Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        TÜRKİYE’nin İslam dünyasındaki ve Avrupa’daki imajını kirletmeye yönelik algı operasyonları durmak nedir bilmiyor. Bu seferki saldırıyı bir Arap gazeteci dostumdan öğrendim.

        Anlattığına göre, Birleşik Arap Emirlikleri merkezli Türkiye karşıtı medya bu tartışmayı epey sevmiş(!). Mevzuyu siz de duydunuz muhtemelen. Sitesinin muhtemelen kimsenin varlığının bile farkında olmadığı ücra bir köşesinde toplanan yorumlar birleştirilerek Türkiye Diyanet İşleri Başkanlığı’nın 9 yaşındaki kızların evlenip gebe kalabileceğine dair fetva verdiği şeklinde bir haber yapılmış. Türkiye medyası ve siyaset dünyası eliyle hazırlanıp servise konulan bu iddia çok geçmeden de Türkiye’yi karalamak için fırsat arayan yabancı operasyon merkezlerinin eline düşmüş.

        Malum merkezlerden yönlendirilen bu art niyetli medyanın devreye girmesiyle de haber Arap sosyal medyasında yayılmış, pire deve olmuş resmen. Diyanet İşleri Başkanlığı, 9 yaşındaki kız çocuklarının evlenebileceğini, gebe kalabileceğini söylemiş ve AK Parti hükümeti, daha doğrusu Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan da bu yönde bir KHK için hazırlıklara başlamış gibi saçma sapan bir algı oluşturulmuş.

        Bunları anlatan gazeteci dostum, Türkiye’yi yakından bilen biri olduğu için iddialara pek inanmamış. Ancak anlattığına göre algı operasyonu Arap dünyasında Erdoğan’ı seven pek çok kesimde ciddi kaygılara yol açmış

        İddiayı duyar duymaz Türkiye’deki aklı başında hiçbir kimsenin böyle bir iddiaya inanmayacağını düşündüm. Nitekim öyle de oldu. Haber bizden çok Türkiye’yi beğeniyle izleyen ve umutlarını ülkenin İslam dünyası için sergilediği liderliğe bağlayan kamuoyunun kafasını karıştırmaya yönelik bir girişim olmaktan öteye geçemedi.

        Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş’ın saldırı üzerine devreye girip Diyanet’in hiçbir şekilde böyle bir açıklaması olmadığını net şekilde ifade etmesi, 9 yaşındaki kız çocuklarının yerinin okul olduğunu belirtmesi de isabetli oldu.

        Bununla birlikte aklıselimle, bu karalamalara karşı nelerin yapılabileceğinin de detaylı şekilde düşünülmesi gerektiği anlaşılıyor. Türkiye’nin ne laiklik ilkesinden, ne demokrasisinden, ne de mazlumların sesi İslam ülkesi olma özelliklerinden verilecek bir tavizinin olmadığının dünyaya açıkça anlatılmasına yönelik projelerin geliştirilmesi çok büyük önem taşıyor. Bu tür saldırılarda esas hedefin Türkiye’yi seven ve bu ülkeye maddi-manevi yatırım yapan insanlar olduğunu unutmamak gerekiyor.

        ***********

        AB’DEN TREXIT TEKLİFİ GELİYOR

        AB’nin İngiltere’nin ayrılış süreci için üreteceği formülün Türkiye için de kullanılmak istendiğini, bu görüşün Brüksel’de giderek ağırlık kazandığını İngilizler Birlik’ten kopma kararı almadan önce yazmıştım.

        O günlerde bu ihtimali sorduğum Türk yetkililerinse bu iddiayı ciddiye almadıklarını gözlemlemiştim. Belli ki bunların dedikodudan ibaret olduğunu düşünüyorlardı. Oysa son dönemde AB cenahından gelen “dostane” diyebileceğimiz açıklamaların tümünün satır aralarında, İngiltere’nin ayrıldıktan sonra da Avrupa Birliği’ne maksimum düzeyde bağlı kalmasını sağlayacak formülün Türkiye’ye de uygulanması öneriliyor. Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’dan tutun da Almanya Dışişleri Bakanı Sigmar Gabriel’e, Yunanistan Başbakanı Aleksis Çipras’a ve Bulgar Başbakan Boyko Borisov’a kadar tüm Avrupalı liderler verdikleri demeçlerde “Türkiye’nin AB üyesi olmadan AB’nin parçası, ortağı haline geleceği bir formül” bulunması gerektiğini ima ediyorlar. Hatta Gabriel, Brexit formülünün Türkiye-AB ilişkisinde kullanılması gerektiğini gayet açık bir dille ifade etti. Bu demeçlerin tesadüf olduğuna sadece saflar inanabilir.

        Şurası artık gayet açık ki AB, bulunacak formülü Türkiye’ye de teklif etmeye hazırlanıyor. Türkiye de gelen bu açıklamalara karşı net bir pozisyon almadan önce Brexit sürecinde üretilecek formülün çıkarına uygun olup olmayacağını görmek için bekliyor.

        Diğer Yazılar