyun serisi “Super Mario Bros.” serisindeki Toad’u da konuya dahil etti. Toad’un bir anda Twitter’da en çok konuşulan konu olması ilk başta Japon oyun firmasının bir promosyonu zannedilse de ne olduğu kısa sürede ortaya çıktı.

        1985 yılından beri Mario Kardeşlere yardımcı olan yan karakter Toad mantar kafalı küçük bir adam. Oyunun yapımcılarından Yoshiaki Koizumi bu sene Toad’ın mantar kafasının bir şapka olmadığını, vücudunun bir parçası olduğunu açıklamıştı hatta.

        Trump daha önce seçim kampanyasında “küçük elleri”yle dalga geçen ve buradan yola çıkarak ona cinsel ima yapan senatör Marco Rubio’ya karşı “Hiçbir yerimde sorun yok, gayet iyi” diye boyutu bizzat kendisi siyaset gündemine taşımıştı.

        Bu absürt gündem karşısında uzun uzadıya yorum yapmaya gerek yok. Zaten ayrıntılar yeteri kadar eğlenceli. Ama bir tek şey söylemeden geçemeyeceğim.

        Neyse ki Nintendo oynamıyorum. Yoksa Toad’a bir daha asla aynı gözle bakamayacaktım. “Susam Sokağı”nı ise çocukluğunda nasıl algılıyorsam şimdi de değişen bir durum yok benim için.

        ***

        Nusret’in başında yeni bir dert var

        Marco Rubio demişken…

        Trump’ın yerine Cumhuriyetçiler’in başkan adayı olarak yarışan ama kaybeden Florida senatörü şimdi de diline Nusret’i doladı. Venezüela’nın diktatörü Maduro’yu lokantasında ağırlamasını eleştirdi, “milli gururumuz” kasaptan “weirdo” (garip yaratık, karşılığı) diye bahsetti.

        ABD’de, özellikle de Venezüellalı göçmenlerin bulunduğu Miami’de iş yapmaya çalışan Nusret’in Maduro’yu ağırlayıp sosyal medyada parlatması başını ağrıtacaktı kuşkusuz. Sonuçta kendi halkı günde bir öğünle yetiniyor, fakirlik içinde, lider ise sefa sürüyor. Rubio da kendi seçim bölgesinin hassasiyetlerini gündeme getirdiği için konuyu uzatıyor. Hatta Nusret’in lokantasının telefonunu bile verdi ki seçmenler arayıp tepki göstersin.

        PR’a bu kadar para harcayan bizim kasap büyük bir halkla ilişkiler felaketiyle karşı karşıya şimdi.

        Ama beğenin beğenmeyin, bir yandan da devlet başkanı Maduro ve sonuçta Nusret’in konuğu. Lokantasına gitmiş, sahibinin ne yapması gerekiyor? “Hayır size hizmet vermeyeceğim” demesi mi? Bu da biraz tuhaf olurdu. Dahası, Maduro da Nusret’e et yemeğe değil o şovu izlemeye gidiyor. Uyduruk tuz şovunu yapmasa, kendisi görünmese müşteriye haksızlık olur. Ajda Pekkan konserine girip Ajda Pekkan’ı sahnede görmemek gibi bir şey Nusret’in lokantasında Nusret’ten tuz hareketini izlememek.

        Tuhaf bir ikilem bu…

        Miami’de tepki toplayacağı kesin Nusret’in. Ama belki politik bilinci biraz yerinde olsaydı Maduro’yu ağırlamasını sosyal medyadan şova dönüştürmez, “Size hizmet etmek bir onur benim için” diye İngilizce yorum yazmazdı…

        Maduro sessizce gelip, sessizce gitseydi keşke… Nusret de onu sessizce ağırlasaydı.

        Öte yandan, reklamın iyisi kötü olmazsa… Nusret sonuçta Amerikan siyasetinde bile tartışılıyor. Türkiye bu kadar tanınan bir başka marka daha çıkarmamıştı.

        Diğer Yazılar