Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        ÖLÜME biraz daha yaklaştığımızdan olsa gerek, bizim kuşak uzun hayatın sırrı meselesine iyice kafayı takmış durumda.

        Çeşitli formüller var ortada; sağlıklı yemek, zararlı denilen maddeleri tüketmemek, spor yapmak gibi şeyler üzerine sürekli teori yapılıyor.

        Bunlar hayli mantıki zeminde ilerliyor, ama bir de ortada Ertuğrul Özkök fenomeni var. Ona sadece bir yazısının başlığında sorduğu soruya cevap vererek seslenmek istiyorum. “Doğruyu söyleyin, acaba ben manyak mıyım?” diye sormuştu yazısında. Şimdi 2017 yılının ilk ve son doğrusunu söylüyorum: “Evet abi sen kesinlikle manyaksın.” Hem manyaksın hem de yaşlısın; dilerim 2018 bu iki durumunun keyfini nasıl çıkaracağını bulacağın yıl olur.

        GEL BABAMDA KAL

        Cevabı bulmakta çok zorlanırsan seni çok iyi bildiğin Ankara’ya davet edeyim. Gel, babamın evinde 3 gece kal, bu iki durumunun nasıl keyfini çıkaracağını işin ustasından öğrenmiş olursun.

        Babam ve sülalesi, Ankara’nın namlı manyaklarındandır. Geçenlerde aradı, “Oğlum, ölüm takvimimi yeniden düzenledim” dedi. “Öyle mi baba, ne zaman hayırlısıyla yeni tarih” dedim, bana bir tarih verdi. İlk önce şaşkınlıktan kafamdan hesaplayamadım. Cep telefonunda çıkarma işlemini yaptıktan sonra ekranda beliren sonuca uzun süre dalmışım. Rana “Hayrola” deyince kendime geldim ve kötü haberi ona da verdim.

        Ekranda 20 yazıyordu. Babam kendine yeni ölüm tarihi olarak 110 yaşını seçmişti.

        Ertuğrul Özkök’e garanti veriyorum; babamla 3 gün geçirsin, yaşlılık kötümserliğini üzerinden tamamen atar, ayrıca uzun hayatın sırrı arayışını da gizemli formülü bulmuş olacağı için durdurur.

        Ertuğrul Abi’nin babam kadar uzun yaşayabilmesi için kapsamlı bir gen nakline ihtiyacı var; ama bunun bile onu kurtaracağından emin değilim. Çünkü ikisinin hayat tarzı birbirinden hayli farklı, şöyle ki:

        1- Özkök ikinci kadeh kırmızı şarap içtiğinde “Çok içtim” diyebiliyor. Babam 3 kadeh kırmızı şarabı sabah kahvaltısında içebilir. Onun “Çok içtim” dediğini hiç duymadım; ama ona “Senin için ne kadar çok olabilir” sorusunu sorsak, cevabı yılbaşı geceleri tüm Türkiye’de içilen toplam içki miktarının yüzde 20’sine tekabül eden bir miktar olabilir.

        2- Özkök tütün kullanmaz, babam ise neredeyse Osmanlı İmparatorluğu’ndan bu yana Tekel’i tek başına tütün tüketimiyle ayakta tutan milli kahramandır.

        3- Özkök düzenli spor yapar. Babamın en hızlı sportif faaliyeti, sağ tarafında duran içki bardağını ağzına götürürken yaptığı harekettir. Hızdan hiç hoşlanmaz. Hatta bir defasında Ankara’da bir parkta, kendine göre maksimum hızla yürürken bir köpek onun durduğunu sanıp yanına gelerek bacağına işedi.

        Evet tüm bu bileşim sonucunda ortaya sağlıklı bir 90 yaşında vücut çıkabilmesi ve onun 110 yaşını düşünebilmesi mucize değil de nedir, söyleyebilir misiniz?

        NİCE YAŞLI YILLAR

        Hayatında bir kez, o da benim zorumla check-up yaptırdı. Yanında olmasam yalan söylediğini sanabilirdim. Doktor ultrasonda iç organlarını inceledikten sonra bana dönüp aslında dünya tarihine geçmesi gereken şu sözleri söyledi: “Serdar Bey, babanızın hiçbir kötü âdeti yok herhalde. Karaciğeri 17 yaşındaki bir çocuğunki kadar sağlam, keza böbrekler de öyle.”

        Benim nutkum tutuldu, “Doktor bey şaka mı yapıyorsunuz, benim babam sadece kötü âdetten ibaret bir insandır ve ailece bununla övünürüz” dedim. Özkök, babam kadar içmiş olsaydı bugüne kadar ona üç kez karaciğer nakli yapılmış olması gerekirdi.

        Gerçi çocukların babalarına nazar değdirmesine imkân yok; ama yine de “Nazar demesin” diyorum ve bu vesileyle yılbaşını kitap okuyarak geçirecek babamın yeni yılını kutluyor, “Nice yıllara” diyorum. Ertuğrul Abi’ye de “Nice yaşlı yeni yıllar” diliyorum. Bildiğine eminim; ama yine de hatırlatayım, insan beyni kadar yaşlıdır.

        Diğer Yazılar