Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        Siyasi partiler demokratik siyasi hayatın vazgeçilmez unsurlarıdır. Anayasada aynen böyle yazar. Her ne kadar mevcut kanun özellikle partilerin iç işleyişine yönelik antidemokratik hükümler barındırsa da vatandaşların siyasete katılımını sağlayan yegane organizasyondur siyasi partiler…Ve hepimizin bu ülkede barış ve huzur içerisinde yaşamak istediğine inanıyoruz. Farklılıklarımız da elbette zenginliğimiz olarak kabul edilmeli. İşte siyasi partiler eğer gerçekten amacına uygun kullanılabilirse çoğulculuğun da zeminidir. Öyle ki dili, dini, mezhebi vb hiçbir ayrım gözetmeksizin tüm Türk vatandaşları yasalara uygun biçimde siyasi parti kurabilir ve dahi bir partiye girebilir. Hoş! Bu “girebilir” kısmında ciddi sorunlar olduğu malumunuz…

        Bunlar başka bir yazının konusu olmakla birlikte geçtiğimiz ay gündeme gelen bir partiden bahsetmek istiyorum.

        Aralık ayı başında Erbil merkezli bir haber sitesi üzerinden Türkiye’de “Kürt Demokrat Partisi” (KDP) adında bir partinin kurulduğu haberi vardı. Sonra farklı kaynaklar da kullandılar. Zira haberin içeriğinde söz konusu partinin İçişleri Bakanlığı’na gerekli evrakları vererek “alındı belgesi” almak suretiyle kurulduğu ifade ediliyordu. Haliyle sosyal medyada da çok konuşuldu. Ardından 10 Aralık’ta İçişleri Bakanlığı bunu yalanladı. Yine de tartışma devam etti ve söz konusu partinin 14 Aralık’ta bir basın toplantısı düzenleyeceği duyuruldu.

        Bu partiyle ilgili “HDP’ye rakip olacak” vb iddialar seslendirildiği için merak ettim ve sosyal medya üzerinden izledim. Meselenin sadece partinin adıyla ilgili olmadığı, daha da ötesinde yasalara aykırılık teşkil eden bir hedefe sahip oldukları anlaşılıyordu. Kurulduğu iddia edilen Partinin Genel Başkanı Reşit Akıncı konuşmasında muhabirin bir sorusu üzerine “Evet bizim hedefimiz de federasyondur. ” cevabını verdi. Muhabir “Tüzüğünüzde yer alıyor mu?” diye sorunca da “Hayır tüzüğümüzde yer almıyor. Çünkü…Siyasi partiler kanununda “federasyon” geçerse o siyasi partinin başvuruları kabul edilmiyor. Yani Türkiye’nin yasalarına göre. Onun için tüzükte yok. Ama çizgimizde kalbimizde (federasyon) vardır.” Yani deniliyor ki tüzüğümüzde olmasa bile hedefimiz federasyondur.

        Bir başka soru üzerine de partilerinin isminde “Kürdistan kelimesini yasaktan dolayı kullanmadık. Ama o bizim için Kürdistan Demokrat Partisidir. Çoğu partilere dava açıldığını biliyorsunuz…” diyordu.

        Evet Akıncı’nın verdiği bu bilgi doğru. Zira Yargıtay’ın “faaliyette olan siyasi partiler” tablosunda 103 parti olmasına rağmen 51., 61. ve 69. Sıralar boştur. Bu boş yerlerdeki “Türkiye Kürdistan Demokrat Partisi”, “Kürdistan Özgürlük Partisi” ve “Kürdistan Sosyalist Partisi” adındaki 4 parti hakkında Anayasa Mahkemesinde devam eden kapatma davaları bulunmaktadır.

        Gelelim anayasaya…Siyasi partiler için “Anayasa ve kanun hükümleri içinde faaliyetlerini sürdürürler.” ifadesi yer alır. Ve usulüne uygun biçimde kurulmuş olan bir siyasi partinin neler yapamayacağı da bu maddede belirtilir. Buna göre “Siyasi partilerin tüzük ve programları ile eylemleri, devletin bağımsızlığına, ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğüne, insan haklarına, eşitlik ve hukuk devleti ilkelerine, millet egemenliğine, demokratik ve laik Cumhuriyet ilkelerine aykırı olamaz…”

        Bununla birlikte Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığın da daha önce “alındı belgesinin kuruluş için yeterli olmadığı, tüm yasal şartların yerine getirilmiş olmasının gerektiği” yönünde görüşü ve tavrı bulunmaktadır.

        Bu bilgileri teyit edince söz konusu partinin gerçekten kurulup kurulmadığını da araştırdım. Evet aslında hiç kurulmamış. Fakat asıl burada dikkat çekmek istediğim husus, şekli unsurların şu ya da bu sebeple tamamlanmamış olması değil. Dolambaçlı yollarla, anayasanın ve kanunların açıkça yasakladığı hedef ve faaliyetlerin varlığına yönelik duruşlarıdır. Bu şekilde ne ülke siyasetine ne de çoğulculuk hedefine bir katkı sağlanabilir. Ve maalesef böylesi yaklaşımlar bölge insanın da umutlarını zedelemekte, vatandaşlarımızın birlikte yaşama iradesine ciddi zarar vermektedir.

        Diğer Yazılar