Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        Bir bayrama daha savaşla, sınırımızın hemen ötesinde yaşanan tehlikelerle ve hepimizi etkileyen zor koşullarla yüzleşerek giriyoruz.

        Kutlu olsun elbette… İbadetleriniz, dualarınız kabul olsun. Sevdiklerinizle birlikte huzurlu, mutlu bir bayram geçiriniz.

        Ancak biliyorum pek çoğumuz bu duyguyu yaşıyoruz; bayramlar gerçekten bayram tadında mı?

        Bugün biraz da bunun üzerinde durmak istiyorum.

        Öncelikle gerek Ramazan ayı gerekse Ramazan Bayramı Türk milleti için diğer Müslüman ülkelere göre kendisine özgü bir anlayışa sahiptir. Tarihi süreç içerisinde birbiriyle ilişkili ritüellerle dayanışma ruhu ve estetik yönü öne çıkan bir hayat tarzı haline gelmiştir.

        Bayramlar aynı zamanda sınıfsal her türlü ayrıma karşı da bir eşitlik zeminidir. O gün zengin de fakir de kendi sevincini yaşar ve paylaşır. Özellikle geleneksel (dini) bayramlarda büyükler ziyaret edilir, hasta ve yaşlı kimselere daha farklı bir hürmet gösterilir. Komşular karşılıklı ziyaretlere özen gösterir. Günlük yaşamda selamlaşmayanlar bile bayramda dargınlıklara son verme çabasında olur. Mezarlıklar da unutulmaz… Sevdiklerimizin, geçmişimizin hatırlandığı anlardır.

        Bayramların milli kültür içerisinde yerleşmesi ve özümsenmesi çok önemlidir. Zira milli değerler bütün millete nüfuz edebilen bir anlama, anlamlandırma, birleştirme görevi de görürler. Halk arasındaki kimi problemler de bu vesileyle istişare edilebilir. Bayramlar bu yönüyle toplumun farklı katmanlarını ortak bir noktaya taşıyabilen, insanların ötekiyle buluşabilme imkanı bulduğu sosyal düzeneklerdir…

        Bayramlardan önce evlerin temizliğine gösterilen önem, genç yaşlı insanların yeni veya temiz kıyafetlerle güne başlaması aslında bir ruh temizliğine işaret eder.

        Son yıllarda bayramlar acaba ne durumda?

        Kendi çocukluğumu da hatırladığımda "Bu geleneği artık ne ölçüde yaşayabiliyoruz" diye sormadan edemiyorum. Merhum Abdurrahim Karakoç’un şu mısraları aklıma geliyor:

        Ana, bu bayram mı? / Çocukken gördüğüm bayramlar hani?

        Mübarek elleri öpüp, koklayıp / Yüzüme sürdüğüm bayramlar hani?

        Hani ya o özlem, hani ya o tad? / Ne dışım kaygusuz, ne içim rahat,

        Haftalar öncesi her gün, her saat / Babamdan sorduğum bayramlar hani?

        Evet salgın süreci bu bağları olumsuz etkiledi şüphesiz… Ancak tek sebebin bu olmadığını görmeliyiz! Hakça paylaşımdan, emeğin karşılığını alabildiği bir çalışma ikliminden ve adalet terazisinden uzaklaştıkça toplumun güveni ve birlikte yaşam arzusu da sarsılıyor. Ortak milli değerler, ortaklaşan zeminler de aşınıyor!

        Bu vesileyle bayramınızı bir kez daha kutluyor, büyüklerimin ellerinden küçüklerimin de gözlerinden öpüyorum!

        Diğer Yazılar