Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        BAŞKAN Trump’ın Ulusal Güvenlik Danışmanı McMaster, bu hafta sonu, Dışişleri Bakanı Tillerson da gelecek hafta neden Türkiye’ye gidiyorlar ve ne konuşmayı planlıyorlar? İlk önce burada hâkim olan soruna genel bakışı anlatayım, daha sonra da yönetimde bu ziyarete destek anlamına gelebilecek ne tür çalışmaların yapıldığını aktaracağım.

        Bu yazıyı yazmaya oturduğum saatte (TSİ Perşembe 04.00) Senato Dış İlişkiler Komisyonu’nda “Türkiye ve Önümüzdeki Yol” başlıklı çok önemli bir gizli oturum bitmek üzereydi. Kaynaklarım, bu oturumdan Türkiye’ye yönelik bazı yaptırım önerileri çıkacağını ve bunları Türkiye’ye gidecek üst düzey yetkililerin bir koz olarak ellerinde tutacaklarını söylediler.

        Bu kaynaklar, Amerika’nın bölgeye yönelik Türkiye’ye bir düzenleme önerisi götüreceğini ve Türkiye’nin bu öneriye kendisini baştan kapatmaması için yaptırımlar tehdidini ellerinde tutmak istediklerini vurguladılar. Peki Washington’da bu ziyaret öncesinde ne tür hazırlıklar yapıldı, şimdi bunlara bakalım.

        ZİYARETİN ARKA PLANI

        - Şu anda bölgeyle ilgili en tecrübeli diplomat olan, Cumhuriyetçi kaynakları çok iyi tanıyan eski Türkiye ve Irak Büyükelçisi James Jeffrey’e, “McMaster ve Tillerson Türkiye’de sadece Münbiç ve Fırat’ın doğusunu mu konuşacaklar?” diye sorduğumda şu cevabı aldım:

        “Hayır, daha büyük konular konuşulacak. Irak ve Suriye bağlamında ikili ilişkilerde daha iyi koordinasyon mekanizmalarının nasıl kurulacağı ve İran’ın ileride nasıl dizginleneceği üzerine de yoğunlaşılacak. Aynı zamanda Cenevre görüşmeleri bağlamında Esad sonrası siyasi çözüme nasıl varılabilir bütün bunlar konuşulacak. Tabii tüm bu konuların özellikle Türkiye’nin ve bölgedeki diğer müttefiklerimizin güvenlik kaygılarına iyi cevap verecek çerçevede konuşulmasına dikkat edilecek.”

        - Dikkat edin, tecrübesiyle ve Washington bağlantılarıyla yönetimin düşünce sistematiğini çok iyi bilen James Jefrey, bu konuda sadece kendi yorumunu ifade etmiyor.

        MÜNBİÇ KONUSU

        - Washington’da Münbiç konusunda yeni bir öneri üzerinde bu ana kadar çalışılmadı. Ziyaretler hakkında resmi açıklamalar yapıldıktan sonra kaynaklarıma “Münbiç konusunda ne söyleyeceksiniz?” diye sorduğumda bazıları, “Bunu ziyarete gidecekler de bilmiyorlar” cevabını verdi. Ben, “Şaka mı yapıyorsunuz?” dediğimde ise “Hayır çok ciddiyiz. Şu anda Washington’da Münbiç ve Fırat’ın doğusu hakkında Türkiye’yi tatmin edecek bir yeni tavır alınmadı” dediler.

        - Türkiye’nin konuşmalara sadece bu iki konuya konsantre olarak geleceğini bilmelerine rağmen bu kaygılara tam cevap verecek yeni bir formülün ele alınmamasının sadece kötü niyetle açıklanmaya çalışılmasının doğru olmadığı da vurgulandı.

        - Washington yakın ve orta vadede şöyle bir Kuzey Suriye hayal ediyor: Afrin’in güneybatısının ucundan başlayarak kuzeye doğru Fırat Kalkanı bölgesine kadar tüm sınırımızı kapsayan bir güvenli bölge oluşumu, bunun Fırat Kalkanı bölgesiyle birleşmesinden sonra doğuya gelindiğinde güvenlikli bölgenin Irak sınırına kadar kesintisiz uzatılması.

        - Bu güvenlik şeridi fikri daha önce Tillerson tarafından dile getirilmişti. Yönetim, “Türkiye’nin ulusal güvenlik kaygılarını iyi anlıyoruz” derken bu güvenlik şeridinin tüm sınırımıza tam bir koruma getireceğini ve operasyonun bununla sınırlı kaldığı takdirde başarılı olarak görülmesi gerektiğini söylemeye başladı. Yani Münbiç hakkında bir hazırlık yapmamış olmaları operasyonun oraya gitmesine gerek kalmayacağını ümit ettiklerinden dolayı.

        - Washington eğer Türkiye bu öneriyi kabul ederse güvenlik şeridi dışından gelebilecek saldırılar konusunda Amerika ve Rusya’nın birlikte güvence verebileceklerini de düşünüyor. Ayrıca ileride Suriye’nin yeniden inşasında Türkiye’ye kaynak aktarmayı da düşünüyorlar.

        SENATODAKİ GİZLİ OTURUM

        - Washington diğer yandan tehdit olarak kullanabileceği kozları da elinde tutmak istiyor. Yazının girişinde bahsettiğim gizli senato toplantısı bittikten sonra edindiğim bilgilere göre komisyonda Türkiye’ye çok yönlü yaptırımlar getirilmesi yolları konuşuldu. Bu yaptırımlar 3 konuyla bağlantılı.

        1- Reza Zarrab’ın tanık olduğu dava dolayısıyla İran’la bağlantılar konusunda yaptırım uygulanması.

        2- Magnitsky Yasası doğrultusunda bazı yaptırımlar. Magnitsky, Rusya’daki insan hakları karşı getirilen yaptırım yasası.

        3- Rusya ile ticari ilişkiler bağlamında getirilecek yaptırımlar. Örneğin Türk Akımı çerçevesinde ve savunma sanayii bağlamında bazı yaptırımlar.

        Komisyon toplantısına şu isimler de çağrıldı: Dışişleri Bakanlığı Avrupa ve Avrasya İşleri Bürosu Sorumlusu Bakan Yardımcısı Wess Mitchell, Savunma Bakanlığı’nın uluslararası güvenlik işlerinden sorumlu Bakan Yardımcısı Robert Kareem ve Amerikan Hazine Bakanlığı kıdemli politik danışmanı Anna Morris.

        Kaynaklarım, bu çalışmaların yapılmış olmasına rağmen Amerikan tarafının ne tür tavır alacağını Türkiye’nin tavrına göre belirleyeceğini söylediler.

        SOYKIRIM TASARISI

        Öte yandan Dış İlişkiler Alt Komitesi’nde “Suriye’de ileriye doğru” başlığı altında ayrı bir sorgulama yapıldı. Temsilciler Meclisi’nde ise Türkiye aleyhine ağır sözler söylendi. Çoğunun kendi lokal seçmeni olan Kürt diasporasının etkisinde kaldıkları görüldü. Ayrıca Ermeni seçmeni bol olan California temsilcilerinin yine bir soykırım yasasını gündeme getirecekleri söyleniyor.

        Eskiden yönetim, ulusal güvenlik çıkarlarını gerekçe göstererek bunu engelliyordu. Ancak bu defa ne bu kaygıyı dile getirecek bir yönetim, ne de bunu dinleyecek bir Kongre var. Türkiye’ye yardımcı olan İsrail lobisi de artık devreye girmeyeceğinden bu defa soykırım yasasının geçmesi yüksek ihtimal olarak görülüyor Washington’da.

        Diğer Yazılar