Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Bodrum Times gazetesinde şahane bir yazı okudum.

        Köşe yazarı Ayhan Ongun’un kaleme aldığı yazının başlığı “Siyasette liyakatın önemi” idi.

        Konuyu çok beğendim, izniyle bazı alıntılar aktarmak isterim..

        *

        - Siyasette liyakat kavramı her zaman her parti tarafından sıkça dile getirilir, ama ne yazık ki hiç uyulmaz ve dikkate alınmaz.

        - Kurumların önemsemesini beklediğimiz bu kavramın kişilerde karşılığı “had bilmektir”.

        - Bizler siyaset kurumundan; görev talep edenlerin liyakatine bakılmasını isterken, bu göreve talip olan kişilerden de haddini bilmelerini bekleme hakkımız vardır.

        - Yaşamı boyunca iki kişiyi yönetmemiş insanların ülkeyi yönetmeye talip olması ne kadar yanlış ise, kişinin ekonomik gücü, etnik kimliği ya da sosyal konumundan yararlanmak adına kişileri taşıyamayacağı yükün altına sokmak da bir o kadar yanlıştır.

        - Milletvekilliği, belediye başkanlığı gibi görevler bir meslek değildir.

        *

        - Ancak, bir meslek için gerekli olan teknik donanım ve eğitimden çok daha fazla donanım ve yetenek gerektirir.

        - Bu yüzdendir ki, iyi doktor, iyi avukat, iyi mühendis ya da iyi insan olmak tek başına siyasette başarıyı getirmez.

        - Keza genç, yakışıklı, güzel, bakımlı veya çok deneyimli olmak da yetmez.

        - O nedenle, hangi durum ve koşulda olursa olsun, yaşamın her alanında olduğu gibi siyasette de liyakat çok önemlidir.

        - Emek verilmeden alınan hiçbir görevde başarılı olmak mümkün olmayacağı gibi, liyakat sahibi olmayan kişilere verilecek her görev, o kişi için bir yüktür ve zaman içerisinde bu yükü taşıyamayıp yıkıldığı zaman, ondan niye yıkıldığının hesabını sorma hakkımız da olmaz.

        *

        Ayhan Ongun’un saptamalarına benzer yorumları ben de bu köşede defalarca yaptım.

        Fakat, başarılı olduğumuz söylenemez.

        Partilerce yapılan değerlendirmelerin liyakate dayalı, objektif ölçülerde olduğuna inanmak pek mümkün değil.

        Çünkü, elimizde yığınla örnek var.

        Bu seferki tercihlerde yanılmayı isterdim, ancak samimi olmak gerekirse, hiç umutlu değilim.

        Manuş Baba ayağıma geldi

        Türk pop müziğindeki son keşfim Manuş Baba..

        İki şarkısını öyle beğeniyorum ki, günde 5-6 kez dinliyorum.

        Biri; Dönersen Islık Çal..

        Diğeri.. Eteği Belinde..

        Ne şanslıyım ki, kendisi şahsen ayağıma kadar geliyor.

        Bunun için Narlıdere Belediye Başkanı Abdül Batur’a teşekkür borçluyum.

        Çünkü..

        Dün akşam başlayan geleneksel “Gençlik ve Çiçek Festivali” kapsamında, Manuş Baba’yı da konsere getiriyor.

        Festivalde dün gece Aşık Mahzuni Beste Yarışması’nın finali vardı.

        Bu akşam saat 20.00’de Ercan-Gökhan, hemen ardından 21.00’de de Edip Akbayram konseri olacak.

        Festivalin son günü olan yarın akşam ise, Pir Sultan Abdal Parkı içinde saat 21.00’de Manuş Baba sahne alacak.

        Eğer benim gibi Manuş Baba’cı iseniz, herkese ücretsiz olan bu fırsatı kaçırmamanızı öneririm.

        Sizin “Askıda Odanız” yok mu

        Kemik İliği Transplantasyon ve Onkoloji Merkezi Kurma ve Geliştirme Vakfı (KİTVAK), çok uzun yollardan bu günlere geldi.

        Prof. Dr. Suat Çağlayan’ın girişimleri ile, lösemili çocuklara maddi ve manevi destek sağlamak için 1991 yılında toplanmıştık.

        Benim de aralarında bulunduğum küçük bir ekiple, KİT-DER’i kurmuştuk.

        Derneği, 1995 yılında vakfa dönüştürdük.

        Böylece, daha büyük çaplı organizasyonlar ve hedeflere ulaşabilirdik.

        Nitekim, adımlarımızın doğru olduğu seneler geçtikçe daha iyi anlaşıldı.

        *

        KİTVAK bugün topluma dev hizmetler üreten, “kanser hastalarına ve ailelerine” büyük destekler sağlayan ülkenin en önemli kuruluşları arasına girdi.

        Ben ne yazık ki, artık diğer gönüllü arkadaşlarım kadar aktif değilim, sadece basın desteği verebiliyorum.

        Ki..

        Sizlere şimdi yine öyle bir destek çağrısında bulunacağım.

        *

        KİTVAK, Ege ile Dokuz Eylül Üniversitesi Hastaneleri’ne yardımseverlerin katkılarıyla birer “Konuk Evi” açtı.

        Konuk Evi’nden hasta yakınları yararlanıyor, sokaklarda, parklarda yatmak zorunda kalmıyorlar.

        Bu evlere destek için de “Askıda Oda” uygulaması başlatıldı.

        Çalışmalara omuz vermek isteyenler, “Askıda Oda” hesabına diledikleri miktarda bağışta bulunup, onkoloji tedavisi gören ancak maddi gücü olmayan hasta ve hasta yakınlarına imkan sağlıyorlar.

        Böyle bir katkıyı düşünenler, vakfın Halk Bankası İzmir Konak Şubesi’ne ve (IBAN: TR86 0001 2009 7340 0016 0000 83) numaralı “Askıda Oda” hesabına bağışlarını yatırabilirler.

        Hatta, arzu ederlerse az-çok demeden bağışlarını aylık otomatik ödemeye bile bağlayabilirler.

        Ramazan vesilesiyle bu “iyilik yolunu” sizlere bir kez daha hatırlatmak istedim.

        Bekleye bekleye yaşlandık

        - Dokunulmazlık değişecekti.

        - Siyasi partiler kanunu değişecekti.

        - Seçim yasası değişecekti.

        - Milli gelir değişecekti.

        - İşsizlik kabusu değişecekti.

        - YÖK sistemi değişecekti.

        - Eğitimdeki çarpıklık değişecekti.

        - Trafikteki başıbozukluk değişecekti.

        - Silah kanunu değişecekti.

        - Kadına şiddet değişecekti.

        - Rektör seçim sistemi değişecekti.

        - Yolsuzlukla mücadele değişecekti.

        Eee, hani nerede?

        Bunları bekleye bekleye ömür tükettik vallaha!..

        Yok artık demeyin

        - Adapazarı’nda TEM otoyolunda giden araçtaki beş kişi; radyoda çalmaya başlayan hareketli bir şarkı sonrası arabayı kenara çekerek göbek atmaya başladılar. 5 kişiden 3’ü farklı arabaların çarpması sonucu hayatını kaybetti.

        Diğer Yazılar