Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        Salgının önemli neticelerinde biri de çalışanların (işlerini kaybetmedikleri takdirde) işyerlerinde değil de evlerinden/uzaktan çalışmaya başlamış olması. Kamu ve özel sektör ayrımı yapmaksızın dijital teknolojiyle de desteklenen bu eğilim, hem bir zorunluk ve hem de bir ihtiyaç haline geliyor. Zira kamudaki esnek çalışmayı bir yana koyarsak özel işletmelerin bu eğilimi salgın bitse bile sürdürüp sürdürmeyeceği merak konusu.

        Elbette bu modelin çalışan ve işveren açısından avantajları kadar dezavantajları da var. Çalışanlar zamandan ve diğer masraflardan tasarruf ederken işveren devletin kısmi desteğini de arkasına alarak farklı giderlerini düşürebiliyor. Ancak bu durumun yapısallık kazanması her sektör için aynı devamlılığı sağlamayacaktır. Zira hizmet sektörünün büyük payı olan Türkiye'de uzaktan çalışma bir bütünsellik taşımayacaktır. Çalışanların motivasyonu, kurum kültürü ve aidiyeti açısından düşünüldüğünde iş hayatının daha da zor hale geleceği açıktır.

        Salgın süresince vatandaşların farklı konularda tutum ve kanaatlerini ölçen İpsos Araştırmanın bu hafta tamamladığı bir çalışma, konuya ilişkin önemli ipuçları sunuyor. Bu çerçevede yeni yılın ikinci haftasına gelindiğinde evden çalışanların toplam oranı %28’e ulaşmış. Bunun %18’i salgın nedeniyle evden çalıştığını ifade etmiş. Bu oran, yani toplam evden çalışanlar ekim ayının başı itibariyle %9 seviyesindeydi. Bir diğer önemli husus işyerlerinin evden çalışmaya ne kadar uygun olduğu…

        REKLAM

        Buna göre Ekim 2020’de çalışanların %39’u “işyerim evden çalışmaya uygun” cevabını verirken şuan böyle düşünenlerin oranı %32’ düzeyinde. Öyle anlaşılıyor ki işyerlerinin uygunluğu konusunda birkaç ay içerisinde fikrini değiştirenler olmuş ve aslında evden çalışması mümkün olanların büyük çoğunluğu süreç içerisinde bu sisteme geçmiş ya da uyum sağlamış.

        Tabii işlerini kaybedenleri de buna eklemek lazım.

        Bir anlamda her 10 çalışandan yedisinin işi evden çalışmaya uygun değil ve/veya çeşitli zorunluluklarla işlerine gidiyorlar.

        Bununla bağlantılı bir başka bulgu da çalışanların hala çok önemli bir bölümü virüsü işyeri için ciddi bir tehlike olarak görüyor. Bu boyuttaki sonuç %64 “ciddi tehlike” cevabıyla son 6 ayın en yüksek seviyesinde. Mesela yasakların gevşetildiği yaz aylarında bu algı Temmuz ayında %48’e kadar gerilemiş. Sanırım tatil heyecanı da bu orana yansımış.

        Ancak çalışanların büyük bölümünün vaka sayılarındaki yükselmeye rağmen işyerine gitmeye devam ettiği görülüyor. Salgın riskine rağmen işyerlerine gitmeye çalışanların oranı %72 düzeyinde.

        Başlıktaki sorunun cevabına ise yine araştırmadaki bir başka yanıttan ulaşabilmek mümkün. Çalışanlara işyerinin salgınla mücadele konusunda almış olduğu tedbirleri ne kadar yeterli buldukları sorusu da yöneltilmiş. Buna göre çalışanların sadece üçte biri bu konuda işyerine tam puan vermiş. Katılımcıların %24’ü doğrudan yetersiz bulurken %44’ü “kısmen yeterli” cevabını vermiş.

        Sonuç olarak bir süre daha evden çalışma modelinin teşvik edileceğini ancak salgın kontrol altına alındığında işçi ve işvereni karşılıklı test edecek zorlu bir sürecin başlayacağını söylemek mümkün...

        Özellikle de işsizlik boyutunda...

        Diğer Yazılar