Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        Dünyada son dönemde yaşanan gelişmeler dikkate alındığında en etkili yönetim uygulamalarından biri "sürdürülebilir liderlik" konusunda atılan adımlardır. Zira Sürdürebilirlik, farklı coğrafyalarda ve koşullarda da olsa ülkeler için ayakta kalabilmenin, kalkınmayı sürdürebilmenin bir aracı haline gelmiştir. Bu liderlik biçimini uygulayan yönetimler, siyasal ve ekonomik sistemlerini, dış politika kararlarını uyarlamaktan ve yenileşmeden kaçınmazlar.

        Sürdürülebilir liderliğin 21. yüzyıldaki en belirgin örneklerinden biri Kazakistan’da yaşanmıştır. Ülkede sıkıntıların ve sistemsel problemlerin yoğunlaştığı bir dönemde Kazakistan’ı 28 yıldır yöneten Cumhurbaşkanı Nursultan Nazarbayev 19 Mart 2019 günü sürpriz bir kararla görevinden ayrılacağını ve yerine Senato Başkanı Kasım Jomart Tokayev’i önerdiğini açıkladı. Ardından 20 Mart’ta Kazakistan parlamentosunda yemin töreni gerçekleşti ve yeni Cumhurbaşkanı Kasım-Jomart Tokayev oldu. Nazarbayev 1940 doğumluydu... Adeta zirvedeydi. Sadece kendi ülkesinde de değil. Bölgesinde bir uzlaştırıcı haline gelmişti. Buna rağmen aldığı kararla ülkesindeki olası bir kaosu engellemek ve dönüşümün sürdürülebilirliğini sağlamayı hedeflemişti. (arka planı için bkz.) 19 Mart tarihindeki konuşmasında bu kararıyla ilgili “Benim görevim yönetimi yeni nesil liderlere devretmek…” şeklinde açıklamıştı.

        Bu karar aslında bir yönetimsel değişikliğin hem sebebi hem de sonucuydu. Nitekim Nazarbayev’in böyle bir hamle yapacağını yıllar önce ilk seslendiren kişiydim. Katıldığım programlarda ve konferanslarda “Nazarbayev’in kendi isteğiyle, sağlığında görevini devredeceğini” anlatıyordum. Nazarbayev bu süreci Anayasa değişikliklerine hız verdiği 2016-2017 yılından bu yana planlıyordu. 2017’de yapılan anayasa değişikliği ile 30’dan fazla yetkisini parlamento ve hükümete devretmişti. Ülkenin yönetim sistemini tadil eden bu değişiklik kamuoyunda yeterince irdelenmese de gelmekte olan şeyin çok yaklaştığı anlaşılıyordu. Kazakistan bir süredir güçlü başkanlık modelinden başkanlı parlamenter sisteme giden yolun taşlarını döşemeye başlamıştı. Yani yine bir devlet başkanı olacak, ancak bakanlar kurulu ve özellikle parlamentonun ağırlığının arttığı, denge ve fren mekanizmasının daha iyi işlediği bir siyasal yapı öngörülüyordu. Ayrıca aynı tarihlerde ülkedeki bürokrasinin yaş ortalamasını düşürülüyor, Nazarbayev bizzat bu kadro değişimine izin veriyordu.

        Daha geriye gidilecek olursa Nazarbayev ülkesindeki Başkanlık sistemine ilk önemli müdahaleyi 21 Mayıs 2007 tarihindeki değişiklikle yapmıştı. Değişikliğin ardından şöyle demişti:

        “Bu Anayasa değişiklikleriyle, yönetim sistemimiz Başkanlık Tipi Cumhuriyet olarak devam etmekle birlikte, parlamentonun yetkilerinin kapsamlı bir şekilde genişletmesine yönelik çalışmalar yapılmasını öneriyorum. Bu değişiklik, bizi başkanlık tipi cumhuriyet modelinden başkanlık-parlamenter tipi bir yönetim modeline taşıyacaktır.”

        Başkanlı-parlamenter sistem SSCB sonrasındaki devletleri inceleyen Shugart ve Carey’in bir sınıflandırmasının ürünüdür. Burada parlamenter sistemin unsurları yerlerini korurken halkın seçtiği bir devlet başkanı sisteme sokulur. Böylelikle başkanlık, yarı başkanlık ve esasen parlamenter sisteme de tam benzeme-yen bir model ortaya çıkar. Modelin avantaj ve dezavantajlarına bakıldığında “süper başkanlık” ile parlamenter sistem arasında bir yerde durur. Her iki sistemden bir diğerine geçmek isteyen ülkeler bu modelle mutlaka yüzleşirler.

        Bu kapsamda 2017 yılında Nazarbayev'in isteği ile başlatılan ve kendi yetkilerinin bir kısmını hükümete/parlamentoya devretmesini sağlayan Anayasa değişikliği milletvekilleri tarafından kabul edildi. Anayasanın 19 maddesinde 26 değişiklik yapılarak Cumhurbaşkanının yasama/yürütme alanındaki 35 yetkisi devlet başkanından alınarak hükümet ve parlamentoya aktarılmış oldu. Bugün milletvekilleri kağıt üzerinde de olsa düne göre daha güçlenmiş durumdalar.

        İşte bu adımlarla Nazarbayev bugün Cumhurbaşkanı değil ama ülkesinin yönetiminde hala sürdürülebilir bir liderlik mekanizmasının odağında Elbaşı (ebedi lider/yol gösterici) konumunda bulunuyor. Bu sebepledir ki; 2011 yılında alınan bir kararla her yıl 1 Aralık tarihi “Kurucu Cumhurbaşkanı Günü” olarak kutlanıyor.

        Bu anlamlı günü kutluyorum…

        Diğer Yazılar