Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        Birkaç hafta önce olmalı, Kemal Kılıçdaroğlu’nun bir yakından telefon aldım. “Kemal Bey bombayı patlattı,” dedi. Gün içinde Kılıçdaroğlu’nun bir açıklama yapacağı duyurulmuştu; pek çok kişi de nedense saati gece 22:00 olarak seçilen bu bombayı bekliyordu. Yıllar içinde edindiğim tecrübelerle bazı ezberler beni hiç yanıltmadı. Çağan Irmak’ın iyi film yapmasının imkansız olduğu gibi Kılıçdaroğlu’nun bir bomba patlamasının da mümkün olmadığını biliyordum. Gelen telefon üzerine yine de ne demiş diye baktım.

        Yine yanılmadım. New York’ta yapılan hükümet destekli öğrenci yurdu hikayesiymiş. Dedikodu aktaran ya da kulis yazanların vasatlarındaki kötü huy Kılıçdaroğlu’nda da var. “Adını şimdi vermeyeyim,” diye anlattıkları hikayeyi mahvediyorlar. Adını vermedikten sonra ne anlamı var? Nitekim Kılıçdaroğlu da isim falan vermedi. Anlattığı daha evvel Sözcü’de falan çıkan ve o zaman bile hiç ses getirmeyen bir haberin tekrarlanmasından ibaretti. CHP’liler o gece çok heyecanlıydı ama. Hükümetin düşeceğini bile düşünüyor olanlar vardı sanırım. Telefondaki kaynağım bana Kılıçdaroğlu’nun vermediği ismi iletti; dış kapının dış mandalı birisiymiş. Yine ilgimi kaybettim. CHP’liler o gece hükümetin neden düşmediğini düşünüyor mu acaba? Ya da bu bombayı hala hatırlayan var mı?

        REKLAM

        SÖYLEDİKLERİ ETKİSİZ

        Ertuğrul Özkök yıllar önce bir köşe yazarının çapını ifade etmek için o zamanki kurla “20 bin TL’ye kadar yolsuzluklarla ilgili,” demişti. Kılıçdaroğlu da bu misal. Küçük rakamları bomba zannediyor. Ben telefonda “Biraz saçma değil mi bu açıklamalar,” dedim. “Hem daha önce haber olarak çıktı, hem de bu ülke neler gördü, ne telefon kayıtları dinledi de umursamadı şimdi küçük çaplı bu yolsuzluk iddiasını mı mesele edecek?” diye sordum.

        Aldığım yanıt 17-25 Aralık sürecinde ülke ekonomisi iyi gittiği için seçmenin yolsuzluk iddialarıyla ilgilenmediği oldu. CHP’deki yaygın tutum bu. Bugünlerde ekonomi kötü gittiği için eldeki iyi kötü her malzeme köpürtülecek, abartılacak ve gündem yaratılmaya çalışılacak. Cebindeki para azalan seçmenin hükümete diş bilenip muhalefete oy vereceğini hesaplıyorlar. Kılıçdaroğlu’na bu akılları kim veriyor bilmiyorum. Ama patlatılan büyük bomba, hemen ardından yine cılız bir sosyal medya hamlesi olarak kalan “birkaç soru” bu stratejinin ürünü.

        Yalnız ortada ufak bir sorun var. Hiç kimsenin umurunda değil.

        Kılıçdaroğlu’nun yurt bombası patlamadan söndü. Soruları zaten kimse ciddiye almadı. Dahası CHP liderinde bir üslup problemi var. Konuları basitleştirip anlatamıyor, memur geçmişinden sıyrılamadığı için ufak bir ayrıntıya takılıp kalıyor ve kendi hassasiyetini kitlelerin de paylaştığını düşünüyor. Sonuçta 20 bin TL’ye kadar yolsuzluklardan sorumlu. Bu yüzden de o her bomba patlatmaya kalktığında yaprak kımıldamıyor. Kılıçdaroğlu’nun stratejileri tek bir oy getirmediği gibi üzerinden 24 saat geçmeden unutuluyor.

        REKLAM

        Bir ekip tarafından sosyal medyayla seçim kazanılacağına inandırılan Kılıçdaroğlu’nun gündeme gelme çabaları 90’lı yıllarda televizyona damga vuran “Televole” programlarındaki şöhretleri andırıyor. Adlarını çoktan unuttuğumuz bu isimler her hafta sadece farklı kanallarda aynı isimle yayınlanan “Televole”lerde belirir, belli bir konuda önceden ellerine verildiği bariz aykırı bir çıkış yapar, buradan da büyük bir polemik çıkması beklenirdi. C-list bir ünlünün “Kızlar artık etek giymesin,” benzeri çıkışları rating uğruna eğlence diye kabul edilebilir belki. Konu bazen tutar, bazen tutmaz, tuttuğunda bile sadece Televole evreninin umurunda olurdu ama sonunda mutlaka unutulurdu. Kılıçdaroğlu’nun çıkışları da böyle. Kendi seçmeni içinde bile çok küçük bir kesim ilgileniyor söyledikleriyle.

        Aslında Kılıçdaroğlu’nun söylemedikleri daha ilginç.

        TÜRKİYE’NİN İKİ KURTARICISI

        Kötü giden ekonomiyi nasıl düzelteceğine dair ağzından tek bir söz çıkmıyor örneğin. Türk seçmeni “İki anahtar” veya “Mazot 1 TL olacak,” gibi somut vaatler sever. Daha yakın zamandaki bedava kek vaadi bile karşılığını buldu. Türkiye’nin sorunu bugün bedava kekin çok daha ötesinde, ama muhalefetten bu konuda çözüm önerisi yok. Basit, anlaşılabilir, bu krizden çıkartabilecek sihirli bir formül: Hepiniz dolarla maaş alacaksınız, hepiniz ev sahibi olacaksınız, hepinize bedava fayton, herkesi uzaya göndereceğiz, bedava Tesla, bedava iPhone, hepsi pekiyi karne getirene bedava PS5… İki anahtar da yalandı, ama yalan bile olsa en azından bir çözüm vaadine, umuda razı seçmen. Dünyadaki bütün seçimler karşı tarafın ne kadar kötü olduğundansa alternatifin ondan daha iyi olduğuna ikna etmesiyle kazanılıyor.

        Kılıçdaroğlu’nun söylemediği ikinci söz mültecilerle ilgili. Ümit Özdağ adlı tek kişilik parti çok sınırlı bir çevrenin bildiği adını birkaç ayda kitlelere duyurdu. Yıllar önce yazdığım gazetede Özdağ’a köşe verilmesine itiraz etmiştim, çünkü marjinal karakterlerin dışarıda, kenarda tutulmaları gerektiğini düşünüyordum. Bu düşüncem hala aynı: Hürriyet’e de İslamcı getirilmemeliydi. “Fringe” bir tipi merkeze taşıyıp platform açmak ona meşruiyet kazandırmaktır. Bir kere kapıdan sokunca da vücuttan atılamayan zehir gibi bir daha kurtulamazsınız. Kendisi gitse izi kalır ve mutlaka zarar verir, yapıyı çökertir.

        REKLAM

        İşte mülteciler konusunda muhalefetin sessizliği de meydanı Ümit Özdağ adlı marjinal bir karaktere bıraktı ve insanlar peşine takılmaya başladı. Kenarda kalması gereken bir karakter birden gündemin merkezine oturdu, hatta gündeme yön vermeye başladı, peşine insanları takması yakındır. Dünya siyasetinde tek konu seçmenleri var. Fransa’da da Le Pen de marjinal bir karakterdi, şimdi mecliste 90 milletvekili var.

        Türkiye’de seçmenin ilgilendiği iki konudan birini Özdağ sahiplendi, ekonomideki siyaset boşluğunu da “twitre”deki yüzeysel yorumlarıyla, bugünlere gelinmesindeki yanlış politikaları zamanında alkışlayan Özgür Demirtaş dolduruyor. İçi boş iki karakter, kahraman eksikliğinde kurtarıcı olarak yükseliyor.

        Kemal Kılıçdaroğlu partisinin lideri olabilir ama toplumun önemsediği herhangi bir konuda lider olmadığı ortada.

        Diğer Yazılar