Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        Geçtiğimiz günlerde Kazakistan Uzay Ajansı heyeti ile Türkiye’de yeni kurulan Uzay Ajansı yetkilileri bir araya geldiler. Bu ziyaret bana 2001 yılında içerisinde olduğum bir projeyi hatırlattı. 1986 yılında vatandaşlara mektup alışkanlığını geliştirmek için düzenlenen “2000 yılına mektup” kampanyası çerçevesinde Bayram Kaya adlı bir vatandaş da mektup yazmıştı. Mektup “Uzaya Çıkan İlk Türk’e” teslim edilmek üzere yazılmıştı. Bu mektubun varlığını tespit eder etmez 1986’nın Ekim ayında Kazakistan’dan çıkan aya çıkan astronot Toktar Aibekirov’u fark ettik. İşin ilginç yanı mektup da tam o ay kaleme alınmıştı. Dönemin Ulaştırma Bakanı Oktay Vural’ın bilgisi dahilinde Türkiye’ye davet ettik. Artık mektubun sahibi Toktar beydi…Nitekim “Bir Türk evladı olarak gurur duydum” diyerek doğru kişi olduğunu da kanıtlamıştı. Burada unutmadığım bir başka husus gazetecilerin sorusu üzerine “İstanbul Boğazı uzaydan çok güzel görünüyor…” cümlesiydi. Uzayda üretilecek ilaçların insanlığa farklı bir pencere açacağını belirten Aibekirov “Türkiye’den Kazakistan’a astronot yetiştirmek üzere araştırmacı götürebiliriz” diye eklemişti.

        Gerçekten uzaydan her şeyi gözlemlemek mümkün müydü?

        REKLAM

        Bugün artık uzay çalışmaları denildiğinde sadece uydu ve roket teknolojisi akla gelmemeli. Burada kendi politikanızı uygulamaya geçirebildiğiniz takdirde tarımdan, sanayiye pek çok sahada kabiliyet ve hız kazanıyor, verimlilik artışı sağlayabiliyorsunuz. Bir diğer önemli yanı yeni bir lige taşınıyorsunuz ki sadece veri ve bilgi güvenliği bakımından bile gelecek yılların en hassas konularından birisi olacaktır.

        Şuan ABD, Rusya ve Çin uzaya insan gönderen ülkeler ve halen dünyada 80’den fazla ülkenin uzay ajansları var. Bu üç ülkenin dışında Hindistan, Çin, Fransa ve Avrupa Uzay Ajansı önemli ilerlemeler kaydediyor. İşte bu noktada Kazakistan dünyanın en büyük üssü Baykonur Uzay Üssünü topraklarında barındırıyor. Bağımsızlığın ardından 1994 yılında Rusya'ya 20 yıllık süreyle kiralanan alan, 2004 yılındaki protokolle kira süresi 2050 yılına kadar uzatılmıştı. Rusya bu amaçla bakım masrafları hariç yıllık 115 milyon dolar ödüyor. Bu bedelin çok daha fazlasını çıkarıyor… Buradan Uluslararası Uzay İstasyonu’na gönderdiği her bir astronot için 55 milyon doların üzerinde bir rakam alıyor. Hatta Rus uzay ajansı (Roscosmos) tarafından yapılan açıklamada 2030 yılından sonra tamamen yeni bir istasyon kuracakları iddia edilmişti.

        Türkiye ise bu alanda bağımlılığı azaltacak çalışmalar yapmak istiyor. Ne ölçüde başarılabilir zaman gösterecek. 2018 yılında çıkarılan Cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı bünyesinde bulunan Havacılık ve Uzay Teknolojileri Genel Müdürlüğü kapatılmış ve yerine Türkiye Uzay Ajansı kurulmuştu. Ajans henüz yapılanmasını tamamlamaya çalışıyor. Web sayfası yapım aşamasında.

        Bu alana eleman yetiştirecek üniversite bölümleri genelde Fen Fakültesi ya da Mühendislik fakültelerinde kuruluyor. Henüz sayıları ve imkanları sınırlı olan bu bölümlerim mezunları için Uzay Ajansı teşvik edici çalışmalar yapmalı. Örneğin Aibekirov'un yollar önce dediği gibi öğrencilerden belirli koşullara sahip planlar Baykonur'a gönderilebilir mi?

        Geçtiğimiz günlerde Kazakistan Ankara Büyükelçi Abzal Saparbek’in öncülüğünde gerçekleşen heyetler arası görüşmede kapsamlı bir işbirliği protokolünde son aşamaya gelindi. 2019’daki karma ekonomik komisyon toplantısından bu yana gündemdeydi. Araya salgın süreci girmese daha önce imzalanacaktı. Nihayet Baykonur’da imzalar atılacak.

        Muhakkak ki Türkiye'nin önünde uzun bir yol var. Ancak Kazakistan uzay araştırmalarında sıradan bir ülke değil; 30 yıldan fazla tecrübesi ve birikimi var. En önemlisi Baykonur var. Şuan belki Ruslar kiralamış olabilir. Ancak ortak çalışmalar yapılmasına bir engel yok.

        Hatta bu çalışmalar iyi giderse gelecek yıllarda Türkiye bu üsse neden talip olmasın!

        Ve bu adımlar Türk Konseyi ülkelerinin de dikkatini çekecektir. Azerbaycan, Macaristan, Özbekistan’da bu konuda istekliler. Unutulmasın ki yüzyıllar önce bilimde önemli bir yeri olan Uluğ Bey’in (Özbekistan/Semerkand) astronomi ve matematik alanlarında yaptığı çalışmalar günümüzde ders kitaplarına kadar girmiştir.

        Türkiye kendisinden beklenen adımları atabilirse diğer ülkeler de katıldığında çok daha güçlü bir merkez meydana gelebilir.

        Diğer Yazılar