Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        Bugünlerde toplumsal kutuplaşmayı daha da derinleştiren ve vatandaşın gerçek sorunlarından uzak tartışmalar yaşanıyor. Türkiye’nin yakın coğrafyasında ağırlaşan sorunlar ve artan sorumluluklarıyla birlikte düşündüğümüzde bu sürecin tehlikelerle örüldüğünü söylemek gerek.

        Çünkü Suriye, Irak, Ege, D.Akdeniz derken bu kez de Azerbaycan-Ermenistan arasındaki çatışmalar Türkiye’nin etki alanına girdi.

        Şüphesiz Azerbaycan, Türkiye için sıradan bir komşu ülke değil. Hem bir jeo-stratejik güç alanı hem de bir direnç merkezi…

        İki gündür görüntüleri izlemişsinizdir; Azerbaycan ve Türkiye silahlı kuvvetleri 1-10 Ağustos tarihlerinde kara ve hava unsurlarıyla birlikte tatbikat yapacaklar. Gerçekten gurur vericiydi. Bu tatbikat sadece Ermenistan’a değil onun arkasındaki güçlere de net bir mesaj niteliğindedir.

        Nasıl olmasın ki Azerbaycan adeta Türkiye’nin şahdamarıdır…

        Tatbikat çerçevesinde Türk askerleri, Araz nehri üzerinde Nahçıvan Özerk Cumhuriyeti'nin Sederek sınır kapısında yer alan Ümit Köprüsü'nde törenle karşılandı. Tatbikatın sürdürüleceği şehirler Bakü, Nahçvıvan, Gence, Tovuz, Gazak, Kürdemir, Yevlak kritik öneme sahip yerler.

        Burada Nahçivan’a özel bir yer açmak lazım. Zira Türkiye’nin Türk Dünyasına açılan kapısı Azerbaycan’dır. Azerbaycan’dan Türkiye’ye uzanan koridor ise Nahçıvan’dır. Bir diğer koridor olan Zengezur’un nasıl Ermenistan’a verildiğini yazmıştım.

        REKLAM

        O tarihlerde Nahçıvan da Ermenilere verilmek isteniyordu. Amaç Ermenistan’ı Sovyet Rusya’ya tam tabi kılmak ve Türkiye’yi Türk Dünyasından koparmaktı.

        Ancak bu tehdidi gören birisi daha vardı.

        Mustafa Kemal Atatürk!

        1921 Kars Anlaşması ile Nahçıvan Azerbaycan tarafında kalmış ve Türkiye’de bir garantör ülke haline gelmişti. Onun öncesinde müzakereler için Moskova’ya giden Türk heyeti ile Atatürk arasında geçen şu diyalog onun ne kadar ileri görüşlü olduğunun bir göstergesiydi.

        Heyette yer alan Yusuf Kemal Bey, Mustafa Kemal’e sorar: "Paşam Ruslar Nahçıvan üzerinde ısrar ederlerse ne yapalım?"

        Mustafa Kemal Paşa, "Nahçıvan Türk Kapısıdır. Bu hususu nazar-ı itibara alarak elinizden geleni yapınız.” der. (Kazım Karabekir Paşa da buraya “Şark Kapısı” diyordu.)

        Hatta toplantıda Stalin, Yusuf Kemal Beye "Nahçıvan üzerinde niçin bu kadar ısrar ediyorsunuz?" deyince o da, "Orası Türk kapısı da ondan" cevabını verir.

        Bu görüşmelerde Türk heyeti başlangıçta Nahçıvan'ı Türkiye himayesine almak istese de müzakereler neticesinde Nahçıvan'ın özerk bir yapıya sahip olması ve başka bir devlete terk etmemek şartıyla Azerbaycan himayesine bırakılması kararı alınmıştır. Kimi kaynaklarda Atatürk’ün İran’dan kendi parasıyla bir miktar toprak satın alarak Nahçıvan hattını korumaya çalıştığı da iddia edilir.

        Nihayet görüşmeden dönen heyete Mustafa Kemal şöyle söyler: "Yusuf Kemal Bey kapımız mevcudiyetini muhafaza ediyor, bizim için mühim olan budur.”

        Muhafaza edilen kapı işte bugün hepimizi gururlandıran Türk askerinin Azerbaycan’a girerken karşılandığı kapıdır…

        Diğer Yazılar