Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        2014 Dünya Kupası'ndan sonra"Topa sahip olduk"yalanı'nın bittiğini, artık mümkün olan en kısa sürede'Dikine've doğrudan paslarla rakip yarı alana akmanın futbolu döneminin başladığını söyleyip durdum. Dikine ve driplingçi oyun o günden bu yana giderek gelişti.

        Nitekim FIFA'nın açıkladığı 2018 Dünya Kupası Teknik Raporu'nda görüldü ki, bizim, Türk antrenörlerimizin sıklıkla kullandığı iki istatistik unsur artık ölmüştür."Topa sahip olma oranı bir yalandan ibarettir ve hiç bir anlam ifade etmez"diyen bendenize FIFA Teknik Analiz Ekibi bir katkı daha sunmuş: Koşu mesafesi hikayedir.."120 KM koşarsak her şeyçözülür"zihniyeti tükenmiştir.

        FIFA'nın sitesinde de bulabileceğiniz bilgilere göre topa en çok sahip olan takım tahmin edeceğiniz üzere yüzde 69 ortalama ile İspanya. İkinci sırada ise Almanya var. Şampiyon Fransa ise sadece yüzde 48'lik topa sahip olma oranı ile ancak 19. sıraya oturmuş. Finalist Hırvatistan ise 7. sırada. Oranları yüzde 56. Hepimizin çok beğendiği Belçika ise yüzde 53'lük ortalamayı ancak bulmuş. Tıpkı diğer yarı finalist İngiltere gibi. Ortalama başarılı pas istatistiğinde ise Hırvatlar 10., Fransızlar 14. sırada.Yani başarılı pas yapayım diye gereksiz yana ve geriye paslarla uğraşmamışlar. Kaptırma riskini göze alıp dikey pasa yönelmişler.

        Mesela Suudi Arabistan başarılı pas isabet oranında 3. sırada. Birinci ise elbette İspanya.'Heyhat yana ve geriye yapılan başarılı pası neyleyim'durumu hasıl olmuş.Pekiii Hırvatlar ve Fransızlar pas isabet oranında bu kadar iyi değillerse; üstelik topa da sahip değillerse o zaman nasıl başarmışlar finalist olmayı?"Herhalde çok koşmuşlar, kaptırma pahasına dikey pas deneyip kaybetseler bile o kadar çok koşmuşlar ki geri kazanmışlar hemen kaybettikleri topu" diye düşündüyseniz yanıldınız.

        120 KM koşan ve birinci sırayı alan ama elenen Sırbistan'a karşılıkFransa'nın koşu mesafesi ortalaması sadece 100 KM.Bu oranla Fransa sondan 5 sırada.Hırvatistan ise 22. sırada. Koşu mesafeleri 102.7 KM..Yani boş boş 120 KM koşmamışlar. Saçma sapan yan pas geri pas yapıp başarılı pas istatistiğine oynamamışlar. Peki sır ne? Bir kere Hırvatistan ceza sahasına top indirme ve getirme konusunda üçüncü olmuş. Ceza sahasına çok top getirebilmişler. Fransa bu konuda da orta sıralarda. Ancak Fransa aşırı verimli olmuş. Kaleye çekilen şutun gol olma oranı konusunda Fransa evsahibi Rusya'dan sonra 2. olmuş. Her 6 şuttan biri filelere gitmiş. YaniFransızlar bulduklarını atmışlar.Ayrıca ceza sahası dışından gol ortalamasında da Fransa tepede.Yani birinci unsur kalite..Hırvatlar ve Belçikalılar ise ceza sahasına çok top indirmiş. Hırvatlar da kaleyi bulan 2 şuttan birini gole çevirmiş. Fransızlar kadar çok şut atamamışlar ama kaleyi tutturdular mı iki şuttan birini filelere yollayabilmişler.

        Almanya bu istatistikte birinci. Ama kaleyi bulan şut konusunda geride. Almanlar ceza sahası dahil topla en çok oynamışlar ama hem şut opsiyonu yaratamamışlar hem de bir golcü eksiklikleri net olarak ortaya çıkmış. Amahem Hırvatların hem de Fransızların asıl becerisi kompakt oynayabilmekte.Fransa 23, Hırvatlar 26 metre mesafede tutmuş takım boyunu. Belçika ve İngiltere 27 metreyi tutturmuş. Yani takım boyu denilen hadise ortalaması 26 metre ortalamalara düşmüş. En uzun, en çok açıldığı dönemlerde 32 metrelere çıkmış.

        Bir başka çarpıcı veri de m2 verisi. Toplamsaha 110 metre boy ve 65 metre en ile hesaplandığında 7 bin 150 m2 alan kaplıyor. Tam 17 takım savunmada 600 metrekarenin altına sıkıştırmış ortalama yerleşimini... Hatta 7 takım 500'ün de altında. İzlanda 453'e kadar indirmiş. Yani tüm takım 7 bin 150 m2 alan içinde toplam 453 metrekareye kadar daraltmış ve yerleştirmiş savunmasını kuzeyliler. Fransa 500 metrekareyi biraz geçiyor.

        Evet, istatistik tek başına bir şey göstermez.Ama hiçbir istatistikte birinci sırada yer almayan Fransa-Belçika-İngiltere ve Hırvatistan son 4'e kaldılar.Artık alan daraltabilen, kaptırdığı topu geri kazanabilmek için uzun mesafeler kaydedip geriye koşmak yerine 25 metre mesafede oynayabilen ve böylece koşu mesafesini de 100 -105 km arasında tutabilen takımlar başarılı oluyor. Kaliteli ayaklarınız da varsa, vurdukları gol oluyorsa şampiyon oluyorsunuz.İnşallah biz de bir gün, "Çok koştuk, çok mücadele ettik"ten öte bir şeylersöyleyen teknik direktörlere sahip oluruz.Packing ve Impact'ten bahseden hocalarımız olur. Löw'ün "paslaşma süremizi 1 saniyeye indirdik" dediği istatistiği uygulamaya çalışan direktörlere sahip oluruz. Umarım beIN Sports, bir gün koşu mesafesi ve ısı oranı dışında takım boyu, sprint oranı, impact ve packing oranlarını; savunmada ve hücumda yerleşikken takımların metrekare oranını verir.

        Diğer Yazılar