Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Süper Lig’in şu ana kadarki en başarılı teknik direktörü, tartışmasız Göztepe’nin genç Teknik Direktörü Tamer Tuna’dır.

        Yeni bir takımla çıktığı, ilk kez “tek başına” teknik adamlık deneyimi yaşadığı yolda, “zirveyi zorlayan” bir Göztepe yarattı.

        Daha ilk maçtan itibaren ekibine bir kimlik verdi, o kimliğin bozulmasına da hiç müsaade etmedi.

        Göztepe yense de yenilse de “diri ve mücadeleci” bir takım görüntüsü aktarıyor hep.

        Umarım bu disiplinin devamını da getirir.

        *

        Futbol teorisi ve bilgisi dışında, benim Tamer Tuna’da gördüğüm başka özellikler de var.

        Bana göre en büyük artısı, “mütevazı duruşu” ve ciddi başarılar karşısında bile asla şımarmaması.

        Ayaklarını her daim sağlam yere basıyor, futbolda zeminin “sürekli değişebileceğini” biliyor ve ona göre davranıyor.

        Duygularına yenik düşmeyip, mantığını kullanarak ilerliyor.

        Bu olgunluğu ve ciddiyeti yüzünden takım da gevşeyemiyor, şımaramıyor, kendini bırakmıyor.

        *

        Bizim ülkede böyle “ciddi, terbiyeli ve olgun” davrananlara, başarılar karşısında kendilerini kaybetmeyenlere, her fırsatta kendini övmeyenlere genelde “enayi” muamelesi yapılır.

        Oysa bilmezler ki, asıl “enayilik” onların düşündüğü seviyeye inildiğinde başlar.

        Dilerim, Türkiye’nin gerçekleri genç hocayı doğru bildiği yoldan vazgeçirmez ve yoldan çıkarmaz.

        *

        Tamer Tuna eğer karakterini korumayı başarır ve istikrarını sürdürürse, gelecekte mutlaka daha büyük hedeflerle buluşabilir.

        Yok koruyamazsa..

        O zaman, “bilindik isimlerden” birine dönüşür, orada da kalır.

        Ama ben koruyacağına inanıyorum.

        Onun gibi “yeni ve düzgün” kimliklere çok ihtiyacımız var çünkü..

        Ülkede olumlu yönde bir şeyler değişecekse, o değişimi ancak bu yapıdaki insanlar yapabilir.

        *************

        KARABÜK’ÜN AHI VARDI

        Hırvat teknik adam Igor Tudor, Galatasaray’a giderken Karabükspor’u öyle kalleşçe ortada bırakmıştı ki, o yüzden bir gecede kovulmasına hiç üzülmedim.

        Kendisi Karabük’ü bir gecede, kimselere haber vermeden, yüzüstü bırakarak terk etmiş ve G.Saray’a koşmuştu.

        Bu transfer iki kulüp için de “ayıplı” transferdi.

        Kötü niyetli girişim, sonunda ne G.Saray’a, ne de Tudor’a hayır getirdi.

        Karabük’ün ahı ikisinin de yakasını bırakmadı, Tudor sarı-kırmızılı kulüpte sadece 10 ay kalabildi.

        Demek ki neymiş?

        Alma mazlumun ahını, çıkar aheste aheste!..

        *************

        SIFIR İŞGALİYEYİ SAĞLAYIN, GELİP ELİNİZİ SIKAYIM

        Geçmişte New York’ta suçlulara karşı “sıfır tolerans” uygulaması vardı, çok da başarılı olmuştu.

        Şimdi baktım, bizim Manisa’da da esnafa karşı “sıfır işgaliye” uygulaması başlatılıyor.

        Bu çalışma hoşuma gitti, çünkü kaldırımları işgal konusu kanayan yaralarımızdan biridir.

        Kaldırımlar, yaya yolları ve hatta caddeler bile sürekli işgal halindeler.

        Bizde esnaf, bir dükkanı kaplayacak kadar malı bir de “kapı önüne” koyar ve tüm geçişleri engeller.

        Sadece Manisa’da değil, tüm şehirlerimizde, tüm ilçelerimizde sistem böyledir.

        Sanki kuralmış gibi, istisnasız herkes dükkanından dışarıya taşar.

        *

        Manisa Belediyesi, yeni yılın ilk gününden itibaren bu tabloya karşı mücadele etmeye karar verdi.

        Kendi sorumluluğuna geçen caddelerde “sıfır işgaliye” istiyor.

        Yani, kimsenin kaldırımlara yığın yapmasına izin vermeyeceğini açıklıyor.

        Bu uygulamayı yakından takip edeceğim.

        Başarı sağlayabilirlerse, diğer belediyelerin de çalışmayı örnek almalarını önereceğim.

        Ve hatta Manisa’ya gidip, başkanın ve zabıtanın elini sıkacağım, tebrik edeceğim.

        Ama önce neticeyi görelim.

        *************

        YETİŞEN İLK AJANLARI KENDİNİZE AYIRIN

        Dokuz Eylül Üniversitesi, önümüzdeki dönemde “Güvenlik Bilimleri Fakültesi” kuracağını açıkladı.

        Mezun olanların “güvenlik, polis, jandarma” ve “istihbarat elemanı” olarak çalışabilecekleri belirtildi.

        Bölümde siyasi tarih, siber istihbarat, istihbarat toplama teknikleri, oyun teorisi, güncel coğrafi bilgi teknolojileri gibi derslerin olacağı duyuruldu.

        *

        Bu ilginç fakülteye yoğunluk olacağını düşünüyorum.

        Özellikle “ajan” yetiştirecek “istihbarat bölümü” gençlerin merakını fazlasıyla çekebilir.

        Üniversite yetkililerine tavsiyem, ilk mezun ajanlardan bazılarını önce kendileri için ayırmalarıdır..

        Böylelikle “tıp fakültesinden kadavra yürütülmesinin” de önüne geçerler belki!..

        *************

        SANA DA ŞAŞIRMADIK Kİ

        - Koyu Beşiktaş taraftarı olan Hacı Sabancı’nın yeni sevgilisi Zeynep Nazlı Kayı, “ben de zaten doğuştan Beşiktaşlıyım” demiş.

        - Nedense, Sabancı ile birlikte olan tüm kızlar ne Fenerli, ne G.Saraylı oluyor, hepsi doğuştan Beşiktaşlı çıkıyor, bu nasıl büyük tesadüf böyle!..

        *************

        HERKESİ UÇURURDU

        - 33’üncü yaşına basan Süreyya Yalçın, kutlamalar sırasında iki katlı doğum günü pastasını koca bir kılıçla kesmiş.

        - Misafirleri Allah korumuş, ya pasta dört-beş katlı olsaydı, o zaman havan topu kullanacaktı demek ki!..

        *************

        İŞLERİ DE YAPSAYDI

        - Bir iki yabancı artist giydi diye, şarkıcı Sertab Erener de hemen bir işçi tulumu giyip, sokağa öyle çıkmış.

        - Yanına alet çantası da alsaydı ya, hiç olmazsa bir-iki tamir işini de hallederdi, düşünemedi herhalde!..

        Diğer Yazılar