Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        DÜN arkadaşımız Esen Evran'ın önemli bir haberi vardı ekonomi sayfalarımızda.

        Kişisel olarak çok ciddiye aldığım korsan film indirme konusunda Cinemaximum ve AFM'leri bünyesinde bulunduran Mars Entertainment'in yöneticisi Muzaffer Yıldırım ile söyleşi yapmış. Söyleşinin önemli satırbaşları var.

        Birincisi artık Kültür Bakanlığı Telif Hakları Genel Müdürlüğü, film yapımcıları ve sinema salonu işletmecilerinin bir araya gelerek Voltran'ı oluşturma kararı.

        Ki bu karar gerçekten korsan konusunda atılacak en önemli adımlardan biri gibi görünüyor.

        NEDEN ŞİMDİ DEĞİL?

        Ancak hakikaten bu çok geç atılmış bir adım.

        "Şimdiye kadar aklınız neredeydi?" demek geliyor içimden ve diyorum da.

        Dijital çağdan Türk sinema sektörü öylesine etkilendi ki akılların yeni yeni başa gelmesi çok ilginç.

        Esen'in haberine göre nisan ayından itibaren bedava film yokmuş.

        Neden geçen nisan ayından beri ya da neden bugünden itibaren değil de nisan ayı?

        Kültür Bakanlığı yeni kısıtlamalar getirmeyi ve bu cezalara dijital ortamları da eklemeyi planlıyormuş.

        Yahu yıllar yıllar oldu dijital ortamlar bu ülkeye gireli.

        Delirmemek işten bile değil, neden beceremedik bu ülkenin sinemacısının emeğine sahip çıkmayı?

        Üstelik telif hakkı korsanlığı konusunda sadece sinemayla da sınırlı değil kötü sicilimiz.

        Türk müzik sektörünün beline defalarca indirdik kazmayı. Ve artık bu konulardaki kötü ünümüz ülke sınırlarını aştı.

        Sırf bu nedenle bir sürü küresel dijital yayın ağı ülkemize girmeye çekiniyor.

        Çünkü hakikaten bu konuda hem yasa koyucu hem de bu yasaların getirdiği müeyyideleri uygulamakla görevli olan birimler asla yaptıkları işi ciddiye almadı. Bakın uzağa gitmeye gerek yok.

        Artık insanların çoğu internetten bedava film indirmeye bile gerek görmüyor. Açıyor Youtube'u, istediği Türk filmini beleşe izliyor.

        Biz ki zamanında Atatürk aleyhinde hazırlanmış bir videoyu bahane edip Youtube'u kapatacak kadar gözümüzü karartabilen bir ülkeyiz; neden insanların emeklerinin çalınmasına göz yumup bu içerikleri söz konusu siteden çıkarttırmaya yanaşan kimse yok?

        Bildiğim kadarıyla eğer telif hakkının size ait olduğunu kanıtlarsanız Youtube hemen söz konusu videoları kaldırıyor.

        İŞ İŞTEN GEÇTİ

        Eğer bir telif hakkı seferberliği ilan edilecek ve korsana savaş açılacaksa bu iş hiç uygulamayacağımız yasal düzenlemeleri yaparak değil yapımcılar ile Telif Hakları Genel Müdürlüğü ve telif mahkemelerinin günümüz internet mantığına uygun ve birlikte hareket etmesiyle başarılı olabiliriz.

        Üstelik hakikaten iş işten çoktan geçti.

        Bundan sonra atacağımız her adım hem sinema hem de müzik sektörünün kalp masajından çıkarılıp yoğun bakıma alınmasına yarar belki en fazla.

        Ama tabi ki milli mottomuz: Buna da şükür!

        Blackberry 10 ile ilk tanışma

        ÖNCEKİ gün Blackberry cihazlarının üreticisi olan RIM firmasının Türkiye ayağından yetkililer gazetedeki ofisime gelip uzuuun zamandır beklenen Blackberry 10 işletim sistemini kullanan yeni cihazı tanıttılar.

        Android öncesi amansız bir Blackberry fanatiğiydim. Ancak BB10'un gecikmesi ve önceki nesil cihazların güncelliğini yitirmesi, tüm dünyada milyonların başka cihazlara yönelmesini sağladı. Beş yıl ve beş ana iPhone modeliyle önce tüm dünyada akıllı telefon pazarını domine eden firma şimdi bu son yazılımıyla bir anlamda ölüm kalım savaşına çıkıyor.

        GEÇİŞLER ÇOK HIZLI

        Bana getirilen model, dış tasarımı tam anlaşılmasın diye plastik bir kılıfla kaplı olan "Alpha Dev 2" kod adlı cihazdı. Yaklaşık bir yıl önce Orlando'da Blackberry World isimli toplantıda birinci versiyonunu yakından inceleme şansına erişmiştim.

        Ancak önceki gün incelediğim ve artık piyasaya çıkmaya hazır olan versiyon bir öncekine göre hem görsel hem de performans anlamında çok geliştirilmiş. Ana sayfada geleneksel küçük ikonlar yerine son açtığınız sekiz uygulamayı büyük halde tutan cihazda sayfa çevirme, mönü açma gibi işler için şimdiye kadar cep telefonlarında alıştığımızdan çok farklı bir el hareketi kullanılıyor.

        Programlar ve ana ekranlar arası geçişler gerçekten çok etkileyici bir seviyede hızlı. Ekran çözünürlüğü sektör standartlarında. Ancak şimdilik inç başına düşen piksel sayısı ve tam çözünürlüğü açıklamıyorlar. Pil tüm BB cihazları gibi çıkarılabilir cinsten ve yine mini SD kartla hafızayı yükseltmek mümkün.

        Tabii ki artık cihazın teknik özelliklerinden daha önemlisi, kullanabildiği uygulamaların çeşitliliği.

        TÜRKÇE OLACAKTI...

        Anlattıklarına göre 70 bin app ile açılacakmış BB10 marketi.

        Ve uygulamalar Android bazlı olduğundan uygulama geliştiriciler çok küçük ayarlarla yazılımlarını bu markete sokabilecekmiş. Tabii ne yazık ki henüz bu programların neler olduğu konusunda da açıklama yapmıyorlar.

        Benim için bu mini tanıtımdaki en büyük hayal kırıklığı sanal klavye bölümünde yaşandı. Geçen yıl Orlando'da bizzat sormuştum RIM CEO'su Thorsten Heins'a, Türkçe klavye olup olmayacağını. O da muhakkak olacağını belirtmişti.

        KAYDIRMACAYA DEVAM

        Ancak ne yazık ki ne Türkçe F, ne de Türkçe q tam klavye var. Yine bizim dilimize özgü harfler için basıp bekleyip kaydırmaca oynamak zorundayız. Ana görevi ve en çok tercih edilme sebebi mükemmel e-posta performansı olan ve ülkemizde herhangi bir distribütör değil kendisi tarafından temsil edilen RIM'en Türkçe klavye beklentim çok yüksekti.

        Ancak ne yazık ki kısmet değilmiş.

        Cihazın tam detaylarını 30 Ocak'taki küresel tanıtımda öğreneceğiz. Ve sanal klavyeyle yazamayanlara da müjde, firma yine tam fiziki klavyeli bir modeli aynı anda piyasaya sürecek.

        Diğer Yazılar