Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        Yeni bir mülteci tehlikesine kapı aralayan Afganistan’daki gelişmeler Çin açısından da büyük önem taşıyor. Ağustos sonu itibariyle ABD’nin çekilme süreci tamamlandığında ülkenin %70’nin Taliban’ın kontrolüne girme olasılığı bulunuyor. Bu sebeple Çin Dışişleri Bakanı Wang Li bir haftalık Orta Asya gezisine başladı. Türkmenistan, Tacikistan ve Özbekistan'a gidecek olan Li, sadece Afganistan’da değil, güvenlik kaygısı olan komşu Orta Asya’daki etkisini de perçinlemek istiyor.

        Son trafiğin İran, Rusya ve Pakistan’ı da harekete geçirdiği düşünüldüğünde Çin açısından Avrasya üzerinde ciddi bir güç dengelemesi imkanı…

        Çin’in başat rol üstlendiği Şangay İşbirliği Örgütü (ŞİÖ) bu trafikte önemli bir dayanak noktası olacak. Orta Asya ülkeleri dışında Pakistan ve Hindistan ŞİÖ’nün birer üyesi…Geçtiğimiz gün bu kapsamda toplanan Çin, Rusya, Hindistan, Kazakistan, Kırgızistan, Pakistan, Tacikistan ve Özbekistan'ın dışişleri bakanları Afganistan’da güvenliğin sağlanması meselesini tartıştı.

        Aslında Afganistan, Çin ile yaklaşık 76 kilometreli küçük ve engebeli bir sınıra sahip. Ancak sınır, Çin’in batısına (Doğu Türkistan) bitişik olduğu için Uygurları gündeme getiriyor. Üstelik bu geçiş hattındaki Wakhan Koridoru’na uzanan Bedahşan eyaletinin Taliban’ın kontrolüne girmesi Çin’in geleneksel kaygılarını artırmış gözüküyor.

        Özellikle Tacikistan, bu kritik dönemeçte adından çok söz ettirecek. Ülkede yaklaşık 7 Bin Rus askerinin varlığı ve Çin'in bölgedeki tek askeri karakolu dikkate alındığında Tacikistan kaos ve istikrarın savaşına sahne olacak gibi…

        Yakın geçmişe bakıldığında Çin, Afganistan’daki güç dengelerini gözeterek hem Afgan hükümeti hem de Taliban’la ilişkilerini sürdürdü. 2019 yılına gelindiğinde (detaylar açıklanmasa da) bir Taliban heyetini ağırladılar. ABD’nin çekilmesiyle beraber bu dengede Taliban’ın ciddi bir motivasyon kazandığı söylenebilir.

        Böyle bir tabloda Taliban’ın da Çin ile ilişkiler kurup bir meşruiyet kazanma çabasında olduğu söylenebilir. Taliban sözcüsü Suheyl Shaheen 8 Temmuz'da Katar'da gazetecilere verdiği demeçte, “Afgan topraklarının diğer ülkelere karşı kullanılmayacağını ve Taliban'ın Çin'in de içişlerine müdahale etmeyeceğini” söyledi.

        2019’da salgın genişlemeden önce Çin, Afganistan ve Pakistan dışişleri bakanları Çin’den Pakistan’a uzanan ekonomik koridoru Peşaver kentinden Kabil'e karayolu bağlamayı kararlaştırmıştı. Yine de ülkedeki istikrarsızlık sebebiyle Çin ülkedeki yatırımlarını genişletmedi. Burada belki önemli bir ayrıntı, mevcut Afgan Hükümeti bu yatırımları koruyamıyor ama Taliban ağırlıklı bir modelde madenlere yatırım Çin için avantajlı hale gelebilir mi? sorusuna da cevap aranıyor.

        Nitekim Pekin yönetimine yakın Global Times’ta Salı günü çıkan bir yazıda ise “Taliban uluslararası sahada imajını iyileştirmek için sessizce kendini dönüştürüyor, komşu ülkelerin endişelerini hafifleterek, dostça davranmaya çalışıyor.” İfadelerine yer verildi. Benzer bir yönelim Taliban’a verdiği destekle öne çıkan Pakistan’la da söz konusu. Çin bu süreçte Pakistan’daki yatırımlarını Afganistan hattıyla bir bütün halinde geliştirmeyi hedefliyor.

        Dün Pakistan’ın askeri bir hamlede Taliban lehinde bir pozisyon alacağına yönelik açıklaması, Çin’in işin içerisine girdiğinin de bir işareti olarak kabul edilebilir. Bu eğilim, Türkiye’nin Kabil konusunda Pakistan ile hareket etmesini zorlaştırabilir...

        Diğer Yazılar