Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        İRAN’da ekonomik gerekçelerle başlayan karmaşa devam ederken, tüm kurumların mutlak şefi konumunda olan dini lider Ayetullah Ali Hamaney’in bugünlerde söyleyecekleri kadar vermiş olduğu eski beyanatların da büyük önem taşıdığı kanaatindeyim. Önceki gün ilk kez olaylara ilişkin bir açıklamada bulunan Hamaney, “Düşmanlarımız para, silah ve ajanlarını kullanarak ülkemizi karıştırdı” demişti.

        İran’ı 1989 yılından beri yöneten Hamaney için devletin hafızası, beyni, yetkisi ve gücü tartışılmaz tek lideri dersek hiç de abartmış olmayız. 1939 doğumlu Hamaney, İslam Devrimi gerçekleşip şah ABD’ye sığındığında 40 yaşındaydı. Humeyni’nin ölümünden sonra başına geçtiği rejimi, dini lidere tüm kurumlar üzerinde sonsuz yetki tanıyan anayasa sayesinde istediği şekilde yonttu ve bugünlere getirdi. Dolayısıyla bugünkü olayları doğrudan kendi otoritesine yönelik bir isyan olarak okuması da şaşırtıcı sayılmaz. Batı edebiyatını hatmedecek düzeyde derin bir entelektüel birikime sahip, John Steinbeck ve Victor Hugo’ya hayranlığını da gizlemeyen bir devlet adamı olarak bilinir Hamaney. Ülkesindeki olayları doğrudan Batı’ya bağlaması daha önce çok etkilendiğini söylediği Gazap Üzümleri’ndeki vahşi kapitalizme yönelik köklü nefretiyle de açıklanabilir.

        2000’li yılların başında katıldığı bir sohbette, Sovyetler’i yıkarak komünizmi alt eden ABD’nin yeni planlarını İran İslam Cumhuriyeti’ni yıkmak üzerine inşa ettiğini iddia etmişti. Aynı sohbette Sovyetler’in yıkılışına zemin hazırlayan bazı faktörler de sıralamış ve şu mealde konuşmuştu: “Yoksulluk, yolsuzluk, adaletsizlik, baskı ve milliyetçilik yayılmasaydı, ABD kültürel işgal ve medya manipülasyonuyla Sovyetler’i yıkamazdı.”

        Hamaney’e göre İran’ın Sovyetler’in kaderini paylaşma ihtimaliyse yok denecek düzeyde. Bu iddiasını da “İslam’ın, komünizm gibi köksüz, kazananın kaybedene dayattığı bir ideoloji olmamasına” bağlıyordu. İran devriminin de İslam’ın meşruiyetine yaslanması hasebiyle asla yıkılamayacağını savunuyordu. Hamaney’in İslam’la ilgili söylediklerine elbette ki katılıyorum. Ancak İran’ın SSCB’nin kaderini paylaşamayacağını vurgularken söylediği bu sözleri, İran’ın dini siyaseten nasıl araçsallaştırdığını göstermesi yönüyle de manidar buluyorum. Yolsuzluk faktörü dikkate alınmadan açıklanması imkânsız olan bugünkü protestoların Meşhed gibi bir dini merkezde başlaması da Hamaney’in İran devleti ve İslam arasında kurmaya çalıştığı sıkı bağın zayıflamasıyla izah edilebilir herhalde.

        İRANLI YELTSİN

        Sovyetler’in akıbetine uğramaması için İran’ın yolsuzluk, zulüm, etnik gerilimler ve milliyetçi hezeyanlardan uzak durması gerektiğinin farkında olan Hamaney’in 29 yıldır “tek lideri” olduğu İran’ın geldiği yer hiç de iç açıcı değil ne yazık ki. “ABD ve İsrail’in İran’ı paralı ajanlarıyla karıştırmaya çalıştıkları şeklindeki iddiasını” kabul etsek bile Tahran’ın da bu karmaşaya içte epey zemin yarattığı gerçeği de ortada duruyor.

        Rejimin içte ve Suriye başta olmak üzere dışta yaptığı politik tercihlerle tetiklenen karmaşanın nereye gidebileceğini anlamak için biraz da Hamaney’in geçmişte “olası kriz dönemlerinde uygulanmak üzere sıraladığı önerilere” bakalım isterseniz. Hamaney, bir krizle birlikte siyasi reform ihtiyacı hasıl olursa bunun öncelikle “hiçbir yanlış anlaşılmaya mahal bırakmayacak şekilde açıkça ilan edilmesi” gerektiğini söylüyor. İkinci önemli nokta olarak da “reformların kontrolden çıkmaması için denetleyici güce sahip bir merkez tarafından” yapılması gerektiğini vurguluyor. Hamaney, ilk atılacak adım olarak söylediği, benimse sona bıraktığım önerisindeyse “SSCB’nin yıkım kararını imzalayan Yeltsin’in İranlı versiyonlarının denetim altında tutulması” gerektiğini ifade ediyor. Bu son husus, mevcut karmaşa İran’da bir açılıma yol açacak olsa bile bugünkü olayların faturasının Hamaney’e yakın çevrelerce “İran’ın Yeltsin’i” olmaya çalışmakla suçlanan Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani’nin veya selefi Mahmud Ahmedinejad’ın başına patlayacağı şeklinde de okunabilir.

        Diğer Yazılar