Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        “Tosuncuk” diye bilinen şahıs, binlerce kişiyi dolandırdıktan sonra teslim oldu. Oldu olmasına da beraberinde yeni sorularla geldi. Bunca zaman geçmesine rağmen neden geri döndü? Gerçekten daralan çemberin meydana getirdiği bir zorunluluk mu yoksa hukuken hedeflediği bir neticeyi elde etmek için mi?

        Bunu önümüzdeki günlerde daha iyi göreceğiz. Resmi mağdur sayısı giderek artarken hukuki süreç devam ediyor.

        Ancak şu var ki yakın geçmişin en büyük dolandırıcılık vakasının ardındaki sebepler üzerinde ciddiyetle durulmalı. Yaklaşık 132 bin kişi nasıl böyle bir maceraya sürüklendi ve 1 milyar TL’den fazla parayı hangi saiklerle yatırabildiler? Bu neticeyi getiren sebepler sadece köşeyi dönme ya da kolay yoldan para kazanma ile açıklanabilir mi?

        Benim en çok kaygılandığım husus ülkedeki sosyo-ekonomik problemlere dayalı olarak pek çok insanın her an bu tür dolandırıcılarla karşılaşabilecek olması...

        O halde böyle olayları engellemek istiyorsak meselenin bireysel, toplumsal ve sistemden kaynaklanan sebepleri etraflıca konuşulmalıdır.

        Hafta başında bu konu gündeme geldiğinde mağdurlara yönelik bir saha çalışması yapılıp yapılmadığına baktım. 2018 yılında yayınlanmış bir bilimsel makaleye rastladım. Çalışmada Çiftlik Bank vakasında dolandırılan 456 mağdurdan toplanan bilgiler analiz edilmiş. (Keskin, S. “İnsanların Dolandırıcılara Kanma Nedenlerinin Analizi: Çiftlik Bank Örneği”) İlgili kişilere önce bu amaçla kurulan sosyal medya gruplarından ulaşılmaya çalışılmış; ardından sosyal medya hesaplarından doğrudan iletişime geçilmiş. 725 mağdura hazırlanan anket formu geri göndermiş ancak 456’sı değerlendirmeye alınmış. O tarihe göre az bir örneklem sayılmaz.

        Analiz sonucunda mağdurların bu düzeneğe girme ya da kanma sebepleri 4 temel faktör altında toplanmış. Duygusal karar verme, acil finansman ihtiyacı, kişisel eksiklikler ve dış faktörler. Bu faktörler de kendi içerisinde alt sebeplere ayrılmış. En etkili sebepten başlayarak bazılarını şu şekilde sıralayabiliriz.

        - Dolandırıcının güvenilir gözükmesi,

        - Arkadaş/ünlü kişilerin önerisi,

        - Aşırı özgüven

        - Acil para ihtiyacı

        - Yüksek getiri beklentisi

        - Balık hafızası

        - Eğitim eksikliği

        - Hukuki boşluklar

        - Devletin geç önlem alması

        - Medyanın yanlış bilgilendirmesi

        Bu başlıklar aslında bundan sonra neler yapılması ya da yapılmaması gerektiğine yönelik ipuçları sunmaktadır. İlk sırada gördüğüm birkaç adıma dikkat çekmek gerekirse, özellikle hukuki düzenlemeler ivedilikle yapılmalı ve TBMM bu konuyu gündemine almalıdır. Milli Eğitim, bu farkındalığı oluşturmaya yönelik müfredat düzenlemesini yeni döneme yetiştirmelidir. Ve İnsanların karar süreçlerini etkileyen geleneksel ve sosyal medyada benzer konulara yönelik haber ve programlar sürekli mercek altına alınmalıdır.

        Diğer Yazılar