Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        ÖNCEKİ gün Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Boğaziçi Üniversitesi’ne yönelik eleştirilerinin ardından akademide “Türk üniversitelerinin durumu” bir kez daha tartışılmaya başlandı. Son açıklanan verileri dikkate aldığımızda tablo şöyle: Boğaziçi Üniversitesi 190’ıncı olarak US News sıralamasına ilk sıradan giren Türk üniversitesi oldu. ODTÜ bu sıralamada 314’üncü. Koç Üniversitesi ise THE sıralamasında 325’inci sırada. Dünyanın en saygın sıralamalarından biri kabul edilen ancak Nobel ödülü kriterleri nedeniyle de eleştirilen ARWU’ya ise ancak İstanbul Üniversitesi girebiliyor. Bunda da Nobel ödüllü mezunu Orhan Pamuk’un katkısını göz ardı etmemek gerekiyor. Pamuk gibi Nobel ödüllü mezunu Prof. Dr. Aziz Sancar da üniversiteye artık ek puan getirecek.

        Türkiye’de dünyanın sayılı kurumları arasına girerek, bu sıralamayı yapan URAP (University Ranking by Academic Performance) raporu Türk üniversitelerinin ne durumda olduğunu da gösteriyor. 2017’de 10 sıralama kuruluşunun verileri dikkate alınarak hazırlanan rapora göre Türkiye’den 17 üniversite bu kuruluşların en az 6’sının, 5 üniversite ise 10’unun sıralamasında da yer alıyor.

        Bazı yıllar Türk üniversitelerinin sıralamada ilk 200 arasına girdiğini bazılarında da ilk 500’de bile yer alamadıklarını görüyoruz. Bunda sıralama kuruluşlarının değişen kriterlerinin, anketlerinin etkisi göz ardı edilemez.

        Ancak Türk üniversitelerinin uluslararası dergilerde yayımlanan makale sayıları artmasına rağmen dünya sıralamasındaki yerleri bu artışla orantılı neden yükselmiyor?

        Bu köşede de sayısız kez dile getirdiğimiz gibi etki düzeyi düşük dergilerde yayımlanan bilimsel makaleler, hatta 500 dolara makale basımı sağlayan “hakemli dergi pazarları”, bazı uyanık akademisyenlerin birbirine atıf yapabilmek için çıkardıkları “çakma” dergiler, “çakma uluslararası konferanslar” uluslararası arenada Türk üniversitelerini yükseltmiyor.

        URAP Başkanı Prof. Dr. Ural Akbulut da etki değeri düşük dergiler yerine kabul oranı düşük ama etkisi yüksek dergilerde yayın yapmanın önemini vurgulayarak, şöyle diyor:

        “Makale sayımız artıyor. 2013’te 26 bin iken 2016’da 36 bini aştı. Ama çoğu etki düzeyi düşük dergilerde yayımlanıyor ve atıf almıyor. Her bilim alanında etki değeri en yüksek olan ilk yüzde 25’lik dilime giren dergilerde yayımlanan makalelerin dünya ortalaması yüzde 44 iken, Türkiye kaynaklı makalelerde bu oran yüzde 21. En düşük dilime giren makalelerin dünya ortalaması yüzde 20’nin altında iken bu rakam Türkiye için yüzde 34. Türkiye üniversitelerinden çıkan makalelerin çoğu en alt dilimdeki dergilerde yayımlanıyor. Atama kriterlerinde de sadece ölçü ‘herhangi bir yayın’ olmamalı. Etkisiz dergilerdeki yayınlarıyla profesör olanlar var. Etki değeri yüksek dergilerde yayın atıf getirir. Hatırlayalım CERN’de Higgs Bozonu ile ilgili en etkili dergilerdeki makalelere atıflar Türk üniversitelerinin sıralamada sıçrama yapmasını sağladı. Türkiye’de en iyi dergilerde yayın yapabilecek bilim insanları da var, teşvik gerek. Tam gün yasasından sonra tıp fakültelerinden çok sayıda yayın yapan hocaların ayrılması dezavantaj. Ayrıca araştırma üniversitelerinde lisans öğrenci sayısının azaltılması, buna karşın lisans üstü öğrenci sayısının artırılması gerek. Tüm bunlar belli bir programla yapıldığında üniversitelerin 5 yıl içinde yükseldiğine tanıklık ederiz.“

        Diğer Yazılar