Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        İnsana dair özelliklerin, değerlerin ve davranışların toplumsal kültürle yakın ilişkisi vardır. Bu ilişki zamanla insanın var olan karakteri gibi bir toplumun karakterine nüfuz etmeye başlar. Kibir işte böyle bir toplum-birey karakteristiği oluşturabilen en tehlikeli zafiyetlerdendir.

        Öyle ki sadece bireyler arası ilişkileri değil yönetim ve siyaset sahnesini de yakından ilgilendirdiği için tarihe kayıt düşen öğütnamelere konu olmuştur. Örn. Kutadgu Bilig’de verilen öğütlerden biri kibirden uzak durmaktır.

        Bugün bu alanda süregelen çöküşün, savrukluğun ve mutlak taraflılığın temelinde de adım adım yayılan ve yükselen kibir duygusu göz ardı edilemez.

        Gazâlî’ye göre (zahiri) kibir, gösteriş, çekememezlik, kin duygularını harekete geçirerek tutumlara ve sonra davranışlara etki eder. Bu duygular zamanla yönetim psikolojisine de yansır. Bilgelerin kağanlara, yönetime talip olanlara sıraladığı vazgeçilmez kavramlardan biri oluşu boşuna değildir! Devlet yönetiminde bürokraside ve irili ufaklı örgütlerde istişareyi ortadan kaldıran, yanlış kararları tetikleyen bir tutum ve davranış problemidir kibir…

        Siyasetçiler her ne kadar sözler ve semboller üzerinden insanı kamil olmanın hazzı vurgulansa da bir kere harekete geçen kibir duygusu sistemin görünmeyen kuralı haline dönüşmektedir. Ne pahasına olursa olsun karşı tarafı alt etme anlayışı buradan yükselmektedir. Şimdilerde sosyal medya da bu problemle karşı karşıyadır.

        REKLAM

        NE DİN NE TÖRE İZİN VERİYOR...

        Nerden bakarsanız bakın kibir insanlığın akıl çıkmazıdır. Kuran-ı Kerim’de de birçok defa Kibir duygusuna yer verilmektedir. Özellikle kibir arttıkça “inkar” edişin birey tarafında içselleştirildiği vurgulanmaktadır. Öyle ki A’raf suresinde şöyle yazmaktadır: Yeryüzünde haksız yere büyüklük taslayanları ayetlerimden uzaklaştıracağım. (Onlar) bütün ayetleri görseler de ona iman etmezler. Doğru yolu görseler onu yol edinmezler...” Yine Münafikun suresinde kibirli insanın davranışlarından söz ederken “…Her kuvvetli sesi kendi aleyhlerine sanırlar” denilmektedir.

        Böyle bakıldığında aslında kibir aklın görevini yerine getirmesini engelleyen bir virüs gibidir. Zamanla insanın benlik duygusunu da akılalmaz bir noktaya götürmektedir. Ne eş zamanlı bir tesadüftür ki; kibrin kol gezdiği alanlarda, bir diğerini geçebilmek ihtimali, adeta korkuya dönüşmekte ve karşı tarafı alt etmek için acımasız yöntemler sıradanlaşmaktadır.

        İşin yönetim ve siyaset kısmına dönecek olursak devlet soyut bir kavramdır. Onu görünür, etkileşim kurabilir hale getiren siyasal iktidar ve yönetim kademelerinde yer alanlardır. Bu yönüyle devlet elbette bir gurur yansıtıcı olabilir; ancak kibir sirayet ettiğinde ne ortak akıl ne de ortak yarar kalır orada…

        Diğer Yazılar