Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        Dün Fransa Senatosunun kararı üzerine Azerbaycan Parlamentosu Fransa’nın AGİT Minsk Grubu Eşbaşkanlığından çıkarılması için hükümete başvuru çağrısında bulunan bir karar aldı. Ardından Fransa’nın Bakü Büyükelçisi çağrılarak ilgili nota verildi. Bir süre önce de Dağlık Karabağ Azerbaycan Topluluğu Başkanı Milletvekili Tural Genceliyev, AGİT Minsk Grubu eş başkanlarından biri olan Fransa'yı bu kurumda görmek istemediklerini belirtmişti. Genceliyev şöyle demişti: “Bölgeyle hiçbir bağlantısı bulunmayan Fransa, zamanında Azerbaycan'ın zayıf durumda olmasından faydalanarak eşbaşkanlıkta yer almıştı. Biz Fransa'nın eşbaşkanlıktan ayrılmasını talep ediyoruz. Ermenistan ve Azerbaycan'la sınırı bulunan, bölgenin güvenliği açısından büyük potansiyel ve olanaklara sahip bir ülke olan Türkiye var. Türkiye'nin bölgede güçlenmesi bölgeye istikrarın gelmesi, sorunun kısa zamanda barış yoluyla çözülmesi demektir. Minsk Grubu eşbaşkanlarından biri olarak Türkiye'yi görmek istiyoruz.”

        Aslında AGİT Minsk Eşbaşkanlarının tarafsızlığını zedeleyen nihai gelişme 14 Mart 2008’de BM Genel Kurulu’ndaki oylamada yaşanmıştı. BM Genel Kurulu’nda Dağlık Karabağ bölgesini işgal eden Ermenistan'ın buradan derhal çekilmesini öngören tasarı Genel Kurul’da kabul edilmişti. Tasarıya 39 ülke lehte oy verirken, 100 ülke çekimser kalmış yedi ülke de aleyhte oy kullanmıştı. Bu yedi ülke arasında Amerika, Rusya ve Fransa da vardı. Bunun üzerine Azerbaycan Dışişleri Bakanlığı AGİT'in Minsk Grubu Eş Başkanlarının değiştirilmesini içeren başvuruyu AGİT’e göndermişti. Zira AGİT Minsk Grubunun daha önceki kararlarında benzer ifadeler açıkça yer alırken BM içerisinde çekimser bile değil aleyhte oy kullanmışlardı. Bu çözümsüzlük yönündeki temel bir irade beyanıydı. Zaten 20 yıllık süreçte bu iradelerini açıkça ortaya koydular.

        Bu kapsamda Türkiye'nin AGİT Minsk Grubu eşbaşkanlığı zaten bir oldu bittiyle elinden alınmıştı. Bunun detaylarını yazmıştım.

        Yani Türkiye açısından bu bir lütuf değil. Grubun ilk meydana geliş sürecinde Türkiye için bir hak ve çözüm adına da bir gereklilikti. Şimdi koşullar o noktaya yeniden getirdi. Eğer bu sistemim devamı isteniyorsa Türkiye eşbaşkanlar arasında yer almadan Minsk Grubu fiiline sona ermiş sayılır.

        Azerbaycan’ın “Fransa’yı istemiyoruz” demesi doğru şunu da eklemek lazım: “Türkiye de eşbaşkanlardan biri olmadan Minsk Grubunun güvenilirliği kalmamıştır...” Bu artık örgütün devamı açısından da bir zorunluluktur...

        Diğer Yazılar