Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        İntihar haberleri hem kendi içimizde, yani medya bünyesinde, hem de akademik çevrelerde her zaman tartışma konusu olmuştur.

        Bu haberlere yönelik akıllarda hep soru işaretleri ve endişeler vardır.

        Ve şu sorular sıkça gündeme gelir:

        • - İntihar yöntemi, intihar mektubu gibi içerikler haberlerde kullanılmalı mı, kullanılmamalı mı?
        • - Bu haberleri kullanmak topluma özendirici olur mu?
        • - Kamuoyuna mal olmuş kişiler ve şüpheli intihar vakaları dışında intiharın haberleştirilmesi doğru mu?
        • - Haberlerin kullanılmaması basın özgürlüğüne kısıtlama getirir mi, halkı bilgilendirmede eksiklik yaratır mı?

        *

        Gazetelerde ve televizyonlarda intihar haberlerini kullanmama yönünde genelde yazılı olmayan bir anlaşma var.

        Çok özel durumlar dışında kullanmamaya özen gösteriyorlar.

        Fakat, bu haberler dijital basında daha sık yer alıyor.

        Peki, bunun doğrusu nedir?

        Kullanılmalı mı, kullanılmamalı mı?

        *

        Bu konuda önce akademisyenlere söz vereyim.

        Yaklaşık iki yıldır tüm dünyadan gazetecilik akademisyenlerinin üzerinde çalıştığı “Gazetecilik Etiği” adlı kitapta Türkiye’den Ege Üniversitesi (EÜ) İletişim Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Şadiye Deniz ve İzmir Katip Çelebi Üniversitesi (İKÇÜ) Sosyal ve Beşeri Bilimler Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Elif Korap Özel’in birlikte yazdığı bir bölüm de yayınlandı.

        Doç. Dr. Deniz ve Doç. Dr. Korap’ın yazdıklarına göre, intihar haberleri kesinlikle kullanılmamalı.

        Çünkü bu haberler, kopya intiharlara yol açabilirler.

        Her iki hocamız da, özellikle intihar yöntemi, intihar mektubu gibi içeriklerin haberlerde kullanılmaması gerektiğini savunuyorlar.

        Toplumun bilgi edinmesi gereken istisna durumlarda ise, bu haberlerin mutlaka Dünya Sağlık Örgütü’nün intihar haberlerine ilişkin ilkeleri ve gazetecilik meslek normlarına uygun kullanılmasını öneriyorlar.

        *

        Benim görüşüm ise şöyle:

        Eğer meseleye “özendirme” penceresinden bakarsak, işin içinden çıkamayız.

        O zaman her haber kendi içinde bir “özendirme” taşır.

        Mesela dolandırıcılık, hırsızlık, cinayet, aldatma, yolsuzluk vs. gibi hiçbir haberi kullanmamamız gerekir.

        Bunun doğrusunu bulmak elbette zordur.

        Yıllarca karşılaştığımız için biliyorum.

        O yüzden, habercilik bakış açısını değiştirmek kolay değildir.

        Ama belki şu yapılabilir.

        Sıkıntılı ve kritik haberler “özendirme” endişesiyle değil, “sağduyu, sorumluluk ve saygı” üçlüsüyle değerlendirilebilir.

        Bu üçlü yaklaşım, sorunlu haberlerdeki sancıları belli düzeye çekebilir.

        Ancak gazeteciliği ve haber kullanımını tek bir kurala ya da belli yasaklamalar zincirine bağlamak imkansızdır.

        Çünkü, her engelleme basın özgürlüğüyle ters orantılıdır.

        Bizi bu ikilemden ancak saygı, sağduyu ve sorumluluk duyguları kurtarır.

        Ki, bu üçlü yazılı olmayan, basın özgürlüğünü kısıtlamayan, eğriyi doğruya çeviren beyaz ve olumlu yaptırımlardır.

        Gerçek gazetecilik etiği bunlardır, fakat bir arada bulunmaları epey zordur!..

        Diğer Yazılar