Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        Ortada sorun olmayan bir sorun var. Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 66. maddesine göre “Türk devletine vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes Türktür.” Buradan yola çıkarak Türkiye’nin havayoluna da Türk Hava Yolları denmesi kitaba uygun. Türk Hava Yolları yıllardır hem yurtiçinde hem de yurtdışında Türkiye’nin resmi havayolu olarak kabul gördü, daha bu sene “Tanrı’nın sesi” Morgan Freeman bile Turkish Airlines dedi milyonlarca dolara yayınlatılan reklamda. İngilizcede “thy” kelimesiyle karışmasın diye uluslararası alanda Turkish Airlines olarak kullanılan marka herkesin beynine kazandı, dünya liginde önemli yer kazandı, ödüller aldı.

        Ama önceki gün Cumhurbaşkanı Erdoğan artık Türk Hava Yolları ya da Turkish Airlines denmesini istemediğini söyledi, “Türkiye Hava Yolları diyeceğiz,” diye açıklama yaptı. Turkey yerine Türkiye denmesinin bir devamı gibi. “Air Türkiye” diye değişse bir derece, ama Turkiye Airlines kulağa zorlama geliyor. Turkey ve Turkish de eşanlamlı değil sonuçta. Birkaç gün sonra vazgeçilir diye düşünüyordum, Ömer Çelik o kadar bile beklemeden havayolunun adının değişmeyeceğini açıkladı. Konu burada kapanmış gibi görünüyor, ama devlet başkanları—hele hele Erdoğan gibi tecrübeli olanlar—durup dururken böyle laflar ortaya atmaz, yanlış anlaşılmaya yol açacak gaflar yapmaz. Sanki gizliden gizliye bu konu tartışılsın istendi gibi geliyor.

        REKLAM

        “NE MUTLU” DİYE BAŞLAYAN CÜMLE

        Türk yerine Türkiyeli denmesi ilk kez gündeme gelmiyor. Erdoğan tarafından da ilk kez dillendirilmiyor. Başbakanken 2009’da—açılım sürecinde—benzer bir tartışma açmış, liberal fantezi “Türkiyeli” ifadesinin kullanılması konuşulmuştu. Kavramlar kullanıldığı yere ve kişiye göre değişiklik gösterebiliyor, coğrafya ve kişinin şahsi veya kolektif tecrübesi belirleyici olabiliyor. Afrika kökenli Fransa vatandaşı kendisine Fransız denmesinden rencide olmuyor, aksine Fransız olduklarının özellikle vurgulanmasını istiyor. Göçmen toplumu ABD’de Amerikalı kimliğini benimseyenler kökenlerinin başka ülkelere dayandığını özellikle vurguluyorlar, kendi kültürlerini Amerikan vatandaşlığı altında yaşatıyorlar. Alt kimlikle üst kimliğin uyum içinde var olabileceğinin en bilinen iki örneği bu.

        90’lı yıllarda birkaç tane liberalden öğrendiği argümanı dillendiren Cem Boyner de Güneydoğu’da dağlara “Ne mutlu Türküm diyene,” yazılmasını rencide edici bulmuş, “Ne mutlu Türkiyelim diyene,” önerisini getirmişti. 2009’da aynı liberaller AK Parti’ye ideolojik zemin hazırlıyordu, dolayısıyla Erdoğan’ın da buradan etkilenmiş olması muhtemel. O dönem sert itirazlardan biri Cumhuriyet gazetesinden gelirken, diğeri de Devlet Bahçeli tarafından dillendirilmişti. Nitekim AK Parti’ye açılımın pahalıya mal olacağı anlaşılınca “Türkiyeli” unutuldu, Erdoğan neredeyse kart-kurt sesiyle yarışacak kadar milliyetçi bir ton benimsedi ve Bahçeli’yle iktidar ortaklığına varana dek sağın daha da sağına kaygı. Liberaller kullanılıp çöpe atıldı.

        REKLAM

        Erdoğan’ın havayolu açıklaması eski liberallerin hayallerinin diriltilmesi gibiydi. Durup dururken böyle bir tartışma açma girişimiyse ortamı şöyle bir yoklamak sanki.

        ÜST KİMLİK

        Türkiye’de Türk ifadesiyle en fazla problemi olan kesimin başında HDP seçmeninin bir bölümü geliyor. 90’larda kimlik tartışması moda olunca Türk-Türkiyeli ayrımı da ortaya atıldı. Kürt siyaseti de zaman zaman bu konuyu gündeme taşıdı. Erdoğan’ın partisinin sözcüsü tarafından geri alınan çıkışı bir ihtimal seçimde sonucu belirleyici HDP’yle temasa girmek için deney gibi görünüyor.

        Aslında Türk’e itiraz edenler Türk’ün sadece bir etnik kimlik değil, daha çok bir üst kimlik olduğunu bir türlü kabul etmek istemiyorlar. Oysa Atatürk’ün Türk milleti tarifi son derece net: “Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran Türkiye halkına Türk milleti denir.” Türkiye halkı farklı dil konuşan, farklı dine mensup, farklı etnik kökenden insanları da barındırıyor.

        Türk herkesi kapsayan bir şemsiye, o kadar. Yıllardır tüm zorlama itirazlara rağmen bu şekilde kullanıldığı, bu şekilde kabul gördüğü için de “Ne mutlu Türkiyeliyim diyene,” diye değiştirme çabaları bir şekilde tutmuyor. Ermeni Türkler, Yahudi Türkler, Alevi Türkler gibi son yıllarda Afrikalı ve Suriyeli Türkler de vardır; bu insanlara Türk denmesi kendi etnik kökenlerini zayıflatmıyor aksine bu çeşitlilik ve çok kültürlülük Türk kimliğini zenginleştiriyor. Kamala Harris’in Hint ve Jamaika kökeninin Amerikan kimliğini zenginleştirdiği gibi.

        Türkiye’de yaşayan insanlara Türk dendiği gibi Türkiye’nin havayoluna da Türk ya da Turkish denmesinde ne gibi bir sakınca olabilir? Bu konuda yapılan açıklama bir gaf, hata ya da yanlış anlaşılma değildi. Bakıldı, tepkiler ölçüldü, tutmayacağı anlaşıldı ve hemen geri adım atıldı.

        *

        Not: Birkaç gündür yine hastaydım; bir türlü bitmek bilmeyen basit bir soğuk algınlığı. Yazılarımı aksattım. Gecikme için özür dilerim.

        Diğer Yazılar