Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        ABD’nin 46.Başkanı seçilen Joe Biden, oldukça kritik bir dönemde ciddi ve birikmiş dosyalarla dün göreve başlamış oldu. Bir devir teslimden söz edilemez zira eski başkan Trump, yaklaşık 150 yıl önce Andrew Johnson’ın yaptığı gibi ayrılırken yine bir yemin törenine katılmadı. Bu aslında Obama döneminin politikalarını ters-yüz eden Trumpizm ekolünün açtığı parantezi hatırlatır gibiydi...

        Yeni ABD yönetiminin ilk 100 günde belki de en çok mücadele edeceği başlıklardan biri bu ekolün içerde ve dışarda meydana getirdiği olumsuzluklarla mücadele etmek olacak. Biden’ın dünkü konuşmasında en fazla üzerinde durduğu husus burasıydı...Ekonomik sorunlarla da derinleşen ülkedeki kutuplaşma...

        Konuşması boyunca “biz”, “birlik” ve “birleşme” sözünü kaç kez kullandı saymakta zorlandım doğrusu…

        Böyle bir tablo karşısında Trump’ın sosyal medyada sık sık paylaştığı “Amerika’yı yeniden büyük yap!” sloganı –ki çok eleştiri almıştı Biden döneminde “Yeniden Amerika’yı birleştir” söylemine evrilecek gibi gözüküyor.

        Öyle ki geçtiğimiz günlerde bir röportajı yayınlanan Francis Fukuyama, demokrasinin birçok tuzaklarla dolu olduğunu ifade ederken milletin ne olması gerektiğinden daha çok kutuplaşan kesimleri yönetenlerin değerlerinin ne olması gerektiğinin altını çiziyor... Fukuyama’nın bu yaklaşımı ABD için tehlikenin hala devam ettiğinin bir işareti… Şüphesiz Biden için ABD ekonomisini toparlamak ve canlandırmak, en önemli önceliklerden biri olacaktır. Bu noktada Fukuyama Biden’ın bazı avantajları olmasına rağmen kutuplaşmaya yönelik bütünsel bir başarı elde edeceğini düşük bir ihtimal görüyor.

        Böyle bakıldığında bir yandan “dünyaya demokrasiyi yeniden getireceğim” bir yandan da “ülke içerisini derleyip toparlayacağım” diyen bir başkan var. Bu ikilem ABD’nin uzun yıllardır savaş ve istikrarsızlık yarattığı coğrafyalardaki sembolik arka planını da çağrıştırıyor. Haliyle "Dünyaya demokrasi getirme hedefi ülke içerisindeki konsolidasyon için bir araç olarak kullanılabilir mi?" sorusunu da akıllara getiriyor.

        İşte bu ikilem arasında sıkışabilecek ülkelerden biri de Türkiye… Zira Biden ve ekibinin Türkiye ajandasında ikili ilişkileri daha da gerginleştirebilecek sorunlar var. Üstelik Biden’ın Ulusal Güvenlik Danışmanı Jake Sullivan’ın dediği gibi “Her şey ilk birkaç aylık zamanda olacak” ise Türkiye bu başlıklardaki farklı plan ve alternatiflerini şimdiden hazır etmelidir.

        Son olarak Fukuyama’nın açıklamalarında dikkat çeken bir bölüm de Trump ve taraftarlarının Twitter’dan uzaklaştırılmaları konusu…Fukuyama’ya göre bu harika bir çözüm olmasa da bir yönüyle Trumpizmin anlatım biçiminin kontrol altına alınması demekti. Nitekim ona göre Trump “yarattığı canavarı nasıl besleyeceğini iyi biliyordu.”

        Bakalım Biden açılan parantezi kapatmayı başarabilecek mi?

        Diğer Yazılar