Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        Suriye’de son dönemdeki gelişmeler genellikle güvenlik kaygısı ve ortaya çıkan birtakım problemler üzerinden irdeleniyor. Şüphesiz bunun en büyük sebebi, kuzeydeki terör yapılanması ve Türkiye’ye gelmiş olan yaklaşık 4 milyon Suriyelinin varlığı…

        Bu temel sorun alanları Türkiye ile yaklaşık 900 km sınırının olduğu Suriye’de atılması gereken adımları gölgeleyebiliyor.

        Üstelik gerek kuzeydeki oluşumun akıbeti, gerekse Suriyelilerin geri dönüşüne ilişkin kabul edilebilir bir gelecek planlaması ortaya konulamadığı için belirsizlik ve kaygı alanı sürekli derinleşiyor.

        Söz konusu problemlerin ülke içerisindeki yanlış politik kararlar kadar uluslararası bir zemini olduğu da çok açık. 2011 iç savaşından bu yana alınan kimi kararların ülkeye nasıl bir maliyeti olduğunu hepimiz biliyoruz.

        Özellikle 15 Temmuz darbe girişiminden sonra bu konuda belirli bir politika değişikliği yaşandığı söylenebilir. Sınır ötesi operasyonlar bağlamında üç önemli harekat gerçekleşti ve ciddi bir demografik hareketlilik meydana geldi.

        Yeni ABD Başkanı Biden döneminde de Suriye’de biriken problemlerin çözümüne yönelik ciddi bir ışık gözükmüyor.

        Ancak biliyorsunuz Suriye’de, Irak’ta Türkmenler de yaşıyor. Diğer etnik unsurlar gibi onlarda ülkelerinin vazgeçilmez bir parçası. Bu meseleler konuşulurken onlar pek fazla görülmek istenmez.

        REKLAM

        Oysa bu bölgede Türkmenler konusu, bir yük ya da zorunluluk değil, Suriye’nin ve hatta bölgenin istikrarı ve geleceği açısından ele alınması lazım. Türkiye’de bu konuyu sahiplenen öyle kesimler var ki “Türkmen” sözünü bile kabul etmiyorlar. “Suriye Türkleri/Türklüğü” denilmesini istiyorlar. Halihazırda Suriye’deki Türkmenlerin büyük bölümünün Türkçe konuştuğu söylenebilir. Türkiye’ye yakın bölgelerde Türkçe konuşma oranı ve sıklığı giderek artmaktadır.

        Suriye’de Türkmenlerin gerek resmi yapılanma gerekse motivasyon açısından istenen seviyede olduğu söylemek hayli zor. Bunun çeşitli sebepleri var. Öncelikle Türkmenler arasında parçalanmışlık, saflaşma ve ayrışma o kadar fazla ki organize olmakta ya da bunu sürdürmekte zorlanıyorlar. Ayrıca siyasi ve askeri bütünlükleri olması gereken seviyenin gerisinde.

        Örneğin Suriye Türkmen Meclisi…Meclis neredeyse 1 yıldır faaliyetlerini durdurmuş gözüküyor. Şuan herhangi bir temsilci ya da kurumsal bir muhatap yok.

        Meclis 2019 yılı sonunda 5.Genel Kurulu’nu Suriye’nin Çobanbey ilçesinde yapmış ve hatta merkezini de buraya taşımıştı. Haliyle ben dahil konuyla ilgilenenler Türkmen siyasetinin ve sivil girişimin Suriye’de daha çok etkinleşeceği, moral motivasyonunun yükseleceği beklentisini doğurmuştu. Ancak aradan geçen sürede işler hiç de öyle olmadı. Türkmenlerin sahada ve askeri anlamda elde ettiği ilerleme sivil siyasetin etkinliği bakımından yetersiz kaldı.

        Bu durum sürdürülebilir değil. Yüzbinlerce Türkmen bu ülkede geleceğini görmekte zorlanıyor. Dolayısıyla Meclisin yeni yönetimi ile bir an önce faaliyetlerine başlaması ya da buna alternatif bir yapılanma modelinin hayata geçirilmesi salt onların geleceği değil aynı zamanda ülke bütünlüğünün korunmasında bir mihenk taşı olacaktır.

        Diğer Yazılar