Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Birkaç gün öncesine kadar Mansur Yavaş’ın rahatlıkla Ankara’yı kazanabileceğini düşünüyordum. Şimdi o kadar emin değilim. Hatta giderek Yavaş’ın farkla kaybedebilme ihtimali üzerinde bile durulması gerektiğine inanıyorum. Herkesin Hillary Clinton’a garanti baktığı gece sandıktan Donald Trump’ın çıkması gibi olmasın…

        İstanbul’u tartışmıyorum bile, sonuç belli…

        Ama önceki seçim rakamlarına göre garanti görünen İzmir bile tehlikede olabilir.

        Çünkü Erdoğan’ın son günlerde sık sık tekrarladığı “Muhalefet-PKK işbirliği” mesajı seçim gününe kadar seçmenin beyninde yer edecek. Dikkat ederseniz Erdoğan her seçimden önce en fazla bir ya da iki mesajı tekrarlıyor, seçmenin kafasını karıştırmıyor ve kendi istediği gibi yönlendiriyor.

        Bu seçimde de ana stratejinin muhalefeti PKK üzerinden vurmak olduğu anlaşıldı. Dahası, bu taktik şimdiden karşılığını da bulmuş olmalı ki önceki gün çarşı-pazar gezen Ekrem İmamoğlu’na bir seçmen bu konuda sitem etmiş. Muharrem İnce de seçimi Eyüp Sultan’da bir seçmenin kendisine bisikletle verdiği pozu eleştirdiğinde verdiği zayıf yanıtla kaybetmişti. “Bisikleti getirdiler, ben de bildim” demişti bu saçma mizanseni kurgulayan Sözcü’yü kastederek. Seçmen de “Senin kendi aklın yok mu, başkalarının dediğini mi yapıyorsun” diye lafı yapıştırmıştı. İnce keşke o gece Swissôtel’e kapansaydı ve vaktimizi harcamasaydı.

        USTACA BİR PROPAGANDA TAKTİĞİ

        En bilindik propaganda yönetimidir, bir mesajı arka arkaya tekrarlarsanız bir süre sonra bilinçaltında yer eder. Söylediğiniz doğru olmasa da… Erdoğan da bu bilinçaltına oynuyor işte ustaca. Dahası, bu sefer iddiası havada da kalmıyor. Hakikaten HDP’nin üç büyük şehirde aday çıkarmaması işbirliği izlenimi veriyor. Partinin hala PKK’ya tavır alamaması, mesafe koyması da “HDP eşittir PKK” sözüne itiraz etme fırsatını elimizden alıyor.

        Demirtaş sonrası her adımı amatörlük kokan HDP’ya bu aklı kim verdi acaba? Üç büyük şehirde aday çıkarmayarak en kullanışlı malzemeyi Erdoğan’a altın tepside sunmuş oldu.

        Kemal Kılıçdaroğlu kandırıldı diyelim…

        Meral Akşener de mi kendi yaşadığı tecrübeden hiç ders almadı?

        Son Cumhurbaşkanlığı seçiminin sonucunu da belirleyen hapiste olmasına rağmen Selahattin Demirtaş’tı. İkinci turda Kürt oylarına göz diken iki uyanık misali İnce ve Akşener kapsayıcı ve hoşgörülü söylemle birinci turdan oldular. Diyalog kapılarının yeniden açılması için belki doğruydu ama Türkiye’de seçimler entelektüel kaygılar ve etik duruşla kazanılmıyor.

        Kendisini faşist ana yerine kuzey ülkelerinden bir sosyal demokrat lider zanneden Akşener’in Demirtaş’ın eşini ziyaret etmesi, İnce’nin de cezaevine gitmesi hep ters tepti. Hatta MHP’ye öfkeli olan milliyetçiler bile ne kadar kızsalar da gidip sırf bu yüzden yine MHP’ye oy verdiler, İYİ Parti ve Akşener beklenenin çok altında kaldı.

        SEÇMEN TEREDDÜT EDECEK

        Bu hafta İYİ Parti’den istifa eden milletvekili bir “fırıldak Kubi” değil, HDP’yle işbirliği algısının topluma yansımasının sonucu. Bu istifanın sandıktaki karşılığı seçmenin muhalefete oy verirken tereddüt edip vazgeçmesidir. Erdoğan bu konunun üzerine gidecek.

        Demek ki üzerinden çok da zaman geçmemesine rağmen muhalefet partilerinde bu analizi yapan bir kişi bile yok. Ya da en azından Türkiye’deki seçmen profiline hakim aklı başında bir kişi…

        Kim bilir, belki de iki muhalefet partisinin bize söylemedikleri bir başka amacı vardır: İlelebet iktidarın yerini korumasını sağlamak. Zira herhangi bir hükümet sipariş verse, eliyle muhalefet partisi kursa kendisine bu kadar yardımcı olanını tutturamaz.

        REKLAM

        ***

        Rakamlar HDP’nin stratejisini çürütüyor

        2014 yerel seçimlerim muhalefetin en güçlü olduğu dönemdi ve en popüler adaylarla yarışa girmişti. Gezi’nin üzerinden bir sene daha geçmemiş, 17-25 Aralık birkaç ay önce olmuştu.

        Dahası, iktidarın adayları da yorgun ve yıpranmıştı. Sonradan görevden alınan Melih Gökçek ve Kadir Topbaş’a karşı Mansur Yavaş ve Mustafa Sarıgül yarıştı. O iki adayı bile yenemeyen bugünküleri nasıl yenecek?

        Sarıgül’ün bir balon olduğu henüz anlaşılmamıştı tabii… Şöhretinin zirvesindeydi. Bugün kala kala tek yandaşı Ahmet Hakan olan Sarıgül’ün o dönem bütün medya arkasındaydı.

        Peki HDP cephesi?

        Sırrı Süreyya Önder gibi karizmatik, çok sevilen bir adayla girdiler seçime. Hatta birçok kişi oyları böleceği, iktidara İstanbul’u armağan edeceği için Önder’e kızdı. Tabii Sarıgül’ü midesi kaldırmayan, Kadir Topbaş’a da asla oy vermeyecek sınırlı sayıda insan da mührünü ona bastı.

        Peki sonuç? YSK verilerinden aktarıyorum:

        Kadir Topbaş: 4 milyon 101 bin 906 oy.

        Mustafa Sarıgül: 3 milyon 428 bin 454 oy.

        Aradaki fark 673 bin 452.

        SIRRI OYLARI BÖLMEMİŞ

        Peki Sırrı Süreyya Önder ne almış bu seçimde: 414 bin 290.

        Sarıgül’le Önder arasındaki 259 bin 162 oy öyle kolay kapatılacak bir fark değil. Önder seçime girmese bile 414 bin seçmenin tamamının CHP’ye kayacağını, üzerinde de 259 bin kişinin oy vermeye gideceğini varsaymak gerekiyor ki imkansız bir hesap. (Aynı seçimde MHP’nin de 339 bin oyu var.)

        Tekrar dönemin şartlarının altını çizmeliyim: Mustafa Sarıgül ve Sırrı Süreyya Önder çok popüler, HDP henüz yıpranmamıştı. Bugünden çok daha iyi durumdaydı kısacası muhalefet.

        Şimdi MHP yok seçimlerde… Binali Yıldırım birçok kişinin sempatisini toplayan biri. Ekrem İmamoğlu hızla Küçük Sarıgül olma yolunda ilerleyip herkesin sempatisini kazanmaya çalışıyor ama yapmacık görünüyor, dahası tanınmıyor.

        BAŞKAN BELLİ

        Bu seçimde HDP yok… Ama HDP seçmenin bir kısmının Binali Yıldırım’a oy vermesi şaşırtıcı olmaz. İYİ Parti’yle işlerini olmaz bu insanların, CHP’yi de bir türlü kabullenemiyorlar, affetmiyorlar. Nasıl affetsinler? Sosyal demokratlar Meclis’e soktukları Kürt vekiller yaka paça hapse atılırken izleyip durdular zamanında.

        Sonuçta HDP bu seçimde olsa muhalefet açısından değişen bir şey olmayacaktı. Zaten Önder gibi bir aday çıkaramayacaklardı. Seçime girseler “muhalefet PKK işbirliği” algısı da oluşmayacaktı.

        Neyse artık, çok geç.

        Binali Yıldırım’ın başkanlığı hayırlı olsun. Çalışkanlığıyla biliniyor, umarım İstanbul’a iyi katkıları olur.

        REKLAM

        ***

        1 Nisan günü eve beklerim

        Erol Mütercimler bu seçimlerin sürpriz adayının BTP’den yarışa giren Selim Kotil olduğunu iddia ediyor. Daha önce de BTP’den Kotil’in ablası İstanbul belediye başkanı olmak için yarışmıştı.

        Seçimin ertesini günü bu sürpriz adaya oy verecek seçmenleri bizde ağırlamak isterim. Ev küçük gerçi, ama hepsi rahat rahat sığar.

        Diğer Yazılar