Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        30 Ekim 2020 tarihinde gerçekleşen depremde 79 bin 272 bağımsız bölüm hasar almış ve yaklaşık 250 bin kişi depremle birlikte evini terk etmek zorunda kalmıştı.

        Yakınlarıyla birlikte yaklaşık 500 bin İzmirli mağdur olmuştu.

        İzmir Depremzedeleri Dayanışma Derneği, başkan Haydar Özkan önderliğinde, bir seneyi aşan süreden bu yana İzmirli depremzedelerin mağduriyetlerini ve içinde bulundukları çözümsüz durumu haykırıyor.

        Geçtiğimiz süreçte pek çok kurum bu mağduriyeti anladı ve depremde zarar görenlerin içinden çıkılmaz bir durumda olduklarının farkına vardı.

        Ne yazık ki sadece Türkiye Mimarlar ve Mühendisler Odası Birliği (TMMOB) İzmir Şubesi varamadı.

        Bu da depremzedeleri ziyadesiyle üzüyor, onları en fazla anlaması gereken kurumun bu duyarsızlığına anlam veremiyorlar ve doğal olarak da tepki gösteriyorlar.

        *

        Geldiğimiz noktada tarihsel birikimi ve kültürünün de etkisiyle, yaşamın her alanında halktan, emekten yana olan TMMOB’un, İzmir Büyükşehir Belediye Meclisi’nce onanan imar artışının iptaline dönük açmış olduğu dava, depremzedeleri hayal kırıklığına uğrattı.

        TMMOB ısrarla İzmirli depremzedeleri duymak istemiyor, onları tümüyle görmezden geliyor.

        Oysa, deprem olduğu günden bu yana depremzedelerin en büyük destekçisi TMMOB olmalıydı.

        Maalesef olamadı, hala da olamıyor.

        TMMOB, bulunan çözümlere itiraz ederken, dava açarken, kendisi dişe dokunur bir öneri sunmuyor.

        “Devlet evlerinizi bedavaya yapsın” talebi ise, gerçeklikle bağdaşmıyor, popülist bir söylem olmaktan öteye geçmiyor.

        *

        İZDEDA Başkanı Haydar Özkan’ın da ifade ettiği gibi, ülkemizin ve yurttaşlarımızın içinde bulunduğu ekonomik koşullar herkesin malumu.

        Hal böyleyken sorunların çözümü için gerçekçi politikalar üretme gerekliliği ortada.

        Ülkemizdeki enflasyonist etkiyle birlikte kentsel dönüşüm için ödenmesi gereken miktar 600 bin – 700 bin liralara kadar yükseldi.

        Bu düzeydeki meblağları depremzedelerin ödemesi olanaksız.

        İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin çözüm olarak sunduğu emsal artışı kararı, mevcut durumda tek çıkış yolu olduğu çok net ortada.

        Aksi durumda depremzedeler arsa paylarını yok paraya satmak zorunda kalacaklar.

        TMMOB nedense bu mağduriyeti bir türlü kavrayamıyor ve anlayamıyor.

        Emsal artışı kararını çarpıtıp, depremzedeleri “rantçılıkla” suçluyor.

        *

        İZDEDA, sürecin başından bu yana iki temel gereklilik olduğunu kararlılıkla vurguluyor.

        Birincisi, yerel yönetim tarafından yalnızca depremde zarar gören binalar için sağlanacak olan emsal artışı..

        İkincisi, merkezi hükümet tarafından sağlanacak olan faizsiz kredi desteği..

        Çözümü ancak bu ikisi sağlar.

        Depremzedeler birinci haklarına bir yılı aşan zorlu şartlardan sonra kavuşmuşken, TMMOB’un açtığı dava neyin nesi oluyor, hangi hakkı, kimi savunuyor?

        Hani halk öncelikliydi, hani vatandaşın can güvenliği her şeyin önünde gelirdi?

        Ne oldu bu düşüncelere de, depremzedeler birden bire “rantçı” kimliğine dönüşüverdi?

        İZDEDA gibi ben de, depremzedelerin hayatını karartan bu kararını gözden geçirmeye ve davadan çekilmeye davet ediyorum.

        Ateş düştüğü yeri yakıyor, TMMOB da bu yıkımı görsün ve elini vicdanına koysun artık!..

        Diğer Yazılar